Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10117 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 21568 - Esas Yıl 2013





Tebliğname No : 6 - 2013/177331MAHKEMESİ : Samsun 1. Çocuk MahkemesiTARİHİ : 23/12/2011NUMARASI : 2010/690 (E) ve 2011/623 (K)SUÇ : Hırsızlığa teşebbüs Dosya incelenerek gereği düşünüldü: 26.11.2010 tarihli tutanağa göre Adli emanete teslim edilen suça konu 20 adet kalorifer peteği hakkında zamanaşımı süresi içerisinde bir karar alınması mümkün görülmüş,diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak; 1-Tutanak tanıklarının suça konu kalorifer peteklerinin,kapı ve pencereleri olmayan,kullanılmayan,metruk haldeki eski Tekel binasından çalındığını belirtmeleri karşısında, bu yerin bina niteliğinde olduğuna ilişkin delillerin neler olduğu denetime olanak sağlayacak şekilde kararda açıklanıp gösterilmeden suça sürüklenen çocuğun TCK'nın 142/1-b maddesi ile cezalandırılmasına karar verilmesi, 2-Suça sürüklenen çocuk ve arkadaşının eski Tekel binasından söktükleri kalorifer peteklerinin bu binaya 5-10 metre mesafedeki inşaat halindeki bir başka yerde bulunduğunun anlaşılması karşısında suça sürüklenen çocuğun tamamlanmış hırsızlık suçu yerine teşebbüs hükümleri ile cezalandırılmasına karar verilmesi, 3-5320 sayılı Yasanın 13/1. maddesinde, Ceza Muhakemeleri Kanunu gereğince soruşturma ve kovuşturma makamlarının istemi üzerine baro tarafından görevlendirilen müdafii ve vekile ücret ödeneceği, bu ücretin yargılama giderlerinden sayılacağı, 5271 sayılı CMK.nun 324. maddesinde yargılama giderlerinin neleri kapsayacağı ve aynı Yasanın 325 maddesinde de, bütün yargılama giderlerinin cezaya ya da güvenlik tedbirine mahkum edilen sanığa yükleneceğinin düzenlenmiş olmasına karşın, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6/3-c maddesinde, her sanığın kendi kendini savunmaktan başka, kendisinin seçeceği ya da mali olanaklardan yoksun bulunuyor ve adaletin selameti gerektiriyorsa, mahkemece görevlendirilecek bir avukatın para ödemeksizin yardımından yararlanma hakkına da sahip olduğu belirtilmiş ve Anayasanın 90. maddesinin son fıkrasında usulüne uygun olarak yürürlüğe konulmuş uluslar arası sözleşmelerin yasa gücünde olduğu, anayasaya aykırılıklarının ileri sürülemeyeceği ve temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası sözleşmelerle yasaların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda uluslar arası sözleşmehükümlerinin esas alınacağı belirtilmiştir. Anılan maddeye göre, Hakim, uyuşmazlıklarda, temel hak ve özgürlükleri düzenleyen ulusal yasalarla, uluslar arası sözleşmelerin çelişmesi durumunda şüphesiz ki uluslar arası sözleşme hükümlerine göre hareket etme durumundadır. Bu açıklamalar ışığında; 5271 sayılı CMK.nun 150/2. maddesi uyarınca, Baroya yazı yazılarak 15-18 yaş grubunda bulunan suça sürüklenen çocuğun savunmasını yapmak üzere zorunlu müdafii görevlendirilmesi nedeniyle, müdafii için ödenen avukatlık ücretinin, dosyadaki bilgilerden mali geliri bulunmadığı anlaşılan suça sürüklenen çocuğa yargılama gideri olarak yükletilmesine karar verilmesinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6/3-c maddesindeki düzenlemeye açıkça aykırı olduğunun gözetilmemesi, Bozmayı gerektirmiş suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nun 326/son maddesi uyarınca yeni hüküm kurulurken bozma öncesi hükmolunan yaptırımın (cezanın) ve sonuçlarının ağırlaştırılamayacağı kuralının gözetilmesine,14/04/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.