Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 28969 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 23288 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Mala zarar verme, hırsızlıkHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;I)-Suça sürüklenen çocuk ... hakkında hırsızlık suçu kapsamında kurulan hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;... Devlet Hastanesinde görevli uzman doktorlar tarafından düzenlenen 22.10.2011 tarihli ve 5547 nolu, 01.02.2012 tarihli ve 159 nolu raporlar ile 13.10.2011 tarihli sosyal inceleme raporunun içeriği dikkate alındığında, suça sürüklenen çocuk ...'nın işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmiş olduğuna ilişkin mahkemenin takdirinde bir isabetsizlik görülmediğinden, tebliğnamedeki bozma düşüncesine katılınmamıştır.Mağdurun, oturduğu binanın önüne park edip direksiyon kilidi ile kilitlemiş olduğu motosikleti çalan çocuğun eyleminin, 5237 sayılı TCK’nın 142/1-b maddesinde tanımlanan hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden, çocuk hakkında aynı Kanun’un 141/1. maddesinin uygulanması karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.Yapılan duruşmaya, toplanan delillere, gerekçeye, hakimin kanaat ve takdirine göre temyiz itirazları yerinde olmadığından reddiyle hükmün isteme aykırı olarak ONANMASINA,II)-Suça sürüklenen çocuklar ... ve ... hakkında mala zarar verme suçu kapsamında kurulan hükümler ile suça sürüklenen çocuk ... hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükme yönelik temyiz istemlerinin incelenmesinde; ... Devlet Hastanesinde görevli uzman doktorlar tarafından düzenlenen 22.10.2011 tarihli ve 5546 nolu, 15.02.2012 tarihli ve 205-5 nolu, 06.12.2011 tarihli ve 1820-1 nolu raporların içerikleri ile 21.07.2011 tarihli sosyal inceleme raporunda yer alan “çocuğun anlama, algılama ve kavramasının normal olduğuna, fiziki ve ruhi gelişiminin yaşı ile paralellik gösterdiğine” dair bilgiler dikkate alındığında, suça sürüklenen çocuk ...'in işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmiş olduğuna ilişkin mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmediğinden, tebliğnamedeki bu konuyla ilgili bozma düşüncesine katılınmamış, dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak; 1-Mağdurun, oturduğu binanın önüne park edip direksiyon kilidi ile kilitlemiş olduğu motosikleti çalan çocuğun eyleminin, 5237 sayılı TCK’nın 142/1-b maddesinde tanımlanan hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden, aynı Kanun’un 141/1. maddesinin uygulanması, 2-Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 21.01.2014 tarihli ve 2013/2-686 Esas, 2014/19 Karar sayılı kararında belirtildiği gibi mala zarar verme suçunun konusu ile hırsızlık suçunun konusunun aynı tanışır mal olması halinde, ayrıca mala zarar verme suçundan ceza verilmemesi gerektiği, ancak hırsızlık eylemi gerçekleştirilirken suça konu mal dışında bir başka eşyaya zarar verilmiş ise, mala zarar verme suçunun oluşacağı, somut olayda suç konusu motosiklet ile ilgili olarak hırsızlık eylemini gerçekleştirebilmek için motosikletten bağımsız olan başkaca bir mala zarar verilmesinin sözkonusu olmadığı, bizzat suç konusu olan motosiklet üzerinde meydana gelen bir zararın olduğu, bu durumda suça sürüklenen çocukların eyleminin sadece hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suçun hukuki nitelendirilmesinde yanılgıya düşülerek ayrıca mala zarar suçundan da hüküm kurulması,3-Suça sürüklenen çocuk ... ile ilgili olarak hükmün gerekçe kısmında CMK'nın 231. maddesinin ve TCK'nın 50. maddesinde düzenlenen seçenek yaptırıma ilişkin hükümlerin uygulandığı belirtildiği halde hüküm kısmında çocuk hakkında her iki suçtan da hapis cezasına hükmedilmesi sonucunda hükümde karışıklığa yol açılması, Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuklar müdafiilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 5320 Sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla halen yürürlükte bulunan 1412 Sayılı CMUK'nın 326/son. maddesi uyarınca yeni hüküm kurulurken bozma öncesi hükmolunan yaptırımın (cezanın) ve sonuçlarının ağırlaştırılamayacağı kuralının gözetilmesine, 03.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.