Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 22092 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 18500 - Esas Yıl 2014





Dosya incelenerek gereği düşünüldü:Dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;1-Mağdur İ.. Ç..'in suça konu evin esasen suça sürüklenen çocuğun anneannesine ait olduğuna ilişkin beyanı karşısında, suça sürüklenen çocuğun anneannesi dinlenerek evden çalınan eşyaların kendisine mi yoksa mağdur İbrahim'e mi ait olduğu hususunun hiç bir tereddüte yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi, ayrıca suça sürüklenen çocuğa ait nüfus aile kayıt tablosu getirtilerek akrabalık bağının tesbiti ile sonucuna göre suça sürüklenen çocuğun hukuki durumunun tayini gerektiği gözetilmeden eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,2-Suça sürüklenen çocuklar Muhammet ve Tuncay'ın suça sürüklenen çocuk Hüseyin ile birlikte, Hüseyin'in anneannesinin evine kapıyı tekmeleyerek girip bakır kazanları almaları, alüminyum tencereleri eğerek bırakmaları, yine üst kata merdiven dayayıp pencere camlarını sökerek girmeleri biçimindeki eylemlerinde eve rıza dahilinde girildiğini sandıkları ve hırsızlık kasıtlarının bulunmadığından sözedilemeyeceği, bu nedenle üzerlerine atılı hırsızlık suçunun sabit olduğu ve bu suçtan mahkumiyetlerine karar verilmesi gerektiği, bu doğrultuda hırsızlık suçu ile birlikte işlenen konut dokunulmazlığını ihlal suçunun şikayete tabi olmadığı, ayrıca mala zarar verme suçu yönünden ise suça konu eve pencere camı sökülerek girildiğinin gerek mağdur beyanları ve olay yeri inceleme tutanağı, gerekse suça sürüklenen çocukların ikrarı ile sabit olması karşısında, her üç suçtan mahkumiyetlerine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,3- Kabule göre de;a)Suça sürüklenen çocuk Hüseyin'in anneannesine ait eve girerek bakır mutfak eşyaları çalması biçiminde gerçekleşen olayda; suça sürüklenen çocuk Hüseyin'in hırsızlık eylemi yönünden TCK'nın 167/1-b maddesi gereği ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olup, konut dokunulmazlığını ihlal suçu için TCK'nın 116/3. maddesindeki “rıza açıklamasının meşru bir amaca yönelik olması” koşulunun somut olayda gerçekleşmediğinden bu suç yönünden ceza verilmesine yer olmadığına karar verilemeyeceği anlaşılmakla;5918 sayılı Kanun'un 8. maddesi ile 5271 sayılı CMK'nın 253/3. maddesine eklenen “uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmesi halinde de uzlaşma hükümleri uygulanmaz” cümlesi gereği 09.07.2009 tarihinden sonra hırsızlık suçu ile birlikte işlenen konut dokunulmazlığını ihlal suçu uzlaşma kapsamında kalmaz ise de, somut olayda suça sürüklenen çocuk Hüseyin hakkında hırsızlık suçundan kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi nedeniyle, konut dokunulmazlığını ihlal suçu müstakil bir suç kabul edilerek suça sürüklenen çocuk hakkında 5271 sayılı CMK'nın 253 ve 254. maddeleri uyarınca uzlaştırma işlemleri yapılması gerektiğinin nazara alınmaması, b)Suça konu eve merdiven dayayıp pencere camı sökülerek girildiğinin gerek mağdur beyanları ve olay yeri inceleme tutanağı, gerekse suça sürüklenen çocukların ikrarı ile sabit olması karşısında, şikayetten vazgeçmeyi kabulü halinde suça sürüklenen H.. B.. hakkında mala zarar verme suçundan düşme kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden beraatine hükmedilmesi,Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı istem gibi BOZULMASINA, 01.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.