Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13949 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 27673 - Esas Yıl 2011





Tebliğname No : 4 - 2009/141611MAHKEMESİ : Milas 1. Sulh Ceza MahkemesiTARİHİ : 26/12/2008NUMARASI : 2006/1080 (E) ve 2008/2459 (K)SUÇ : Hakaret Dosya incelenerek gereği düşünüldü: Dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak; 1-) 5237 Sayılı TCK’nın adli para cezası başlıklı 52.maddesinin 1.fıkrasında “adli para cezası beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir” şeklindeki düzenleme ile aynı Kanun’un 61/8.maddesinde yer alan “adlî para cezası hesaplanırken, bu Madde hükmüne göre cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine yönelik artırma ve indirimler, gün üzerinden yapılır. Adlî para cezası, belirlenen sonuç gün ile kişinin bir gün karşılığı ödeyebileceği miktarın çarpılması suretiyle bulunur” biçimindeki düzenleme uyarınca, adli para cezasına hükmedilirken kanundaki sınırlar arasında temel cezanın gün birimi olarak belirlenmesi, artırma ve indirimlerin gün üzerinden yapılması gerektiği gözetilmeden, sanık hakkında yazılı şekilde bir yıl karşılığı adli para cezasına hükmedilmesi, artırma ve indirimlerin yıl üzerinden yapılması, sonuç cezanın 117 gün karşılığı 2340 TL olarak belirlenmesi yerine yazım hatası da yapılarak sanığın 126 gün karşılığı 2320 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilerek TCK’nın 52/1 ve 61/8.maddelerine aykırı davranılması ve eksik cezaya hükmedilmesi, 2-) Suç tarihinin 05.09.2006 tarihi olduğu gözetilmeden, 5271 Sayılı CMK’nın 232/2-c. maddesine aykırı olarak gerekçeli karar başlığında 05.09.2005 tarihinin yazılması, 3-) 03.02.2012 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 6273 sayılı Kanun ile 5941 Sayılı Çek Kanunun'da yapılan değişiklik sonucunda sanığa ait adli sicil kaydında yer alan mahkumiyetine ilişkin 3167 Sayılı Kanun’un 16/1.maddesinde düzenlenen karşılıksız çek düzenleme fiilinin suç olmaktan çıkartılarak yaptırımının idari para cezası olarak öngörüldüğü, bu nedenle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi için aranan 5271 sayılı CMK’nın 231/6-a.maddesinde gösterilen, “kasıtlı suçtan mahkum olmama” nesnel (objektif) koşulunun bulunduğu, aynı yasanın 231/6-c.maddesinde gösterilen ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin nesnel (objektif) koşullardan bir diğeri olan suçun işlenmesi ile mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesinde esas alınacak zararın, kanaat verici basit bir araştırmayla belirlenecek maddi zarar olduğu, manevi zararın bu kapsama dahil edilmemesi gerektiği, somut olayda katılanın tazminat istemi bulunmadığı gibi, dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinde sanığa yüklenen suçtan doğan ve hakimin basit bir araştırma ile saptayabileceği herhangi bir maddi zararın belirlenmediği gözetilerek, sanık hakkında 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinin 6. fıkrasının (b).bendinde belirtilen, “sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları gözönünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması” öznel (sübjektif) koşulunun oluşup oluşmadığı değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken “katılanın zararını karşıladığına dair dosyada iddia ve bu hususta delil bulunmadığı, sanığın bir daha suç işlemeyeceği yönünde mahkememizde olumlu kanaat oluşmadığı” biçimindeki yasal olmayan ve yetersiz gerekçelerle sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan sebeplerden dolayı istem gibi BOZULMASINA, 5320 Sayılı Yasanın 8/1.maddesinin yollamasıyla 1412 Sayılı CMUK’nın 326/son. maddesi uyarınca yeni hüküm kurulurken bozma öncesi hükmolunan yaptırımın (cezanın) ve sonuçlarının ağırlaştırılamayacağı kuralının gözetilmesine, 29.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.