Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 23843 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 18905 - Esas Yıl 2009





Tebliğname No : 2 - 2007/159168MAHKEMESİ : Ermenek Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 21/03/2007NUMARASI : 2007/25SUÇ : Geceleyin konut dokunulmazlığını bozma Dosya incelenerek gereği düşünüldü; Konut (mesken), devamlı ya da geçici olarak kişilerin yerleşmek ve barınmak amacıyla oturmalarına elverişli yerlerdir.Bir yerin konut ya da eklenti olup olmadığı ise, ondan yararlanmaya hakkı olanların açık ya da örtülü biçimde sergilenen iradeleriyle belirlenir.Türk Ceza Yasası'nın 116.maddesinde düzenlenen konut dokunulmazlığını bozma suçu, bireysel özgürlüğe karşı işlenen suçlardandır. Bu suçla korunan değer, konuttan yararlanmaya hakkı bulunanların kişi özgürlüğüdür. Bu varlık, değer ya da yararlar, her zaman ve her yerde değil ancak konut ya da eklenti sayılabilen yer koşulu ile sınırlıdır.Bu madde ile irade ve rıza özgürlüğünü ihlal ederek konut ya da eklenti sayılabilen yerlere girmeyi yasaklamıştır.Konut, aile bireylerinden ya da birden fazla kişi tarafından birlikte kullanılması durumunda, birlikte oturanlardan birinin konuta girme konusunda geçerli rızasından söz edebilmek için bu kişinin rızasına dayanarak giren failin(sanığın) konutta oturan başkalarının haklarını çiğnememesi gerekir. Başka bir anlatımla, konutu birlikte kullananlardan, bu kimsenın failin(sanığın) konuta girmesine ilişkin rızasının geçerli olması için, bu hukuka aykırı ve başkalarının haklarına saldırı niteliğinde bulunmamalıdır.Somut olayda, Almanya'da yaşayan katılan, eşinden ayrılmış olan kızına ve torunlarına Türkiye'de bulunan konutunu(evini) devamlı oturmaları için koşulsuz olarak tahsis etmiştir. Kızı da kendisinin yararlanması için katılan tarafındanh verilen bu konuta aralarında resmi evlilik birliği de olmadığı halde sanığı da alarak, birlikte yaşamaya başlamışlardır. Katılanın kızı ile sanığın, katılannın evinde birlikte üç yıl kadar kaldıktan sonra, katılan Almanya'dan dönmüştür.Katılan, kızına oturması için bıraktığı konuta yerleşerek, kızı ve kızının birlikte karı koca gibi yaşadığı sanık ile birlikte oturmaya başlamıştır. Bu şekilde üç ay süre ile birlikte yaşayan katılan, daha sonra kızına sanığın eve gelmesini istemediğini bildirmiştir.kızı ise, sanık ile uzun süredir bu evde birlikte yaşadığını, bundan sonra da birlikte yaşamaya devam edeceğini açıklamıştır. Katılan ise, sanığın kendi rızası olmadığı halde, kızının rızasıyla birlikte oturdukları mülkiyeti kendi adına olan konuta(eve) gelerek kızı ile karı koca gibi yaşadığı için konut dokunulmazlığını bozma suçunu işlediğinden dolayı şikayetçi olmuştur.Sanık, katılanın kızı ile bu konutta uzun süredir birlikte yaşamaktadır.Bu nedenle katılanın evine serbestçe girip çıkmaktadır. Katılanın kızı ise eşinden boşanmış, 14.11.1965 doğumlu olup ergindir ve eve serbestçe giren sanık ile resmen evli olmadığı halde karı koca gibi birlikte yaşamaktadır. Bu durumda, katılanın kızı üzerinde hukuki bir otoritesi ve kızının cinsel özgürlüğünü sınırlama yetkisi yoktur. Ergin olan kızının, erkek arkadaşını kabule ve onunla özgürce ilişkiye girme hakkı vardır. Bu yüzden de, katılan annesinin Almanya'dan döndükten sonra, birlikte yaşadığı ortak konutun dokunulmazlığının bozulup bozulmamasında kendi rızası başta