Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 208 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 18631 - Esas Yıl 2016
MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Hırsızlık, iş yeri dokunulmazlığını ihlal etmeHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü; 1- Sanık hakkında işyeri dokunulmazlığını ihlal etme suçu yönünden kurulan hükmün incelenmesinde; Sanığın suç tarihinde gece vakti müştekinin işyerinin kepenk kilidini ve cam kapısını kırarak işyerine girmek suretiyle hırsızlık yaptığının anlaşılması karşısında, eylemine uyan 765 sayılı TCK'nın 493/1, 522 maddelerinde öngörülen cezanın türü ve üst haddine göre, aynı Kanun'un 102/3, 104/2.maddeleri ile 5237 sayılı TCK'nın aynı suça uyan 142/1-b, 143, 116/2-4, maddelerinde öngörülen cezanın türü ve üst haddine göre aynı Kanun'un 66/1-e, 67/4 maddelerine göre belirlenen dava zamanaşımı sürelerinin ayrı ayrı ve bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucu, 5237 sayılı Kanun'un 7/2 ve 5252 sayılı Kanun'un 9/3.maddeleri nazara alındığında, zamanaşımı bakımından 5237 sayılı Kanun hükümlerinin sanığın yararına olması ve sanığa yüklenen işyeri dokunulmazlığını ihlal etme suçunun gerektirdiği cezanın türü ve üst sınırına göre; aynı Kanun'un 66/1-e, ve 67/4. maddelerinde öngörülen 12 yıllık zamanaşımının, suç tarihi olan 06.09.2004 gününden inceleme tarihine kadar geçmiş bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazı bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 1412 sayılı CMUK'nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanık hakkında açılan kamu davasının 5271 sayılı CMK'nın 223/8.maddesi uyarınca zamanaşımı nedeniyle DÜŞÜRÜLMESİNE, 2- Sanık hakkında hırsızlık suçu yönünden kurulan hükmün incelenmesinde; Sanığın her ne kadar istinabe mahkemesinde alınan 17/10/2012 tarihli savunmasında, ....'e hiç gitmediğini, hırsızlık suçunu işleyen kişinin kendisi olmadığını, gerekirse parmak izi ve fotoğraf incelemesi yapılarak araştırılmasını, kimlik bilgilerinin kullanılmış olabileceğini beyan etmiş ise de, sanığın 06/09/2004 günü saat 05.15 sıralarında sağ eliyle müştekinin işyeri camını kırması üzerine sanığın sağ el, sırtında ve parmaklarında kesilerin oluştuğu hususunun sanığın adli raporundan ve yakalama tutanağından anlaşıldığı, olayın akabinde sanığın kısa bir süre içinde yakalandığı, sanığın tutanaktaki imzalarının farklılık göstermesinin el ve parmaklarından yaralanmasından kaynaklanabileceği, sanığın 07.09.2004 tarihli savcılıkta alınan ifadesi ve aynı tarihli mahkeme sorgu ifadesi ile sanığın kovuşturma aşamasında alınan 08.10.2004 tarihli ifadelerinde bu yönde herhangi bir savunmada bulunmamışken, sanık hakkında devam eden kovuşturmaya rağmen ve aradan uzun zaman geçmesinden sonra 17/10/2012 tarihinde alınan ifadesinde,...e hiç gitmediği, suç işleyenin kendisinin olmadığına dönük savunmasının, sanığın kimlik kartı vs. kaybettiğine dair herhangi bir iddiada da bulunmaması hususlarının bir arada değerlendirilmesi neticesinde suçtan kurtulmaya yönelik olup itibar edilemeyeceğinin anlaşılması karşısında; sanığın mahkumiyetine ilişkin mahkemenin kabul ve değerlendirmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden tebliğnamedeki “1” numaralı bozma düşüncesine iştirak edilmemiş; 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesinin 24/11/2015 tarihinde yürürlüğe giren 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı da nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür. Yapılan duruşmaya, toplanan delillere, gerekçeye, hakimin kanaat ve takdirine göre temyiz itirazları yerinde olmadığından reddiyle hükmün isteme aykırı olarak ONANMASINA, 11/01/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.