Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11872 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 6252 - Esas Yıl 2009





Tebliğname No : 2 - 2007/135915MAHKEMESİ : Uzunköprü Sulh Ceza MahkemesiTARİHİ : 18/04/2007NUMARASI : 2007/129SUÇ : Kasten Yaralama Dosya incelenerek gereği düşünüldü;Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olduğu anlaşıldığından, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için aranan, 5271 sayılı CYY’nın 231/6.maddesinin (a) bendinde yazılı “kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış bulunma” nesnel koşulunun bulunmaması nedeniyle, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceği belirlenerek yapılan incelemede; Yapılan duruşmaya, toplanan delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun oluşan kanaat ve takdirine göre, sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;1-Kısa karar ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasında mahkumiyet hükmü kurulurken sanığın adı yerine mağdurenin adının yazılması,2-5237 Sayılı TCK.nun 53/1-c maddesinde belirtilen kendi alt soyu üzerindeki velayet hakkından, vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksun bırakılma güvenlik tedbirinin, aynı maddenin 3.fıkrası uyarınca koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanabileceği gözetilmeden infaz tamamlanıncaya kadar uygulanmasına karar verilmesi, 3-Mükerrirlere özgü infaz rejimi ve denetimli serbestlik tedbirinin ne şekilde uygulanacağı, süresi ve bu hususta karar verecek merci 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanunun 108. maddesinde düzenlenmiş olup, aynı maddenin 5. fıkrası ile tekerrür dolayısıyla belirlenen denetim süresinde koşullu salıvermeye ilişkin hükümlerin uygulanacağının belirtilmesi karşısında, denetimli serbestlik tedbirinin süresinin infaz aşamasında, 5275 Sayılı Kanun hükümleri uyarınca belirlenmesinin gerektiği gözetilerek, 5237 sayılı TCK.nun 58. maddesinin 7. fıkrası gereğince hükümlü hakkında mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanacağının belirtilmesiyle yetinilmesi gerekirken, infazı kısıtlar biçimde cezanın infazından sonra sanık hakkında bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına hükmolunması, 4-Sanık hakkında hükmolunan hürriyeti bağlayıcı cezanın, 5237 sayılı TCK.nun 51.maddesi uyarınca ertelenmesine yer olmadığına karar verilirken, daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkum edilip edilmediği ile suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlıkdolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemeye kanaat gelip gelmediği hususlarının değerlendirilmesi gerektiği ve geçmişteki para cezasından ibaret sabıkasının da ertelemeye engel teşkil etmediği gözetilmeden, sanığın geçmiş hali tekerrüre esas sabıkasının olması ve suç işleme eğilimine göre, cezanın ertelenmesi halinde bir daha suç işlemekten çekineceğine dair mahkemede olumlu kanaat oluşmadığı şeklindeki yasal olmayan gerekçe ile hükmolunan cezanın ertelenmesine yer olmadığına karar verilmesi, 5-5237 sayılı TCK’nun 58.maddesinin 3.fıkrasında “tekerrür halinde sonraki suça ilişkin kanun maddesinde seçimlik olarak hapis cezasıyla adli para cezası öngörülmüşse hapis cezasına hükmolunacağı” ve aynı Kanunun 50.maddesinin 2.fıkrasında ise, “suç tanımında hapis cezası ile adli para cezasının seçenek olarak öngörüldüğü hallerde hapis cezasına hükmedilmişse bu cezanın artık adli para cezasına çevrilemeyeceği” düzenlenmiştir. Bu düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde; sanık hakkında mükerrir olması nedeniyle uygulanan maddede seçenek olarak öngörülen yaptırımlardan hakimin tercih hakkı bulunmadığından zorunlu olarak hapis cezasına hükmedilmiş olması karşısında, bu cezanın, koşulların bulunması durumunda aynı Kanun’un 50/1.maddesinde yazılı seçenek yaptırımlardan birisine çevrilmesine yasal bir engel bulunmamaktadır. Ancak; 5237 sayılı TCK’nun 50/2.maddesine göre, uygulanan maddede hapis cezası ile adli para cezasının seçenek olarak öngörülmesi ve zorunluluk olmaksızın hapis cezasının mahkemece tercih edilmesi halinde bu durumda artık hapis cezası adli para cezasına çevrilemeyecektir. Açıklanan nedenlerle, somut olayda seçenekli cezalardan kısa süreli hapis cezasına tekerrür nedeniyle zorunlu olarak hükmedildiğinden, bu cezanın yasada aranan diğer koşullar bulunduğunda adli para cezası ya da önlemlerden birine çevrilmesine yasal bir engel bulunmadığı halde yasal engel bulunduğu belirtilerek bu durum değerlendirilmeden tayin olunan kısa süreli hapis cezasının, para cezasına çevrilmesine yer olmadığına karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanık ve O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 14/04/2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.