rol aynayacaktır.Sanığın, katılanın kızının rızasına dayanarak, katılanın kızı ile paylaştığı ortak konuta girmesi, hukuka aykırı olmadığı ve katılanın haklarına saldırı niteliğinde bulunmadığı açıktır.Bu nedenlerle, konut dokunulmazlığını bozma suçu unsurları itibariyle oluşmadığı halde, sanığın hükümlülüğüne karar verilmesi yasaya aykırı olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 14.07.2010 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi. KARŞI OY:Konut dokunulmazlığını bozmak suçu hak sahibinin rızası dışında konuta girmek veya rızası ile konuta girdikten sonra çıkmamak suretiyle işlenebilir. Konut dokunulmazlığını bozmak suçu ile Türk Ceza Kanununun korumak istediği yerler “mesken veya meskenin eklentileri”dir. Konuta girmek,failin bütün vücudu ile tamamen konuta girmesi demektir.Konuta veya eklentisine nereden girildiğinin önemi yoktur.Konuttan çıkmamak,konut sahibinin rızası ile girilen konuttan,söz, hareket ve tavırlarıyla kendisini çıkmaya davet edilmesine rağmen, çıkmamaktadır.Konuta rıza olmadan, gizlice veya hileyle girilmesi hâlinde bu suç oluşmaktadır. Sahibinin rızasına dayalı olarak konuta girildikten sonra bu rızanın geri alınmasıhâlinde; konutun terk edilmemesi hâlinde suç oluşur. Açıklanan rızanın, sakatlanmamış olması gerekir. Suçun,genel suç kastı ile işlenmesi yeterli olup özel suç kastı aranmamıştır.Evlilik birliğinde aile bireylerinden birinin rızasının olması,hukuka uygunluk sebebidir.Konutun birden fazla kişinin ortak kullanması durumunda, bunlardan birinin rızasının olması hukuka uygunluk sebebidir.Konut,sahibinin rızasıyla bu yere girilmesi hâlinde suç oluşmayacaktır.Rızanın varlığı veya yokluğu,failin davranışlarına; amacına, giriş nedenine göre tespit edilmelidir.Yerel ve olaysal koşullar, gelenekler nazara alınmalıdır.Sütçünün süt, gazetecinin gazete, postacının mektup bırakmak için eklentiye girmesinde örtülü rıza mevcuttur.Ancak aynı yere,ırza geçmek,söz atmak tasaddide veya sarkıntılıkta bulunmak, röntgencilik yapmak için girilmesinde rızanın varlığı kabul edilemez. Çünkü; konut sahibinin huzuru, güvenliği bozulmuş,kişisel özgürlüğü ihlâl edilmiştir. Bu itibarla;konuta girmede,burayı kullanma ve tasarruf etme hakkına sahip olanların rızalarının tespiti zımnında,sanığın davranışları değerlendirilmeli,giriş amacı araştırılmalı,olaysal olarak değerlendirme yapılmalıdır.Her halde de rıza açıklamasının meşru bir amaca yönelik olması zorunludur.Meşru amaç,hukuka aykırı olmıyan,hukuk düzeni tarafından suç kabul edilmeyen,haksız sayılmayan,yani hukuk düzenini bozmayan amaçlardır.Ortak kullananlardan birinin,şehvet amacıyla bir başkasını konuta alması hâlinde, meşru bir amaca yönelik olmadığından, vaki rızası geçersizdir.(Haydar Erol Gerekçeli ve Açıklamalı Türk Ceza Kanunu 2010 sayfa 2178-2179)Bu konuda hemen hatırlanması gereken iki içtihadı birleştirme kararı :“Karının çağırması üzerine, kocanın örtülü (zımni) olarak anlaşılan onamasızlığına karşın, cinsel ilişkide bulunmak maksadıyla konuta girmek eylemi bu konutun dokunulmazlığını bozmak suçunu oluşturur.(İçt.Birl.K. 18.02.1942 21 – 4)Hizmetçinin yasal olmayan bir maksat için eve aldığı kişinin bu hareketi, kendisini oradan çıkarmak hakkına sahip kimsenin rızası dışında olmuş demektir.Bu nedenle konut dokunulmazlığını bozmak cürmünü oluşturur.