Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17068 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 28669 - Esas Yıl 2012





Tebliğname No : 6 - 2010/292774MAHKEMESİ : Kars 1. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 20/05/2010NUMARASI : 2009/432 (E) ve 2010/291 (K)SUÇ : Hırsızlık, konut dokunulmazlığını ihlal etme Dosya incelenerek gereği düşünüldü;Yosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;1-Yakalandıkları sırada, haklarında henüz soruşturma yokken suçlarını anlatıp,çaldıkları sobayı sakladıkları yeri göstererek yakınana iadesini sağlayan suça sürüklenen çocuklar hakkında, hırsızlık suçundan dolayı, 5237 sayılı TCK.nun 168/1 maddesindeki etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanma olanağının tartışılmaması, 2-Olay yeri inceleme tutanağı, keşif tutanağı, bilirkişi raporu ve olay yeri fotoğraflarına göre,sobanın çalındığı garajın, yakınanın konutuna 20 metre mesafede olduğu ve konutla bitişik konumda bulunmadığı, konutun eklentisi sayılmasını sağlayacak şekilde herhangi bir etrafı çevrili bahçe içinde de bulunmadıklarının anlaşılması karşısında; suçun işlendiği yerin ne surette konut veya eklentisi olarak kabul olunduğu kararda tartışılıp açıklanmadan suça sürüklenen çocuklar hakkında konut dokunulmazlığını ihlal etme suçundan mahkumiyet hükümleri kurulması, 3-Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03.02.2009 tarih ve 2008/11-250 Esas- 2009/13 Karar sayılı kararında da kabul edildiği gibi, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinde, mahkemece kanaat verici basit bir araştırma ile belirlenecek maddi zararların esas alınması, manevi zararların bu kapsama dahil edilmemesi gerektiği, dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinde yakınanın, çalınan eşyanın iadesi nedeniyle,yüklenen hırsızlık suçu sebebiyle uğradığı zararın giderildiği gibi, konut dokunulmazlığını ihlal etme suçu sebebiyle oluşan bir zarar bulunmadığı ve adli sicil kaydındaki hükmün açıklamasının geri bırakılması nedeniyle sabıkasız konumda bulunduğu anlaşılan suça sürüklenen çocuk Y.. Y.. hakkında, 5271 sayılı CYY.nın 231. maddesinin 6. fıkrasının (b) bendinde belirtilen “suça sürüklenen çocuğun kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması” koşulunun oluşup oluşmadığı değerlendirilerek sonucuna göre suça sürüklenen çocuğun hukuki durumunun belirlenmesi veYargıtay denetimine elverişli olacak şekilde takdirin gerekçelerinin kararda gösterilmesi gerekirken “suça sürüklenen çocuğun daha önce kasıtlı suçtan sabıkasının bulunduğu” biçimindeki yasal ve yeterli olmayan ve dosyaya uymayan gerekçe ile suça sürüklenen çocuk Y.. Y.. hakkında hırsızlık ve konut dokunulmazlığını ihlal etme suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerinin açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi, 4- On sekiz yaşından küçük olan suça sürüklenen çocukların duruşmalarının gizli yapılacağı ve hükmün de kapalı duruşmada açıklanacağına ilişkin 5271 sayılı CMK.nun 185/1. maddesine aykırı davranılarak ,duruşmaların açık yapılması ve hükmün de açık duruşmada açıklanması, 5-5395 sayılı Kanunun 11. maddesinde; "Bu Kanunda düzenlenen koruyucu ve destekleyici tedbirler, suça sürüklenen ve ceza sorumluluğu olmayan çocuklar bakımından, çocuklara özgü güvenlik tedbiri olarak anlaşılır" biçimindeki düzenleme gözetilmeden, 12-15 yaş grubunda olup ceza sorumluğu bulunduğunda kuşku bulunmayan suça sürüklenen çocuklar hakkında hırsızlık ve konut dokunulmazlığını ihlal etme suçlarından mahkumiyet kararı verilip,5237 sayılı TCK.nun 50.maddesinde bu tür seçenek yaptırım bulunmadığı gibi 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun 5. maddesine yapılmış bir atıf bulunmadığı da gözetilmeden verilen hapis cezalarının 5395 sayılı Kanunun 5/1-a maddesi uyarınca danışmanlık tedbirine çevrilmesine karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuklar H.. S.. ve Y.. Y..'ın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı istem gibi (BOZULMASINA), 5320 sayılı Yasanın 8/1 maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK.nun 326/son maddesi uyarınca yeni hüküm kurulurken bozma öncesi hükmolunan yaptırımın (cezanın) ve sonuçlarının ağırlaştırılamayacağı kuralının gözetilmesine, 24/06/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.