MAHKEMESİ :Çocuk MahkemesiSUÇ : Hırsızlık, mala zarar vermeHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü; Suça sürüklenen çocuğun yokluğunda kurulan hükmün , bir başka suçtan hükümlü olarak bulunan ve temyiz yoluna bizzat başvurması gereken suça sürüklenen çocuk yerine vasisine tebliğ olunduğu ve 7201 sayılı Tebligat Yasasının 11/3. maddesi uyarınca mahkumiyet hükmünün bizzat suça sürüklenen çocuğa yapılması gereken bir tebligat niteliğinde bulunması ve suça sürüklenen çocuğun 19.06.2013 tarihinde kendisine tebliğ edilen hükmü süresi içinde 20.06.2013 tarihinde temyiz etmiş olması karşısında; vasisine yapılan tebligatta göre temyiz süresi geçtikten sonra temyiz talebinde bulunduğundan bahisle yerel mahkemece verilen 13.06.2013 tarihli temyiz talebinin reddine dair ek karar kaldırılarak 09.06.2011 tarihli karara yönelik yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde; 1-Suça sürüklenen çocuk hakkında mala zarar verme suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Mala zarar verme suçundan hükmolunan cezanın miktar ve türüne göre hükmün; 14/04/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6217 Sayılı Kanunun 26. maddesi ile 5320 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanuna eklenen geçici 2. maddede, Bölge Adliye Mahkemeleri faaliyete geçinceye kadar hapis cezasından verilenler hariç olmak üzere sonuç olarak belirlenen üç bin Türk Lirası dahil adli para cezasına ilişkin mahkumiyet hükümlerine karşı temyiz yasa yoluna başvurulamayacağı öngörülmekle, hüküm tarihine göre temyizi mümkün olmadığından, suça sürüklenen çocuğun temyiz talebinin 1412 Sayılı Kanunun 317. maddesi uyarınca istem gibi REDDİNE, 2-Suça sürüklenen çocuk hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; ; Suç tarihinde 15-18 yaş grubunda bulunan suça sürüklenen çocuk hakkında, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 35. maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi ile 5237 sayılı TCK'nın 31. maddesinin üçüncü fıkrası hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, bu yaş gurubunda olan çocuklara sosyal inceleme raporu alınması için yasal bir zorunluluk bulunmadığından, tebliğnamenin bu yöndeki bozma düşüncesine katılınmamıştır. Dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak; Suç tarihinde yakınana ait evde gerçekleşen hırsızlık suçunda, suça sürüklenen çocuk hakkındaki mahkumiyet hükmüne esas alınan olay yerinde elde edilen parmak izinin suça sürüklenen çocuğun daha önceden AFİS arşivinde kayıtlı olan parmak izi ile yapılan karşılaştırmasında, parmak izinin suça sürüklenen çocuğa ait olduğu tespit edilmiş ise de, suça sürüklenen çocuğun bütün aşamalarda suçlamayı reddederek suçun işlendiği Balıkesir iline hiç gitmediğini savunması ve talimat yoluyla savunması alınan suça sürüklenen çocuğa dosyadaki ekspertiz raporu, parmak izi sicili ile buna ekli fotoğraf ve bilgilere karşı diyeceklerinin sorulmamış olması ve parmak izi dışında başkaca bir delil de bulunmaması karşısında; AFİS arşivinde kayıtlı parmak izinin suça sürüklenen çocuğa ait olup olmadığı hususu açıklığa kavuşturulmamış olduğundan, maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi ilkesinden hareketle, öncelikle arşivde kayıtlı parmak izinin suça sürüklenen çocuğa ait olup olmadığı kendisinden sorulması ve gerektiğinde suça sürüklenen çocuktan bilirkişi marifetiyle yeniden parmak izi alınarak olay yerinde elde edilen parmak izi ile karşılaştırılarak düzenlenecek rapor sonucuna göre hukuki durumunun takdiri gerektiği gözetilmeden eksik incelemeyle yazılı biçimde karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuğun temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı istem gibi BOZULMASINA, 17.06. 2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.