Hırsızlık suçundan sanık B.. D..'in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 142/1 -b, 143, 35/2, 168. maddeleri uyarınca iki kez 5 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5237 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5-8. maddesine göre hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl süre ile denetime tâbi tutulmasına dair İzmir 20. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/11/2008 tarihli ve 2008/539 Esas, 2008/719 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde suç işlemediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/10 ve 223/8. maddeleri uyarınca sanık hakkındaki kamu davasının düşürülmesine ilişkin İzmir 20. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/03/2014 tarihli ve 2008/539 Esas, 2008/719 sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 12.08.2015 gün ve 2015-16563/53037 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21/09/2015 gün ve 2015/293980 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;Dosya kapsamına göre, 5271 sayılı Kanun'un 231. maddesinin 10. fıkrasındaki •‘Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir”, aynı maddenin 11. fıkrasında yer alan "Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar.” şeklindeki düzenlemeye göre, düşme kararı verilebilmesi için sanığın işlediği iddia olunan ikinci suçun deneme süresi içerisinde işlenmemesi gerektiği, oysa ki sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın verildiği tarihten itibaren 5 yıllık denetim süresi dolmadan, 2010 yılında sanığın işlemiş olduğu kasıtlı bir suç sebebiyle İzmir 6. Sulh Ceza Mahkemesinin 07/03/2011 tarihli ve 2011/108 Esas, 2011/367 sayılı ilamı ile 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair karar verildiği ve bu cezanın anılan Mahkemenin 04/03/2014 tarihli düşme kararından önce 15/03/2011 tarihinde kesinleşmiş olduğu nazara alındığında, hükmün açıklanmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde davanın düşmesine karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İzmir 20.Asliye Ceza Mahkemesinin 10.11.2008 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının, 18.11.2008 tarihinde kesinleşmesinden sonra beş yıllık denetim süresi içerisinde işlediği kasıtlı suçtan İzmir 6. Sulh Ceza Mahkemesinin 07.03.2011 gün ve 2011/108-367 sayılı, 15.03.2011 kesinleşme tarihli kararı ile mahkumiyetine karar verilen sanık hakkında, açıklanması geri bırakılan hükmün, açıklanma koşulu oluştuğu halde, beş yıllık süre içerisinde hakkında yürütülen soruşturma, kovuşturma ya da kesinleşmiş mahkumiyet hükmü bulunmadığı şeklindeki dosya içeriğine uygun olmayan gerekçe ile kamu davasının düşürülmesine karar verilmesi nedeniyle kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden, (İZMİR) 20. Asliye Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen 04.03.2014 gün ve 2008/539-719 sayılı kararın, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesinin 4. fıkrasının (c) bendi uyarınca aleyhe sonuç doğurmamak ve yeniden yargılama yapılmamak üzere BOZULMASINA, 25.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.