Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17058 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 18282 - Esas Yıl 2016





Hırsızlık suçundan sanık ...’ın, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 493/1, 522 ve 59/2. maddeleri gereğince 4 sene 10 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Gaziantep 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 02/06/2000 tarihli ve 2000/492 esas, 2000/494 sayılı kararının infazı sırasında, 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun lehe hükümlerinin uygulanması talebinin reddine ilişkin aynı Mahkemenin 10/06/2005 tarihli ve 2000/492 esas, 2000/494 sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 19/08/2016 gün ve 5863-2015-Kyb sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 28/09/2016 gün ve 2016/349337 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;Dosya kapsamına göre, 1-Uyarlama yargılaması yapılırken infaz yasası hükümleri nazara alınmaksızın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7/2. maddesi ile 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 9/3. maddesindeki “Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir.” şeklindeki düzenleme karşısında, önceki ve sonraki temel ceza kanunlarının ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle lehe yasanın belirlenmesi gerektiği, temel cezanın ne şekilde saptanacağının belirlenmesi ve bireyselleştirmenin yapılması için de duruşma açılması gerektiğinin gözetilmemesinde,2-Sanığın, müştekiye ait işyerinin kapı kilidini kırarak hırsızlık suçunu işlediğinin anlaşılması karşısında, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 493/1. maddesindeki cezanın yukarı haddi 5 yıl olarak takdir edilmesine rağmen bu kez uyarlama yargılamasına ilişkin olarak 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 3/1. maddesinde belirtilen "Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur.", şeklindeki orantılılık ilkesine aykırı olarak 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/1-b maddesinde belirlenen eylemde öngörülen cezanın en üst haddi olan 5 yıl hapis cezası üzerinden değerlendirme yapılarak uyarlama isteminin reddine karar verilmesinde, isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Hırsızlık suçundan sanık ... hakkında Gaziantep 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.06.2000 tarih ve 2000/492 E., 2000/494 K. sayılı kararının infazı sırasında, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nın lehe hükümlerinin uygulanması talebinin reddine ilişkin aynı mahkemenin 10.06.2005 tarih ve 2000/492 E., 2000/494 K. sayılı ek kararına yönelik dosyanın incelenmesinde; sanık hakkındaki mahkûmiyetin 765 sayılı TCK’nın 493/1 ve 59/2. maddeleri gereğince 4 sene 2 ay hapis cezasından ibaret olduğu belirlenerek;5237 sayılı TCK’nın 7/2 ve 5252 sayılı Kanun’un 9/3. maddesi uyarınca sanık yararına olan hükmün önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümlerinin olaya uygulanarak ortaya çıkacak sonuçların birbiriyle karşılaştırılması suretiyle bulunacağı gözetilip, anılan Kanun’un 141 ve 142. maddelerinde tanımlanan hırsızlık suçu ile 765 sayılı TCK'nın 493/1 maddesinde yer alan suçun öğelerinin farklı olduğu nazara alınıp; somut olayda sanığın, fikir ve eylem birliği içerisinde suç ortağı Nurettin Karaboğa ile birlikte geceleyin müştekinin işyerinin demir daraba kapı kilidini levye ile kırmak suretiyle içeri girerek hırsızlık yapması şeklinde gerçekleşen eyleminin, 5237 sayılı TCK’nın 142/1-b, 143. maddelerine uyan hırsızlığın yanı sıra, aynı Kanun’un 116/2-4, 119/1-c ve 151/1. maddelerine uyan geceleyin işyeri dokunulmazlığını bozma ve mala zarar verme suçlarını da oluşturduğu; bu suçlardan mala zarar verme suçunun 5271 sayılı CMK’nın "Uzlaşma" başlıklı 253. maddesi uyarınca uzlaşmaya tabi suçlardan olması nedeniyle öncelikle duruşma açılarak “uzlaşma” hükümlerinin uygulanması; sonucuna göre de 765 sayılı TCK ile 5237 sayılı TCK’nın ilgili maddeleri uyarınca ayrı ayrı uygulamalar yapılıp, cezalar belirlenerek, sonuç cezaların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle lehe yasanın belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, eksik kovuşturma ile denetime olanak vermeyecek şekilde hüküm kurulması nedeniyle kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay C. Başsavcılığının ihbar yazısı, incelenen dosya içeriğine göre farklı gerekçeyle yerinde görüldüğünden, (GAZİANTEP) 1. Asliye Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen 10.06.2005 gün ve 2000/492-2000/494 sayılı ek kararın 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası uyarınca BOZULMASINA, aynı maddenin 4. fıkra (b) bendi uyarınca sonraki işlemlerin yerel mahkemece yerine getirilmesine, verilen kararın niteliği itibariyle 2 no’lu kanun yararına bozma istemi hakkında bu aşamada karar verilmesine yer olmadığına, 14.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.