Güveni kötüye kullanma suçundan sanık ...'in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 155/1 ve 52/2. maddeleri uyarınca 6 ay hapis ve 120,00 Türk Lirası adlî para cezaları ile cezalandırılmasına, aynı Kanun’un 51. maddesi uyarınca hapis cezasının ertelenmesine ve 1 yıl denetim süresi belirlenmesine dair İstanbul 14. Sulh Ceza Mahkemesinin 01/11/2013 tarihli ve 2012/225 esas, 2013/1108 sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 19/08/2016 gün ve 8414-2016-kyb sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 27/09/2016 gün ve 2016/348044 sayılı yazısıyla dairemize gönderilmekle okundu.Kanun yararına bozma isteminde;Dosya kapsamına göre,1- Müşteki ile sanığın MC7 Kardeşler isimli şirketin ortakları olduğu, yurt dışında ikamet eden müştekinin şirket işlemleri nedeniyle sanığa 2006 ve 2011 yılları arasında gönderdiği paraları sanığın şirket için kullanmayıp kendi adına gayrimenkul ve lüks otomobil aldığı iddiasıyla yapılan yargılama sonucunda sanığın mahkumiyetine karar verilmiş ise de, müşteki ile aralarında ticaret ilişkisi bulunan sanığın şirket işlemleri için müşteki tarafından kendisine gönderilen parayı şirket adına kullanmayıp kendi nam ve adına kullandığı şeklindeki eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 155/2 maddesinde düzenlenen “Hizmet nedeni ile güveni kötüye kullanma” suçunu oluşturduğu ve davaya bakmanın, delillerin takdir ve tartışılma yetkisinin üst dereceli Asliye Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yargılamaya devamla ''güveni kötüye kullanma'' suçundan hüküm kurulmasında,2- Sanığın soruşturma aşamasında, müştekiye borç para verdiğini ve gönderilen paranın borcun ödenmesine ilişkin olduğunu belirtmesine rağmen kovuşturma aşamasında müştekinin vergi kaçırmak amacıyla belli aralıklarla iki ayrı hesaba para gönderdiğini ve gönderilen paranın müştekiye teslim ettiğini belirtmesi karşısında, 2006-2011 yılları arasında her iki tarafın da 8 milyon dolar parayı borç verebilecek mali durum ve gelirlerinin olup olmadığının araştırılması, sanığın müştekiden aldığı paralar ile 14 adet gayrimenkul ve lüks oto alındığı iddia edilmesi karşısında, 2006 ve 2011 yılları arasında sanığın menkul ve gayrimenkullerinin araştırılarak buna ilişkin tapu kayıtlarının dosya arasına alınması, taraflar arasında alacak davasının görüldüğü İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/415 esas sayılı dosyasının onaylı suretinin celp edilmesi ve borcun ibra edildiğine ilişkin dosya içerisinde bulunduğu belirtilen 28/07/2011 tarihli ibra sözleşmesinin aslının celp edilerek imza yazı incelemesinin yaptırılması ve sözleşmede imzası bulanan tarafların tanık olarak dinlenmesi ayrıca sanığın banka yoluyla müşteki tarafından gönderilen paranın müştekiye verildiği sırada olaya tanık olan şahısların da dinlenerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, İstanbul 14. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 01/11/2013 tarihli, 2012/225 E. ve 2013/1108 K. sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma sebebine nazaran müteakip işlemlerin merciince yapılmasına, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na TEVDİİNE, 17/11/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.