MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : HırsızlıkHÜKÜM : DüşmeDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dosya içeriğine ve oluşa göre, telefonda sanık ile konuşurken kendisini jandarma astsubay olarak tanıtan sanık ... ile yakınan Semih'in karşılaşmamış ve sanığın resmi bir sıfat takınmasının yarattığı nedensel güçten ya da resmi bir sıfat takınmanın sağladığı kolaylıktan faydalanmadan hırsızlık suçunun sanıklarca gerçekleştirildiğinin anlaşılması karşısında, tebliğnamedeki sanıkların eyleminin 765 sayılı TCK.nun 493/4. maddesindeki suça uyduğu yönündeki suçun vasfına ve dava zamanaşımının bu nedenle dolmadığına dair bozma düşüncesine iştirak olunmamıştır.I- Sanıklar ... ve ... hakkında kurulan hükme yönelik yapılan incelemede;Sanıklar ..., ... ve Hacı Boynukara'nın müştekiye ait kuyumcu dükkanına gündüz vakti, yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre muhkem olduğu kabul edilen iş yerinin alimünyum kapı kilidini sert bir cisimle zorlayıp, kilit göbeğine zarar vererek girmek suretiyle suça konu altınları çalmak biçimindeki eylemlerinin 765 sayılı TCK.nun 493/1-son, 522. maddelerindeki suça uyduğu gözetilmeden, suçun vasıflandırılmasında hataya düşülüp sanıkların eyleminin 765 sayılı TCK.nun 492/1. maddesindeki suça uyduğu kabul edilerek aynı Yasa'nın 104/2. maddesindeki zamanaşımı süresi dolduğu gerekçesi ile düşme kararı verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, O yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları ile tebliğnamedeki düşünce bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle istem gibi BOZULMASINA, ancak sanıklar ... ve ... yönünden bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, sanıkların eylemine uyan 765 sayılı TCK.nun 493/1-son, 522. maddelerinde tanımlanan hırsızlık suçu için öngörülen cezanın türü ve yukarı sınırına göre, aynı Yasanın 102/3, 104/2. maddeleri ile 5237 sayılı TCK.nun aynı suça uyan 142/1-b, 116/2, 119/1-c, 151/1, 66/1-e, 67/4. maddesinin ayrı ayrı ve bir bütün olarak uygulanması sonucu, anılan Yasanın 7/2, 5252 sayılı Yasanın 9/3. maddeleri ışığında, zamanaşımı bakımından 5237 sayılı TCK hükümlerinin sanıklar yararına olması ve sanık ...'nin sorgusunun yapıldığı 16.12.2005 gününden inceleme tarihine kadar, sanık ... hakkında iddianamenin düzenlendiği 11.11.2005 tarihinden inceleme tarihine kadar aynı Yasanın 66/1-e maddesinde öngörülen sekiz yıllık zamanaşımı süresinin gerçekleştiği anlaşıldığından, 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan, 1412 sayılı CMUK.nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanıklar ... ve ... hakkında açılan kamu davasının 5271 sayılı CMK.nun 223/8. maddesi gereğince zamanaşımı nedeniyle DÜŞÜRÜLMESİNE,II- Sanık ... hakkındaki hükme yönelik yapılan incelemede;5237 sayılı Yasanın 7/2, 5252 sayılı Yasanın 9/3. maddeleri ışığında, zamanaşımı bakımından 5237 sayılı TCK hükümlerinin sanıklar yararına olduğunun üstte belirlenmesi ve kabul edilmesi karşısında, 5237 sayılı TCK.nun suça uyan 142/1-b, 116/2, 119/1-c, 151/1, 66/1-e maddelerine göre belirlenen 8 yıllık asli dava zamanaşımı süresinin sanık Hacı Boynukara yönünden sanığın sorgusunun yapıldığı 09.07.2006 tarihinden itibaren inceleme tarihine kadar dolmadığı belirlenerek yapılan incelemede;Sanıkların müştekiye ait kuyumcu dükkanına gündüz vakti, yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre muhkem olduğu kabul edilen iş yerinin alimünyum kapı kilidini sert bir cisimle zorlayıp, kilit göbeğine zarar vererek girmek suretiyle suça konu altınları çalmak biçimindeki eylemlerinin 765 sayılı TCK.nun 493/1-son, 522. maddelerindeki, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK.nun ise 142/1-b, 116/2, 119/1-c, 151/1. maddelerinde düzenlenen suça uyduğu gözetilmeden, suçun vasıflandırılmasında hataya düşülüp sanığın eyleminin 765 sayılı TCK.nun 492/1. maddesindeki suça uyduğu kabul edilerek aynı Yasa'nın 104/2. maddesindeki zamanaşımı süresi dolduğu gerekçesi ile düşme kararı verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, O yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle istem gibi BOZULMASINA, 04.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.