MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSuç : Tehdit, görevi yaptırmamak için direnme, kamu malına zarar vermeHÜKÜM : Mahkumiyet Dosya incelenerek gereği düşünüldü:Sanığın, eski eşi olan ancak hala birlikte yaşadıkları mağdur ....ile tartıştığı, sonrasında 155 polis imdat hattını arayarak eşinin kendisini aldattığını, onu öldüreceğini söylediği, olay yerine giden şikayetçi polis memurlarının olaya müdahale ettekleri sırada sanığın “bana kelepçe takamazsınız, hepinizi öldüreceğim, sizinle dışarda görüşeceğiz” şeklinde tehdit içerikli sözler söyleyerek görevli memurlara direndiği, kafası ile vurarak nüfus müdürlüğünün camını kırdığı aanlaşıldığından kamu malına zarar verme, tehdit ve görevi yaptırmamak için direnme suçlarının oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.1-Tehdit ve görevi yaptırmamak için direnme suçları yönünden yapılan incelemede;5237 sayılı TCK'nın 53/1. maddesinde düzenlenen hak yoksunluklarının, Anayasa Mahkemesi'nin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih, 2014/140 E, 2015/85 sayılı iptal kararı doğrultusunda infaz aşamasında gözetilmesi olanaklı görülmüştür.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak; TCK’nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan" yoksunluğun sanığın sadece kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceğinin gözetilmemiş olması nedeniyle bu hususlar, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususların aynı Kanun'un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, TCK'nın 53/1. maddesinin uygulanmasına ilişkin (c) bendinin hükümden çıkartılarak yerine "TCK'nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 1. fıkranın (c) bendinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet veya kayyımlık yetkilerinin koşullu salıverilme tarihine, altsoyu haricindekiler yönünden ise hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına" cümlesinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,2-Kamu malına zarar verme suçu yönünden yapılan incelemede;Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak; Sanığın sorgusunda zarar gidereceğini beyan etmesi, şikayetçi ...' in sanığın zararı gidereceğini söylediğini beyan etmesi nedeniyle sanığa bu hususta süre verilmiş olması; sanığın temyiz dilekçesinde zararı karşıladığını belirtmesi karşısında; gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından; ilgili kurumdan zararın giderilip giderilmediğinin sorulduktan sonra sanık hakkında TCK'nın 168. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,Kabule göre de;5237 sayılı TCK'nın 53/1. maddesinde düzenlenen hak yoksunluklarının, Anayasa Mahkemesi'nin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih, 2014/140 E, 2015/85 sayılı iptal kararı doğrultusunda infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmekle beraber, TCK’nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan" yoksunluğun sanığın sadece kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceğinin gözetilmemiş olması nedeniyle bu hususlar,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 08/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.