Tebliğname No : 6 - 2012/52579MAHKEMESİ : Trabzon 2. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 29/12/2011NUMARASI : 2011/82 (E) ve 2011/543 (K)SUÇ : Hırsızlık Dosya incelenerek gereği düşünüldü: 1- Ceza muhakemesinde yapılan tüm işlemler, geçmişte yaşandığı iddia edilen bir olayın gerçekten meydana gelip gelmediğini, bu olayın iddia edilen kişi (sanık) tarafından meydana getirilip getirilmediğini ve olayın ceza hukukundaki sonuçlarını tespit etmek amacıyla yapılır. Bir olguyu ispatlamak üzere, duruşmada bir delil ortaya konulduktan sonra hakimin vicdanında o delilin değerlendirilmesi ve delilin olaya uygunluğu konusunda hakime kanaat gelmesi gerekir. Hukuka uygun yollardan elde edilen ve duruşmada ortaya konularak tartışılmış olan delili, hakim vicdanında değerlendirmeye alacak ve o delilin olayı yansıtıp yansıtmadığına karar verecektir. Hakim, duruşmada ortaya konulup tartışılmış olmak koşuluyla, bazı delillere daha üstün değer vermek, bazılarına ise hiç değer vermemek serbestisine sahiptir. Hakim, vicdani kanaatini oluşturmakta serbesttir. Ancak bunun gerekçesini mantık kurallarına göre hazırlamak ve hükmünde göstermek zorundadır. Ceza muhakemesinde vicdani delil (delilleri serbestçe takdir) sistemi geçerli ise de, takdirilik, keyfilik demek değildi Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 1993/6-79 E., 1993/108 K. sayılı ve 19.04.1993 tarihli kararında da belirtildiği gibi ceza yargılamasının amacı hiç bir duraksamaya yer vermeden maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasıdır. Bu araştırmada, yani gerçeğe ulaşmada mantık yolunun izlenmesi gerekir. Gerçek; akla uygun ve realist, olayın bütünü ve bir parçasını temsil eden kanıtlardan veya kanıtların bütün olarak değerlendirilmesinden ortaya çıkarılmalıdır. Yoksa bir takım varsayımlara dayanılarak sonuca ulaşılması, ceza yargılamasının amacına kesinlikle aykırıdır. Ceza yargılamasında kuşkunun bulunduğu yerde, mahkumiyet kararından söz edilemez. Bu ilke evrenseldir. ( Prof. Dr. Nur CENTEL, Prof. Dr. Hamide ZAFER, Ceza Muhakemesi Hukuku, Beta Yayınları, 8. Bası, s. 678-680 ) Somut olayda sanığın üzerine atılı suçu işlemediğini savunduğu, olay yerinde mukayeseye elverişli parmak izi veya başka herhangi bir delil olmadığı ve olayı gören bir tanığın bulunmadığının anlaşılması karşısında; katılanın işyerinde meydana gelen hırsızlık olayından dört gün sonra başka mağdura ait işyerinden sebze-meyve alırken sanığın yakalanmış olmasının, katılana karşı işlenen hırsızlık suçunun da sanık tarafından işlenmiş olduğunun kanıtı olamayacağı dikkate alınmadan dosya içeriğine uygun düşmeyen yetersiz gerekçeyle sanık hakkında yazılı şekilde hüküm kurulması, 2- Kabul ve uygulamaya göre de;a)Zincirle bağlanıp, kilitlenmek suretiyle muhafaza altına alınmış olan buzdolabının içinde bulunan iki kasa balığı aldığı kabul edilen sanığın eyleminin, 5237 Sayılı TCK’nın 142/1-b maddesinin birinci cümlesinde tanımlanan “herkesin girebileceği bir yerde bırakılmakla birlikte kilitlenmek suretiyle ..... muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında” hırsızlık suçunu oluşturduğu düşünülmeden, aynı Kanun’un 142/1-e. maddesi ile uygulama yapılması, b)Mükerrirlere özgü infaz rejimi ve denetimli serbestlik tedbirinin ne şekilde uygulanacağı, süresi ve bu hususta karar verecek merci 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanunun 108.maddesinde düzenlenmiş olup, aynı maddenin 5.fıkrası ile tekerrür dolayısıyla belirlenen denetim süresinde koşullu salıvermeye ilişkin hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir. Bu nedenlerle denetimli serbestlik tedbirinin süresinin infaz aşamasında 5275 Sayılı Kanun hükümleri uyarınca belirlenmesinin gerektiği gözetilerek 5237 Sayılı TCK’nın 58.maddesinin 7.fıkrası gereğince sanık hakkında mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanacağının belirtilmesiyle yetinilmesi gerekirken infazı kısıtlar biçimde sanık hakkında bir yıl sekiz ay süreyle denetimli serbestlik tedbirinin uygulanması, c)5237 Sayılı TCK’nın 53.maddesinin 1.fıkrasının ( c ). bendinde yer alan hak yoksunluklarının kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverme tarihine kadar, diğer kişilere karşı belirtilen yetkiler yönünden ise mahkum olunan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar geçerli olacağı gözetilmeden, anılan hakların yönelik olduğu kişiler bakımından bir ayrım yapılmadan sanığın; aynı Yasanın 53/1-c. maddesinde yazılı haklardan koşullu salıverme tarihine kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan sebeplerden dolayı istem gibi BOZULMASINA, 17.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.