Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16642 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 14026 - Esas Yıl 2009





Tebliğname No : 2 - 2007/175376MAHKEMESİ : Hınıs Sulh Ceza MahkemesiTARİHİ : 16/04/2007NUMARASI : 2007/79SUÇ : Kasten yaralama Dosya incelenerek gereği düşünüldü;Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olduğu anlaşıldığından, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için aranan, 5271 sayılı CMK’nın 231/6.maddesinin (a) bendinde yazılı “kasıtlı bir suçtan mahkum olmama” koşulunun bulunmaması nedeniyle, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceği belirlenerek yapılan incelemede;Sanığın sabıka kaydı incelendiğinde şartları oluştuğu halde 5237 sayılı TCK.nun 58. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanması yerine yazılı şekilde karar verilmesi aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamış, adli sicil kaydında yazılı erteli cezasının aynen infazına yer olmadığına karar verilmiş olduğundan tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiş,Dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;1- Sanık hakkında hükmolunan 6 ay hapis cezasının, 5237 Sayılı TCK.nun 51.maddesi uyarınca ertelenmesine yer olup olmadığına karar verilirken, daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı 3 aydan fazla hapis cezasına mahkum edilmemiş olan sanığın, “suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık” dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemeye kanaat gelip gelmediği hususlarının değerlendirilmesi gerektiği halde, sanığın geçmiş hali ve suçun işleniş biçimine göre cezasının ertelenmesi halinde bir daha suç işlemekten çekineceğine dair mahkemede kanaat oluşmadığı şeklindeki yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile sanık hakkında 5237 sayılı TCK.nun 51. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,2-15237 sayılı TCK.nun 53/1-c maddesinde belirtilen kendi alt soyu üzerindeki velayet hakkından vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksun bırakılma güvenlik tedbirinin aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca, koşullu salıvermeye kadar uygulanabileceğinin gözetilmemesi,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 25/05/2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.