Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 11295 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 12307 - Esas Yıl 2015
MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkHÜKÜM : TCK'nın 157/1, 43, 62, 52, 51 ve 53 maddeleri uyarınca erteli 1 yıl 15 gün hapis ve 100 TL adli para cezası ile mahkumiyetine Dosya incelenerek gereği düşünüldü:Katılanın, bir televizyon kanalında bayan kişiler ile arkadaşlık yapmak üzere cep telefonu numarasını yayınlattığını gören sanığın katılanı arayarak sohbet etmeye başladıkları, bir süre sonra aralarında duygusal yakınlaşma olduğu ve evlilik üzerine konuştukları, bu arada sanığın ihtiyacı olduğunu söyleyerek para istemesi üzerine katılan tarafından banka havalesi yolu ile gönderilen 1.000 TL paranın sanık tarafından çekildiği, daha sonra ise katılanın sanık ile buluşmak üzere Uşak'a geldiği, bu sırada sanığın arkadaşına olan borcunu ödemek için bir kez daha para istemesi üzerine katılan tarafından aynı yöntem ile 400 TL daha paranın gönderildiği, ancak bu paranında sanık tarafından çekilmesine rağmen, sanığın buluşma yerine gelmediği, sanığın bu surette hileli eylemlerle haksız menfaat temin ettiği, sanığın tevil yollu ikrar içeren savunması, katılan beyanı, bankamatik makbuzları ile tüm dosya kapsamından anlaşıldığından, zincirleme şeklinde dolandırıcılık suçunun oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.Yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan suç vasfına ve sübutuna ilişkin kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın ve katılanın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; 1) 02/12/2016 tarih ve 29906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun'un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı Kanun'un 253. maddesinin (b) bendine eklenen 6. alt bendi ile TCK'nın 157. maddesinde düzenlenen basit dolandırıcılık suçunun uzlaştırma kapsamına alınmış olması ve bu düzenlemenin sanık lehine olması karşısında; söz konusu kanun değişikliğine göre, sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,2) Kabule göre de, 5237 sayılı TCK'nın 53/1. maddesinde düzenlenen hak yoksunluklarının, Anayasa Mahkemesi'nin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih, 2014/140 E, 2015/85 sayılı iptal kararı doğrultusunda uygulanmasının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmekle beraber, maddenin (b) fıkrasında yer alan "ve diğer siyasi hakları kullanmaktan" şeklindeki ibarenin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi ve ayrıca TCK’nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan" yoksunluğun sanığın sadece kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceğinin gözetilmemiş olması nedeniyle bu hususlar, Bozmayı gerektirmiş, sanık ve katılanın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320. sayılı Kanun'un 6723. sayılı Kanun'un 33. maddesi ile değişik 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 29/12/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.