Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 23959 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 18731 - Esas Yıl 2014
Tebliğname No : 2 - 2013/127519MAHKEMESİ : Ankara 6. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 21/02/2013NUMARASI : 2012/809 (E) ve 2013/118 (K)Suç : HırsızlıkDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır. Dolandırıcılık suçunun dinî inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle işlenmesi, bu suçun temel şekline göre daha ağır ceza ile cezalandırılmayı gerektiren bir durum olarak TCK'nın 158/1-a maddesinde düzenlenmiştir. Madde gerekçesine göre, burada dikkat edilmesi gereken husus, dinin bir aldatma aracı olarak kullanılmasıdır. Din, bir topluluğun sahip olduğu kutsal kitap, peygamber ve Allah kavramını da genellikle içinde bulunduran inanç sistemi ve bu sisteme bağlı olarak yerine getirmeye çalıştığı ahlaki kurallar bütünüdür. Dini inanç, dine inanan, belirli bir dine mensup kişinin duygularıdır. Bu nitelikli unsurun gerçekleşebilmesi ve suçun oluşabilmesi için, dini kurallara bağlı olanların, önem verdiği değerler, dini inanç ve duygular aldatma aracı olarak kötüye kullanılmalı, bu suretle gerçekleştirilen hile ile haksız bir yarar da sağlanmış olmalıdır.Somut olayda; gündüz vakti, şeker topladıklarını söyleyerek katılanın evine giden sanık A.. P.. ve yanındaki açık kimliği tespit olunamayan şahsın katılana sende büyü var diyerek yumurtanın içerisinden muska çıkarttığı ve katılandan evde bulunan ziynet eşyalarını bir çoraba koyarak getirmesini istediği, bunun üzerine katılanın 7 adet altın bileziğini ve 10 adet küçük altınını bir çoraba koyarak hep beraber oturdukları odaya getirdiği, ardından sanık A.. P..'ın katılandan bir adet yumurta ve domates istediği, sanık ...nin katılanın getirdiği domates ve yumurtayı camide okutup getireceğini ve bu şekilde büyüyü bozduracağını ifade ederek, katılanın verdiği yumurta ve domates ile birlikte katılan tarafından odaya getirilen altınları da alarak evden çıkan sanık A.. P..'ın hileli söz ve ustaca davranışlarla dini duygularını istismar ettiği ve denetim olanağını önemli ölçüde azalttığı katılandan haksız menfaat sağladığı anlaşılmakla, sanıkların eyleminin bu niteliği itibariyle TCK'nın 158/1-a maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekebileceği ve bu suçla ilgili davaya bakma ve delilleri değerlendirme görevinin ağır ceza mahkemesine ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, 1412 sayılı CMUK'nın 326. maddesi uyarınca sanıkların ceza miktarı bakımından kazanılmış hakları saklı kalmak kaydıyla diğer yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı istem gibi BOZULMASINA, 24.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.