Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12758 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 16164 - Esas Yıl 2009





Tebliğname No : 2 - 2007/167425MAHKEMESİ : Ankara 2. Sulh Ceza MahkemesiTARİHİ : 19/12/2006NUMARASI : 2006/964SUÇ : Kasten yaralamaDosya incelenerek gereği düşünüldü;Hüküm sanığa Tebligat Kanunun 35. maddesi uyarınca tebliğ edilmiş ise de; daha önce sanığa Tebligat Yasası hükümlerine uygun bir tebligatın yapılmamış olması ve Tebligat tüzüğünün 28. maddesi uyarınca tebliğ memurunun adreste bulunmaması nedenini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti kurulu veya meclis üyeleri, zabıta amir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ tutanağına yazıp altını imzalatması imzadan çekinmeleri halinde de bu durumu yazarak imzalaması gerekmektedir. Adres araştırmasına ilişkin söz konusu imzalı açıklamanın tebliğ tutanağında yer alması zorunlu şekil şartı olup; belirtilen usule uygun araştırma yapılmaması ve bu nedenle mahkemece en son bilinen adresten sanığın ayrıldığının ve yeni adresinin tesbit edilemediğinin belirlenmemesi durumunda Tebligat kanunun 35. maddesinde belirtilen şekilde tebliğ evrakının kapıya asılması suretiyle tebligat yapılması usulsüz olduğundan sanğın temyiz isteminin süresinde olduğu kabul edilerek yapılan incelemede; Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olduğu anlaşıldığından, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için aranan 5271 sayılı CMK.nun 231/6. maddesinin (a) bendinde yazılı "kasıtlı bir suçtan mahkum olmama" koşulunun bulunmaması nedeniyle sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceği belirlenerek yapılan incelemede;5237 Sayılı TCK' nun 53/1. maddesine göre anılan madde ve fıkrada belirtilen hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasının kasten işlenmiş bir suçtan dolayı verilen hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olması karşısında kararda gösterilmeyen aynı maddenin (a), (b), (d) ve e bentlerinde yer alan hak yoksunluklarının infaz aşamasında, nazara alınması mümkün görülmüş, sanığın sabıkasına esas ilamı nedeniyle hakkında 5237 sayılı TCK' nun 58. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezasının infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verilmemesi karşı temyiz olmadığı için bozma nedeni yapılmamıştır. Dosya kapsamına göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak; 1-) Sanığın yargılamının tüm evrelerinde atılı suçlamayı kabul etmeyerek, babası olan şikayetçiyi yaralamadığını savunması ve olayda başka görgü tanığının da bulunmaması karşısında, şikayetçinin olayın görgü tanığı da olduğu gözetilerek, 5271 sayılı CMK' nun 236. maddesi uyarınca, tanık sıfatı ile dinlenilmesi, soruşturma evresindeki anlatımları ile doğabilecek çelişkilerin giderilmesi, dosyadaki tüm kanıtlar birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden eksik araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, 2-) Sanığın babası olan şikayetçinin 26.1.2006 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına vermiş olduğu şikayet dilekçesinde, sanığın esrar içtiği, hap kullandığı ve kendisini tamamen uyuşturucuya verdiğini belirtmesi, sanığın soruşturma evresinde son on yıl içerisinde ruhsal sağlığının bozulduğunu, alkol bağımlısı olduğunu, intihara teşebbüs ettiğini ve eşi tarafından kurtarıldığını savunması karşısında; 5237 sayılı TCK' nun 32. maddesi uyarınca suçu işlediği sırada akıl hastalığı veya zayıflığı nedeniyle eylemin hukuksal anlam ve sonuçlarını algılamaya ve davranışlarını yönlendirme yeteneğini tamamen kaldıracak veya önemli ölçüde azaltacak şekilde, akıl hastalığı ve ceza ehliyetinin bulunup bulunmadığı yöntemince saptandıktan sonra sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden eksik araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, 3-) Kabul ve uygulamaya göre de; a)Şikayetçi H.. Y..' nin sanığın babası olduğuna ilişkin nüfus aile kaydı getirtilmeden sanık hakkında 5237 sayılı TCK' nun 86/3-(a) maddesinin uygulanması, b-) 5237 sayılı TCK' nun 53/1-c maddesinde belirtilen kendi alt soyu üzerindeki velayet hakkından, vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmetten yoksun bırakılma güvenlik tedbirinin aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca koşullu salıverme tarihine kadar uygulanabileceği gözetilmeden, hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, 09.06.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.