Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 19344 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 16586 - Esas Yıl 2014





Tebliğname No : 2 - 2013/36742MAHKEMESİ : İzmir 10. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 19/10/2012NUMARASI : 2012/1223 (E) ve 2012/1207 (K)SUÇ : Hırsızlık, mala zarar vermeDosya incelenerek gereği düşünüldü; Hırsızlık suçundan kurulan hükme yönelik yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde; Sanık hakkında TCK’nın 142/1-e maddesinde düzenlenen “adet veya tahsis veya kullanımları gereği açıkta bırakılmış eşya hakkında” hırsızlık suçundan cezalandırılması istemiyle dava açıldığı ve gerekçeli karar başlığında da suçun bu şekilde belirtildiği halde, ek savunma hakkı verilmeden sanığın “kilitlenmek suretiyle muhafaza altına alınan eşya hakkında” hırsızlık suçunu işlediği kabul olunarak TCK'nın 142/1-b maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmesi, sonuç ceza değişmediğinden ve karar başlığının mahallinde düzeltilmesi mümkün görüldüğünden bozma nedeni yapılmamıştır. Yapılan duruşmaya, toplanan delillere, gerekçeye, hakimin kanaat ve takdirine göre temyiz itirazları yerinde olmadığından reddiyle hükmün istem gibi ONANMASINA, Mala zarar verme suçundan kurulan hükme yönelik yapılan temyiz itirazlarına gelince; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 21/01/2014 tarihli ve 2013/2-686 Esas, 2014/19 Karar sayılı kararında belirtildiği gibi hırsızlık ve mala zarar verme suçları 5237 sayılı TCK'nın onuncu bölümünde “mal varlığına karşı suçlar” başlığı altında düzenlenmiş olup her iki suçun koruduğu hukuki değer kişinin mal varlığıdır. Hırsızlık eyleminde fail zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden tamamını veya bir kısmını almak suretiyle, mağdurun mal varlığına zarar vermektedir. Mala zarar verme suçunda ise başkasının taşınır veya taşınmaz malını kısmen veya tamamen yıkıp, tahrip etmek ya da yok edip bozmak suretiyle kullanılamaz hâle getirip veya kirleterek zarar vermektedir. Her iki suç tipinde de mağdur mal varlığı itibarıyla zarar görmektedir. Hırsızlık suçunda suça konu mal, alıp götürülmek suretiyle mağdurun zilyetliği tamamen ortadan kaldırılmaktadır. Mala zarar verme suçunda ise malın mutlaka alınması gerekli olmayıp, çoğunlukla malın tamamı ortadan kaldırılmamakta, zarar verilerek kısmen veya tamamen kullanılmaz hale getirilmektedir. İki suçu bir birinden ayıran önemli özellik ise; hırsızlıkta fail faydalanma amacıyla eylemini gerçekleştirdiği halde, mala zarar verme suçunda mağdura zarar verme düşüncesiyle hareket etmektedir. Mala zarar verme suçunun konusu ile hırsızlık suçunun konusunun aynı tanışır mal olması halinde, ayrıca mala zarar verme suçundan da ceza verilmemesi gerekmektedir. Ancak hırsızlık eylemi gerçekleştirilirken suça konu mal dışında bir başka eşyaya zarar verilmiş ise, mala zarar verme suçu ayrıca gerçekleşecektir.Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Sanığın hırsızlık suçunun konusunu oluşturan otomobili, kontak yuvasını kırıp düz kontak yapmak suretiyle çalması ve aracı çaldıktan sonra bir kısım parçalarını sökmesi şeklindeki olayda, suç konusu araçla ilgili olarak hırsızlık eylemini gerçekleştirebilmek için araçtan bağımsız olan başkaca bir mala zarar verilmesi söz konusu olmayıp, bizzat suç konusu olan araç üzerinde meydana gelen bir zarar bulunmaktadır. Burada suçun konusunu oluşturan mal, aracın tamamı olup, zarar da aracın çalınmasıdır. Bu nedenle sanığın eyleminin sadece hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suçun hukuki nitelendirilmesinde yanılgıya düşülerek ayrıca mala zarar verme suçundan da hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı istem gibi BOZULMASINA, 27/10/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.