(İçt.Birl.K. 12.03.1941 38 – 8)”şeklindedir. Genel açıklamarlardan sonra somut olayımıza gelince:Katılan P.. A.. tapusu kendisine ait olan ve örneğiDosyada bulunan evinde suç tarihinden bir yıl öncesinden itibaren oturmaktadır.Almanyadan kesin dönüş yapmadan önce evini eşinden ayrılan ve iki çoçuğuyla yaşayan kızının kullanımına vermiş ve kesin dönüşten sonrada evine yerleşerek kızı ve torunlarıyla yaşamaya başlamıştır.Konutun sahibi katılandır.Kızı Konutun ortak kullananı durumundadır ve gayrı meşru ilişki içinde olduğu üçüncü bir kişiyi konuta almaktadır.Kızın,yasal olmayan bir maksat için eve aldığı sanığın bu hareketi, kendisini oradan çıkarmak hakkına sahip kimsenin rızası dışında olmuş demektir.Bu kişi katılanın rızası dışında eve gelmekte ve kendisinin konuta girmesine müsaade etmiyen katılana evde kızınında hakkı olduğunu söylemekte evden çıkmamakta ve katılana karşı tavır koymaktadır.Katılanın sanığa konutunu terk etmesini söyleyip sanığın konutu terk etmemesi fiili durumdur.Sahibinin rızasına dayalı olarak konuta girildikten sonra bu rızanın geri alınması;hâlinde konutun terk edilmemesi hâlinde suç oluşur. Konutun ortak kullananı durumunda olan katılanın kızının, rıza açıklamasının meşru bir amaca yönelik değildir.Gayrı meşru birlikteliği devam ettirmek,Meşru amaç değildir.Zira Meşru amaç,hukuka aykırı olmıyan,hukuk düzeni tarafından haksız sayılmayan,yani hukuk düzenini bozmayan amaçlardır. Yerel ve olaysal koşullar, gelenekler nazara alındığında ortak kulananın ısrarı hoş karşılanmaz.Sanık hakında yerel mahkemenin kurduğu hüküm isabetlidir ve Tebliğnameye uygun olarak ONANMASI gerektiği düşüncesindeyim. Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar KAMBİYO SENEDİ NEDENİYLE BORÇLU OLMADIĞININ TESBİTİ- MENFİ TESPİT DAVASI- İSBAT KÜLFETİ -SENEDİN TALİLİ -BORÇ İKRARI "İçtihat Metni"Taraflar arasındaki “menfi tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Denizli 3.Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 01.02.2012 gün ve E:2010/1442, K:2012/92 sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19.Hu FERAGAT EDİLEN DAVANIN TEKRAR AÇILMASI MAHKEMENİN YAPACAĞI İŞ Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalının aleyhine, müvekkillerinin de paydaş olduğu taşınmazın haksız kullanımı nedeniyle 8.000.00 liralık ec-rimisil davası açtığını, davadan feragat edildiği gerekçesiyle davanın reddedildiğini, ancak şu andaki davanın davacıları olan müvekkillerinin, ilk ecrimis Malların teslimi usulen kanıtlanmadan faturaların davacının kendi defterlerinde kayıtlı olması tek başına malın teslim edildiğinin kanıtı olarak kabul edilemez. Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.- K A R A R -Davacı vek Yargıtay Yargıtay Karar Arama Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ? Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Kanunu Yargıtay İş Bölümü Yargıtay Haberleri Karar Arama Yargıtay Kararları Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Yargıtay Ceza Dairesi Kararları BAM Kararları Danıştay Kararları Anayasa Mahkemesi Kararları Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları Karar Arama Nasıl Yapılır? Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir? Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır? BAM Karar Arama Nasıl Yapılır? Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır? Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?