Tebliğname No : 4 - 2009/111347MAHKEMESİ : Edirne Çocuk MahkemesiTARİHİ : 19/12/2008NUMARASI : 2008/63 (E) ve 2008/358 (K)SUÇ : Görevliye hakaret Dosya incelenerek gereği düşünüldü; Sanık hakkında hüküm kurulurken, 5237 sayılı TCK.nun 125/3.a maddesindeki seçenek yaptırımlardan hapis cezasının tercih edilmesi nedeniyle, aynı kanunun 50/2. maddesi uyarınca bu cezanın adli para cezasına çevrilemeyeceğinin gözetilmemesi aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır. Dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak; 1)Sanığın olay günü sabah yapılan sınava girmek üzere okula geldiği, okulda görevlendirilen katılanın sanığın çantasını aramak istemesi üzerine ''senin bu havan kime'' şeklinde hitap ettiği olayda, sanık tarafından söylenen bu sözlerin hakaret suçunu oluşturmadığı katılanın bu söz sonrası sanığın kendisine ''suratsız bunların hepsi '' diyerek hakarette bulunduğuna yönelik soyut iddiasının ise başka bir delille doğrulanmadığının anlaşılması karşısında, sanık hakkında sabah meydana gelen olay nedeniyle açılan kamu davasından beraatine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde mahkumiyetine ve buna bağlı olarak 5237 sayılı TCK'nun 43. maddesi ile artırım yapılmasına karar verilmesi, 2) Ceza yasasında, hapis cezası ile adli para cezasının seçenekli yaptırım olarak öngörüldüğü durumlarda mahkemece, öncelikle hapis ya da adli para cezasının neden seçildiğine ilişkin yasal ve yeterli gerekçe gösterilmeli, daha sonra ise alt ve üst sınırları arasında yasal ve yeterli gerekçe gösterilerek temel ceza belirlenmelidir. Somut olayda sanığa yüklenen suç kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçu olup, hakaret suçunun düzenlendiği 5237 sayılı TCK'nın 125/1 maddesinde, hapis ve adli para cezası biçimindeki seçenekli yaptırım, aynı maddenin 3-a fıkrasında yer alan görevliye hakaret suçunu da kapsadığından, kamu görevlisine karşı hakaret suçundan, yasada hapis cezası ile adli para cezasının seçenek olarak öngörülmesi nedeniyle, seçenekli yaptırımlardan neden hapis cezasına hükmedildiğinin yasal ve yeterli gerekçesi gösterilip, daha sonra hükmedilen hapis ya da adli para cezasının alt ve üst sınırı arasında temel cezanın belirlenmesinde yasal ve yeterli gerekçenin gösterilmesi gerekirken, yalnızca hapis cezasının alt ve üst sınırı arasında temel cezanın belirlenmesine ilişkin gerekçe gösterilmesi, 3)Lehe yasa hükümlerinin uygulanması talebine karşın, kabule göre TCK 52/4 maddesi uyarınca adli para cezasının taksitlendirilmemesine ilişkin gerekçeye yer verilmemiş olması, 4) Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03.02.2009 tarih ve 2008/ 11-250 2009/13 sayılı kararında da kabul edildiği gibi, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinde nazara alınacak zararın maddi zarar olduğu, manevi zararı kapsamadığı, olayda mağdurun tazminat istemi bulunmadığı gibi dosyaya yansıyan maddi bir zararının da belirlenemediği ve sanığın sabıkasının da bulunmadığı gözetilerek; 5271 sayılı CMK’ nın 231. maddesinin 6. fıkrasının (b) bendi uyarınca, kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işleyip işlemeyeceği hususunda oluşacak kanaate göre hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılamayacağına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden; “...karşı tarafın zararının giderilmemiş olması...” şeklinde, yasal olmayan, yetersiz gerekçeyle sanık hakkında aynı kanunun 231/5. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı istem gibi BOZULMASINA, 27.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.