MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Karşılıksız yararlanmaHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü: 22. Ceza Dairesinin 01.03.2016 tarih ve 22673-3419 sayılı ilamı ile “Yokluğunda verilen kararın sanığın duruşmada bildirdiği en son adrese 11.12.2013 tarihinde bizzat kendisine tebliğ edildiği, ancak sanık ve müdafiinin temyiz dilekçelerinde tebligattaki imzanın sanığa ait olmadığını ileri sürdükleri anlaşılmakla, sanığa ait duruşma gününü bildiren ve 11.12.2013 tarihli gerekçeli karar tebligatındaki imzalar ile noter huzurunda imzaladığı vekâletnamedeki imzaların birlikte karşılaştırılması, gerekçeli kararın tebliğ edildiği tebligattaki imzanın sanığın eli ürünü olup olmadığına dair rapor alınarak incelenmek üzere dosyanın mahalline iadesine” karar verilmesi nedeniyle, mahkemesince yapılan araştırma sonucunda gerek Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesinden alınan, gerekse Emniyet Müdürü Bilirkişi ... tarafından hazırlanan raporlara göre imzanın, sanığın eli ürünü olduğu ya da olmadığına konusunda kanaat edinilemediği belirtildiğine göre, sanık lehine temyiz isteminin süresinde olduğu kabul edilerek yapılan incelemede;Dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.Ancak; 02/07/2012 tarihinde kabul edilip 28344 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan ve 05/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı “Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkındaki” Kanun'un geçici 2. maddesinin 1. ve 2. fıkrası hükümleri birlikte ele alınıp değerlendirildiğinde, "yapılan değişiklikle amaçlananın bu kapsam dahilindeki suçlar bakımından kurum zararının ödenmesi halinde, olayın sanık ya da sanıkları hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilerek işin esasına girilmesinin önlenmesi" olduğu dikkate alınarak, katılan kurum tarafından kaçak kullanım bedelinin 4.385,53 TL olarak bildirildiği anlaşılmakla; öncelikle kurumun gerçek zararı, vergisiz ve cezasız olarak normal tarifeye göre bilirkişiye hesaplattırılarak, sanığa “şikayetçi kurumun bilirkişi tarafından hesaplanan zararını gidermesi durumunda 6352 sayılı Kanun'un geçici 2. maddesi gereğince hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verileceğine" ilişkin usulüne uygun olarak bildirimde bulunulduktan sonra yasal sürenin geçmesi nedeni ile sanığa makul bir süre de tanınıp bu süre beklenilerek, sonucuna göre hakkında 6352 sayılı Kanun'un geçici 2. maddesi gereğince ceza verilmesine yer olmadığına karar verilip verilmeyeceğinin değerlendirilmesi gerekirken eksik kovuşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 01.02.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.