Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9797 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 12169 - Esas Yıl 2016





Nası ızrar suçundan sanık ...’ın, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 516/ilk, 522, 72, 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun’un 4 ve 5. Maddeleri uyarınca 1194 yeni Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, cezasının 647 sayılı Kanun’un 6. Maddesi gereğince ertelenmesine dair Tavşanlı Asliye Ceza Mahkemesinin 20/06/2016 tarihli ve 2005/467 esas, 2006/233 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, Cumhuriyet savcısınca adlî emanette bulunan eşyalar hakkında bir karar verilmesi talebi üzerine, karar verilmesine yer olmadığına dair Tavşanlı 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/01/2016 tarihli ve 2005/467 esas, 2006/233 sayılı ek kararına yönelik itiraz hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair Tavşanlı Ağır Ceza Mahkemesinin 26/02/2016 tarihli ve 2016/123 değişik iş sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 11/08/2016 gün ve 105-43-4965-2016-Kyb sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 01/09/2016 gün ve 343616 sayılı yazısıyla dairemize gönderilmekle okundu.Kanun yararına bozma isteminde;Dosya kapsamına göre, Tavşanlı Adli Emanetinin 2003/227 sırasında kayıtlı suç eşyasının Tavşanlı Cumhuriyet Başsavcılığının 23/10/2003 tarihli kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı kapsamında yargılama dosyasına dahil edildiği cihetle mahkemesince esas hükümle birlikte bir karar verilmeyen söz konusu emanet eşyası hakkında bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden itirazın bu nedenle kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:5237 sayılı TCK'nın 54. maddesinde “iyiniyetli üçüncü kişilere ait olmamak koşuluyla, kasıtlı bir suçun işlenmesinde kullanılan eşyanın müsaderesine hükmolunacağı” düzenlenmiş olup, müsadere usulünün düzenlediği 5271 sayılı CMK'nın 256/2 maddesinde de “müsadere kararı verilmesi gereken hallerde, kamu davası açılmamış veya kamu davası açılmış olup da esasla beraber bir karar verilmemişse, karar verilmesi için, Cumhuriyet savcısı veya katılanın, davayı görmeye yetkili mahkemeye başvurabileceği” belirtmiş olup, Bu maddeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde, sanık hakkında düzenlenen 24/06/2003 tarihli iddianame ile, balta ile katılana ait kiremitleri kırması nedeni ile mala zarar verme suçundan cezalandırılması istenmesine rağmen, suçta kullanılan ve emanete alınan balta hakkında her hangi bir talepte bulunulmadığı, daha sonra ise Tavşanlı Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Sulh Ceza Mahkemesi'ne 23/10/2003 tarihli müzekkere yazılarak, Adli Emanetin 2003/227 sırasında kayıtlı, sanığa ait suça konu baltanın açılan dava ile ilgili olduğu belirtilerek gereğinin yapılmasının talep edildiği, ancak mahkemece yapılan yargılama sonucunda sanığın atılı suçtan mahkumiyetine karar verilmesine rağmen, emanet eşyası hakkında her hangi bir karar vermediği ve kararın bu şekilde kesinleştiği, daha sonra ki tarihte Tavşanlı Cumhuriyet Başsavcılığı'nın emanet eşyası hakkında karar verilmesi talebi hakkında da yukarıda açıklanan maddeler kapsamında değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar vermesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile emanet eşyası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karar verildiği, bu kararın kaldırılmasına yönelik olarak yapılan itiraza ilişkin de Tavşanlı Ağır Ceza Mahkemesi tarafından karar verilmesine yer olmadığına dair karar verildiği anlaşıldığından, Kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, Tavşanlı Ağır Ceza Mahkemesi'nin 26/02/2016 tarihli ve 2016/123 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Yargılama Yasasının 309.maddesinin 4.fıkrasının (b) bendi uyarınca BOZULMASINA, bozma sebebine nazaran müteakip işlemlerin merciince yapılmasına, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na TEVDİİNE, 17/11/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.