Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15752 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 26272 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Hırsızlık - İş yeri dokunulmazlığını bozma - Mala zarar vermeHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü; 20/07/2010 tarihli duruşmada müdafii huzurunda savunma yapan suça sürüklenen çocuğun, hakları hatırlatılırken müdafii istemediğini açıkça beyan ettiği, o tarihte 18 yaşını doldurmuş olması nedeniyle müdafii zorunluluğunun da bulunmadığından müdafiilik görevi sona eren Av. ...'un yüzüne karşı verilen kararı temyiz etmemesi sonuca etkili görülmeyip, suça sürüklenen çocuğun yokluğunda verilen kararın kendisine tebliği üzerine sunduğu temyiz dilekçesinin süresinde olduğu görülerek yapılan incelemede; I) Suça sürüklenen çocuk hakkında mala zarar verme suçundan kurulan hükme yönelik yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde;Mala zarar verme suçundan doğrudan hükmolunan adli para cezasının miktar ve türüne göre; 14/04/2011 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 31/03/2011 tarih ve 6217 sayılı Yasanın 26.maddesi ile 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'a eklenen geçici 2.maddesi gereğince doğrudan hükmolunan 3.000 TL dahil adli para cezasına mahkumiyet hükümlerinin temyizi mümkün olmadığından suça sürüklenen çocuğun temyiz isteminin CMUK'un 317.maddesi gereğince istem gibi REDDİNE,II) Suça sürüklenen çocuk hakkında hırsızlık ve iş yeri dokunulmazlığını bozma suçlarından kurulan hükümlere yönelik yapılan temyiz itirazlarına gelince; 1- Aşamalarda değişmeyen savunmalarının aksine, yüklenen suçları işlediğine ilişkin sanığın olayın ertesi günü yolda devriye görevini ifa eden polislerce görülüp elinde bozuk para olan poşeti yere atıp kaçması ve telefon ihbarı dışında cezalandırılmasına yeterli, her türlü kuşkudan uzak, hukuka uygun, kesin ve inandırıcı kanıtların neler olduğu karar yerinde denetime olanak sağlayacak şekilde açıklanmadan yeterli olmayan gerekçe ile yazılı şekilde hükümlülüğüne karar verilmesi,2- Kabule göre de; a) Şikayetçinin soruşturma evresindeki beyanında, iş yerini 19/05/2009 günü saat 20:30 sıralarında tüm güvenlik önlemlerini sağlayarak kapattığını, 20/05/2009 günü saat 08:15 sıralarında yeniden açtığında ortalığın dağınık olduğunu görerek iş yerinden hırsızlık yapıldığını anladığını belirtmesi karşısında; "kuşkudan sanık yararlanır" kuralı uyarınca eylemin gündüz gerçekleştirildiğinin kabulü gerektiği gözetilmeden ve suçların gece işlendiğine ilişkin kanıtlar denetime olanak verecek biçimde gösterilmeden, suça sürüklenen çocuk hakkında hırsızlık suçundan hükmolunan cezanın 5237 sayılı TCK'nın 143. maddesiyle artırılması ve iş yeri dokunulmazlığını bozma suçundan aynı Kanunun 116/4. maddesi uyarınca hüküm kurulması, b) Suça sürüklenen çocuğa, 5271 sayılı CMK'nın 150/2. maddesi uyarınca, hem soruşturma aşamasında, hem de mahkemesince adı geçen küçüğü savunmak üzere iki ayrı avukatın görevlendirilmesi nedeniyle zorunlu müdafii için ödenen avukatlık ücretinin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6/3-c maddesindeki düzenlemeye açıkça aykırı olarak yargılama gideri olarak yükletilmesine karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuğun temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı istem gibi BOZULMASINA, 04/06/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.