Tebliğname No : 4 - 2009/100814MAHKEMESİ : Büyükçekmece 2. Sulh Ceza MahkemesiTARİHİ : 26/11/2008NUMARASI : 2007/688 (E) ve 2008/639 (K)SUÇ : Hakaret Dosya incelenerek gereği düşünüldü; Dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak; I-Suç tarihinde icra müdür yardımcısı olan sanığın, hakkında yürütülen disiplin soruşturması nedeniyle İcra Hukuk Mahkemesi'ne verdiği 15.02.2007 tarihli dilekçesinde, yakınan Cumhuriyet Savcısına yönelik "Cumhuriyet Savcısı, eksik ve hukuksal bilgiler yetersizliğinden dolayı hakkımda dava açmış, keyfi ve görev yapan memuru yıldırma, işinden soğutmaya matuf işlem yapmakta" biçimindeki sözleri ile hakaret suçunu işlediğinin iddia edilmesi karşısında, belirtilen eylemde iddia ve savunma dokunulmazlığının gerçekleşip gerçekleşmediği karar yerinde tartışılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi, II-Kabule göre de ; 1- Ceza yasasında, hapis cezası ile adli para cezasının seçenekli yaptırım olarak öngörüldüğü durumlarda mahkemece, öncelikle hapis ya da adli para cezasının neden seçildiğine ilişkin yasal ve yeterli gerekçe gösterilmeli, daha sonra ise alt ve üst sınırları arasında yasal ve yeterli gerekçe gösterilerek temel ceza belirlenmelidir. Somut olayda sanığa yüklenen suç kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçu olup, hakaret suçunun düzenlendiği 5237 sayılı TCK.nun 125/1. maddesinde hapis ve adli para cezası olarak öngörülen seçenekli yaptırım, aynı maddenin 3-a fıkrasında yer alan görevliye hakaret suçunu da kapsadığından, kamu görevlisine karşı hakaret suçundan, seçenekli yaptırımlardan neden hapis ya da adli para cezasına hükmedildiğinin yasal ve yeterli gerekçesi gösterilip, daha sonra hükmedilen hapis ya da adli para cezasının alt ve üst sınırı arasında temel cezanın belirlenmesinde yasal ve yeterli gerekçe gösterilmesi gerekirken, yalnızca hapis cezasının alt ve üst sınırları arasında temel cezanın belirlenmesine ilişkin gerekçe gösterilmesi, 2-Suç için, yasada, kısa süreli özgürlüğü bağlayıcı ceza (hapis cezası) ve para cezası seçenekli olarak öngörülmüş olup da, mahkemece özgürlüğü bağlayıcı cezaya (hapis cezasına) hükmedilmişse, bu ceza artık adli para cezasına çevrilemez (Yeni TCY.m.50/2). Bu durumda, yasada yalnızca adli para cezasına çevrilemeyeceği belirtildiği için, önlemlere çevrilebilir. TCY.nın 125/3-a maddesindeki suç tanımında hapis cezası ile adli para cezası seçenekli olarak öngörülmüştür. Mahkemece hapis cezasına hükmedilmesine karşın, bu cezanın artık adli para cezasına çevrilemeyeceği gözetilmeden, hapis cezasının adli para cezasına dönüştürülmesi suretiyle aynı Yasa’nın 50/2.maddesine aykırı davranılması, 3- Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03/02/2009 tarih ve 2008/11-250 esas ve 2009/13 karar sayılı kararında belirtildiği gibi, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilirken mahkemece kanaat verici basit bir araştırma ile belirlenecek maddi zararın esas alınması, manevi zararın bu kapsama dahil edilmemesi gerektiği, somut olayda yakınanın tazminat istemi bulunmadığı gibi dosya içindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinde sanığa yüklenen hakaret suçundan doğan ve hakimin basit bir araştırma ile saptayabileceği herhangi bir maddi zararının bulunmadığının, sanığın adli sicil kaydında yer alan sabıkasının hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanmasına engel teşkil etmediğinin anlaşılması ve sanığın dosyaya yansıyan hal ve davranışları olumlu kabul edilerek, 5237 sayılı TCK'nın 62. maddesi uyarınca takdiri indirim uygulanması karşısında; “Sanığın suçu işleyiş şekli, fiilin özellikleri, dosyaya yansıyan ve faile ilişkin diğer tüm özellikler” biçimindeki yasal ve yeterli olmayan gerekçeyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmek suretiyle gerekçede çelişkiye neden olunması, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK.nun 326/son maddesi uyarınca yeni hüküm kurulurken bozma öncesi hükmolunan yaptırımın (cezanın) ve sonuçlarının ağırlaştırılamayacağı kuralının GÖZETİLMESİNE, 16.05.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.