Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 25135 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 34005 - Esas Yıl 2013





Tebliğname No : 2 - 2012/267318MAHKEMESİ : Akçaabat Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 31/05/2012NUMARASI : 2011/158 (E) ve 2012/305 (K)SUÇ : Hırsızlık, işyeri dokunulmazlığının ihlali Dosya incelenerek gereği düşünüldü; 1-) Mağdur A.S.'e ait düğün salonundan monitör, bilgisayar kasası ve klavyenin çalındığı, işyerine ait güvenlik kamerası görüntülerinin çalınan bilgisayarda kayıtlı olduğu, kolluk görevlilerince olay yerinde yapılan inceleme sonucunda kapı üzerinde iki adet parmak izinin tespit edildiği, parmak izlerinin incelenmesi için Jandarma Kriminal Daire Başkanlığına gönderildiği fakat sonucunun araştırılmadığı, Olay tarihinden yaklaşık altı ay sonra Yomra İlçesinde işlenen başka bir hırsızlık suçu kapsamında yapılan soruşturma sırasında ifadesi alınan A.. Y..'nın kolluk görevlilerine bir adet DVD verdiği, tanık A.. Y..'nın ifadesinde özetle “suça konu olan bilgisayarı kendisine sanık Ömer'in verdiğini, bilgisayarın içinde kayıtlı olan bir takım görüntüleri silerken iki adet kamera görüntüsünden şüphelendiğini, izlediği görüntülerde Ö.. E..'ı kar maskesi ve eldiven takmış olarak bir işyerinin önünde gördüğünü, bunun üzerine görüntüleri kendi bilgisayarına kaydettiğini, suça konu bilgisayar kasasını temizledikten sonra Ömer'e teslim ettiğini, bu olayın 25 Aralık 2009 tarihinde olduğunu, daha sonraki zamanlarda Ömer ile kavga ettiğini, Ömer'in kendisini tehdit ettiğini, bu aşamalardan sonra Emniyete başvurup elindeki görüntüleri verdiğini” beyan ettiği, sanık Ö.. E..'ın yüklenen suçlamaları kabul etmediği, tanık Alper ile aralarında husumet olduğunu savunduğu, diğer tanık A.. K..'in ise dava konusu olan suç ile ilgili herhangi bir bilgi vermeyip, sanık Ömerle birlikte karıştıkları başka olaylar hakkında açıklamalar yaptığı, suça konu eşyaların bulunamadığı anlaşılmaktadır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 2012/6-1309 Esas, 2013/258 Karar sayılı ve 21.05.2013 tarihli kararında da belirtildiği gibi ceza muhakemesinin en önemli ilkelerinden biri olan ve Latince “in dubio pro reo” olarak ifade edilen “şüpheden sanık yararlanır” ilkesi uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel şartı, suçun şüpheye yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli ve tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, bir suçun gerçekten işlenip işlenmediği veya işlenmiş ise gerçekleştirilme biçimi konusunda şüphe belirmesi halinde uygulanacağı gibi, suç niteliğinin belirlenmesi bakımından da geçerlidir. Ceza mahkûmiyeti, yargılama sürecinde toplanan delillerin bir kısmına dayanılarak ve diğer bir kısmı göz ardı edilerek ulaşılan ihtimali kanaate değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, hiçbir şüphe ve başka türlü bir oluşa imkan vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Bu açıklamalar ışığında somut olayda yüklenen suçun sanık Ömer tarafından işlenip işlenmediğinin tespit edilebilmesi amacıyla 5271 sayılı CMK'nın 81, Ceza Muhakemesinde Beden Muayenesi, Genetik İncelemeler Ve Fizik Kimliğin Tespiti Hakkında Yönetmeliğin 15.maddeleri uyarınca sanığın fotoğrafı, beden ölçüleri, parmak ve avuç içi izi, bedeninde yer almış olup teşhisini kolaylaştıracak eşkâl bilgileri ile sesi ve görüntülerinin uzman kolluk mensupları tarafından kayda alınması, tanık A.. Y..'nın verdiği DVD içinde yer alan görüntülerdeki kişinin sanık Ömer olup olmadığı, olay yerinde tespit edilen parmak izlerinin sanığa ait olup olmadığı hususlarının araştırılması, soruşturma sırasında elde edilen maddi delillerin, bilimsel usullerle incelenip değerlendirilmesi amacıyla Jandarma Kriminal Laboratuarına gönderilmesi ve anılan kurumdan uzmanlık raporu alınması, soruşturma evresinde olay yerinde tespit edilen ve incelenmesi için Jandarma Kriminal Daire Başkanlığına gönderilen parmak izleri ile ilgili nasıl bir işlem yapıldığının belirlenmesi, tüm deliller toplandıktan sonra sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken, belirtilen araştırmalar yapılmadan, tanık A.. Y..'ya CMK'nın 58. maddesi uyarınca gerekirse tanıklığına ne dereceye kadar güvenilebileceği ile ilgili özellikle sanık ile ilişkilerine dair sorular yöneltilmeden, eksik kovuşturmaya ve yetersiz gerekçelere dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması, 2-)Kabul ve uygulamaya göre de; 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1.fıkrasının ( c ). bendinde yer alan hak yoksunluklarının kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverme tarihine kadar, diğer kişilere karşı belirtilen yetkiler yönünden ise mahkum olunan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar geçerli olacağı gözetilmeden, hırsızlık suçundan kurulan hükümde anılan hakların yönelik olduğu kişiler bakımından bir ayrım yapılmadan sanığın; aynı Yasa'nın 53/1-c. maddesinde yazılı haklardan koşullu salıverme tarihine kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan sebeplerden dolayı isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 30.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.