Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 19514 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 23034 - Esas Yıl 2014





Taklit anahtar veya sair aletler kullanılarak oto hırsızlığı suçundan sanık ...’ın, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 493/2, 522/1, 59/2 ve 81/2. maddeleri uyarınca 3 yıl 10 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına dair ... Asliye Ceza Mahkemesinin 29/05/2002 tarihli ve 2000/121 esas, 2002/124 sayılı kararının Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 14/12/2004 tarihli ve 2003/9917 esas, 22004/14030 sayılı ilamı ile onanarak kesinleşmesini müteakip, 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun lehe hükümlerinin uygulanması talebi üzerine, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 142/2-d, 143 ve 62. maddeleri uyarınca 3 yıl 8 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin aynı Mahkemenin 13/06/2005 tarihli ve 2005/195 esas, 2005/282 sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 28.04.2014 gün ve 2014/8503/28755 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 20.05.2014 gün ve 2014/174749 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;Sanık ... hakkında, üzerine atılı hırsızlık suçundan 29.05.2002 tarihinde mahkumiyet kararı verildiği, bu kararın Yargıtay 6. Ceza Dairesi'nin 14.12.2004 tarihli ilamı ile onanarak kesinleştiği, 5237 sayılı TCK'nın yürürlüğe girmesinin ardından ... Cumhuriyet Başsavcılığının uyarlama talebi üzerine, 5237 sayılı Kanun hükümleri lehe kabul edilerek bu Kanunun ilgili maddeleri uyarınca hükümlü hakkında 13.06.2005 tarih, 2005/195-2005/282 sayılı karar verildiği, hükümlünün yokluğunda verilen kararın sorguda belirttiği adrese tebliğe gönderildiği, ancak tebligatın muhattabın adresten ayrılmış olması nedeniyle iade edilmesi üzerine 26.05.2005 tarihli kolluk araştırmasına göre belirlenen “...” adresinde 7201 sayılı Tebligat Kanunun 21. maddesine göre usulüne uygun olarak 11.07.2005'te tebliğ edildiği, 13.06.2005 tarihli bu kararın hükümlü tarafından temyiz edilmeksizin kesinleştiği, aynı kararın diğer ilgilileri olan hükümlüler ..., ... ve ... ile 20.05.2002 tarihli hükmün de sanık ... tarafından temyizi üzerine Yargıtay 6. Ceza Dairesi'nin, 09.04.2009 tarihli ilamı ile, sanık ... hakkında kurulan 29.05.2002 tarihli hükmün düşmesine, hükümlüler ..., ... ve ... hakkında verilen 13.06.2005 tarihli kararın ise bozulmasına karar verdiği, Yargıtay 6. Ceza Dairesi'nin bu ilamında hükümlü ... hakkında herhangi bir karar yer almadığı halde ... Asliye Ceza Mahkemesince, 6. Ceza Dairesi'nin bozma sonrası yapılan yargılamaya hükümlü ...'ın da re'sen dahil edildiği ve onun hakkında 19.10.2011 tarihinde yeni bir mahkumiyet hükmü kurulmuş olsa da; uyarlama istemi üzerine hırsızlık suçundan kurulan 13.06.2005 günlü ilk hüküm temyiz olunmayarak kesinleştiğinden, aynı suçtan kurulan 19.10.2011 tarihli ve 2009/113 esas, 2011/189 sayılı kararın hukuken yok hükmünde olduğu değerlendirilerek yapılan incelemede,Dosya kapsamına göre, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7/2. maddesi ile 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 9/3. maddesindeki “Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir.” şeklindeki düzenleme ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 27/12/2005 tarihli ve 2005/3-162-173 sayılı kararına nazaran, lehe kanunun tespit edilip, uygulanması, herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmasını, delil toplanmasını, takdir hakkının kullanılmasını gerektiriyorsa yada cezanın kişiselleştirilmesine ilişkin bir hükmün uygulanması imkanı sonraki kanun ile doğmuşsa, hükümde değişiklik yargılamasının duruşmalı yapılmasının zorunlu olduğu gözetilmeden, dosya üzerinden karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 Sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Yerel mahkemenin 13.06.2005 gün ve 2005/195-282 sayılı uyarlama hükmünün, hükümlü ... yönünden temyiz edilmeden kesinleşmesinden sonra, diğer sanıklar yönünden Yargıtay 6.Ceza Dairesinin 09.04.2009 günlü bozma kararı üzerine, hükümlü ...'ın da yargılamaya dahil edilmesi suretiyle verilen 19.10.2011 tarihli hükmün bu sanık yönünden hukuken geçersiz olduğu belirlenmekle, 13.06.2005 tarihli uyarlama hükmüne yönelik incelemede; 5252 Sayılı Kanunun 9/1. maddesi, 1.6.2005 tarihinden önce kesinleşmiş hükümlerle ilgili olarak 5237 sayılı TCK.nun lehe olan hükümlerinin derhal uygulanabileceği hallerde duruşma yapılmaksızın da karar verilebileceğini öngörmüşse de; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 27.12.2005 gün ve 162/173 sayılı kararında açıklandığı gibi lehe olan yasanın belirlenmesi herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmasını, takdir hakkının kullanılmasını gerektiriyorsa veya cezanın kişiselleştirilmesine ilişkin hükümlerin uygulanması olanağı sonraki yasa ile doğmuşsa hükümde değişiklik yargılamasının duruşmalı yapılması zorunluluğu nedeniyle kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden, (...) Asliye Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen 13.06.2005 gün ve 2005/195-282 sayılı kararın, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309.maddesinin 3. fıkrası uyarınca BOZULMASINA, aynı maddenin 4.fıkra (b) bendi uyarınca sonraki işlemlerin yerel mahkemece yerine getirilmesine, 09.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.