Tebliğname No : 6 - 2012/147MAHKEMESİ : Antalya 14. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 19/10/2011NUMARASI : 2011/588 (E) ve 2011/503 (K)SUÇ : Hırsızlık Dosya incelenerek gereği düşünüldü: Eklenti (müştemilat), kavram olarak konuta ya da işyerine bağlı veya pek yakın yerler anlamını taşır. Daha açık bir deyimle “eklenti” (müştemilat), konut ya da işyeri ve benzeri yapıların kullanılış amaçlarından herhangi birini tamamlayan diğer yerlerdir. Bir yerin, hak sahibinin başkalarının buraya girmesine rıza göstermeyeceğini belirtecek nitelikte bir takım işaretlerle dış alemden ayrılmış olması, bu yerin konut ya da işyeri eklentisi sayılması için yeterlidir. Bu işaretlerin mutlaka sağlam ve aşılması mümkün olmayan duvar şeklinde olmasına gerek yoktur. Hatta bu engellerin, maddi olması da şart olmayıp, pisişik bir engel veya işaret olması da yeterlidir. Daha doğrusu bu yere girmenin, hak sahibinin rızası dışında olamayacağının anlaşılır durumda olması gerekir. Özellikle failin kastının belirlenmesi bakımından hak sahibinin özgüleme (tahsis) iradesini anlaşılır kılacak, bazı maddi işaretlerin bulunmasına gereksinim vardır. Bir yerin etrafı çevrili ise, burayı eklenti saymak kolaydır. Fakat bir yerin etrafı çevrili bir yer içinde bulunması o yerin her zaman için konut eklentisinden sayılmasını mümkün kılmaz. Çünkü önemli olan bu yerin, girildiği takdirde konut ya da işyeri sakinlerinin kişi özgürlüklerinin huzur ve güvenliğinin bozulabileceği bir yer olmasıdır. O halde suça konu olan bir yer, doğrudan doğruya konut ya da işyeri olmasa bile bu yere girilmesi veya girildikten sonra çıkılmaması konutun ya da işyerinin huzur ve sükununu bozuyorsa, dolayısıyla kişi hürriyetini ortadan kaldırıyorsa, bu gibi yerleri eklenti olarak daha doğrusu konutun ya da işyerinin eklentisi (müştemilatı) olarak kabul etmek uygun olur. Her olayın ve konutun ya da işyerinin özelliğine göre duruşma yargıcı konut ya da işyeri eklentisi olduğu ileri sürülen yerde keşif yaparak, bu yerin konut ya da işyeri eklentisi olup olmadığı konusunda yerinde araştırmada bulunarak, yöresel gelenek ve inançları da gözeterek, Yargıtay denetimine olanak sağlayacak biçiminde bir sonuca varmak zorundadır. Temyiz incelemesine konu somut olay, sanığın geceleyin, şikayetçinin evinin bahçesine girerek demir çiçek saksısını çalmaya çalışırken farkedilmesi üzerine saksıyı bırakıp kaçması şeklinde gerçekleşmiştir. Mahkemece olay yerinde keşif yapılmamış, şikayetçi 19.10.2011 tarihli duruşmada alınan ifadesinde, "Çiçek saksısının çalındığı bahçenin, yola bakan kısmındaki duvarın yüksekliğinin bir metre olduğunu, diğer taraflarında duvar olmadığını..." bildirmiş, sanık da aynı tarihli duruşmadaki savunmasında, "Gittiği yerin boş bir arazi olup zaman zaman herkesin gelip alkol aldığı bir yer olduğunu..." bildirmiştir. 08.09.2011 tarihli görgü tespit tutanağında, "Bahçe kenarında bahçe duvarı ve tel örgü bulunmadığı..." bildirilmiştir. Sanık ve şikayetçinin ifadeleri ile görgü tespit tutanağı içeriğinden, saksının çalınmaya çalışıldığı yerin şikayetçinin evinin eklentisi niteliğinde olduğunun açık bir şekilde anlaşılıp anlaşılamayacağı veya bu alanın evin eklentisi niteliğinde olduğuna dair maddi bir işaretin bulunup bulunmadığının anlaşılmaması karşısında; olay yerinde keşif yapılıp girilen yerin evin eklentisi niteliğinde olduğunun belirlenmesi halinde 5237 sayılı TCK'nın 142/1-b, eklentisi niteliğinde olmadığının belirlenmesi halinde ise aynı yasanın 141/1 maddesinin uygulanması gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı istem gibi BOZULMASINA, 16/09/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.