Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16410 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 29566 - Esas Yıl 2011





Tebliğname No : 2 - 2010/22061MAHKEMESİ : İnegöl 1. Sulh Ceza MahkemesiTARİHİ : 13/07/2009NUMARASI : 2009/143 (E) ve 2009/380 (K)SUÇ : Hakaret, kişilerin huzur ve sükununu bozmaDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dosya içeriğine göre sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak,1-Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03.02.2009 tarih ve 2008/11-250 Esas- 2009/13 Karar sayılı kararında da kabul edildiği gibi, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinde mahkemece kanaat verici basit bir araştırma ile belirlenecek maddi zararların esas alınması, manevi zararların bu kapsama dahil edilmemesi gerektiği, dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinde müştekilerin yüklenen hakaret ve kişilerin huzur ve sükununu bozma suçları sebebiyle uğradığı bir zarar bulunmadığı gibi herhangi bir tazminat istemininde de bulunmadıkları ve adli sicil kaydına göre sabıkasız olduğu anlaşılan sanık hakkında, 5271 sayılı CYY.nın 231. maddesinin 6. Fıkrasının (b) bendinde Belirtilen “sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması” koşulunun oluşup oluşmadığı değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi ve Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde takdirin gerekçelerinin kararda gösterilmesi gerekirken, “zararın tazmin edilmemesi” biçimindeki yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile sanık hakkında hakaret suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi, kişilerin huzur ve sükununu bozma suçlarından ise; hükmolunan cezaların tür ve süresine göre hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı hususunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, 2-5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen hakların seçimlik olmadığı ve kasten işlenmiş olunan suçtan dolayı hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak anılan fıkrada belirtilen tüm haklardan yoksunluğun söz konusu olacağı gözetilmeksizin, sanığın sadece anılan fıkranın (a, b, d ve e) bendinde belirtilen haklardan yoksunluğuna, (c) bendinde belirtilen haklardan ise takdire dayalı olarak yoksun tutulmamasına karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı istem gibi BOZULMASINA, 18/06/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.