Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 996 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 10622 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, müvekkili kooperatifin üyesi olan davalının genel kurullarda kararlaştırılan aidatları ödememesi üzerine hakkında başlatıkları ilamsız icra takibinin, davalının haksız olarak itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile %40'dan az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin kooperatiften istifa ettiğini, bu sebeple aidat ödemekle yükümlü olmadığını, bununla birlikte müvekkilinin şerefiye alacağı bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalının davacı kooperatife 27.01.1994 tarihli yönetim kurulu kararı ile üye olduğu ve 28.02.2005 tarihine kadar genel kurul kararlarına göre ödenmesi gereken tüm yükümlülüklerini yerine getirdiği ancak bu tarihten sonraki genel kurul kararlarına ve TBK'nın 88 ve 120. maddelerine göre icra takip tarihi itibarı ile 4.365,00 TL aidat ve 2.404,43 TL faiz borcunun bulunduğu, belge aslı ile şerefiye bedelinin kooperatif yetkilisi .... tarafından ödendiğinin kanıtlanamadığı ve kooperatifin tüzel kişiliğinin devam etmesi nedeni ile davacı adına tapu kaydı yapılmış olsa dahi kooperatif anasözleşmesine göre tasfiye tamamlanmadığı için üyeliğinin devam ettiği, bu sebeple davacının noter kanalıyla kooperatife gönderdiği istifanın geçerli olmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne ve icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir. Kararı, taraflar vekili temyiz etmiştir.1-Davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde,Dava, kooperatif aidat ve faiz alacağının tahsiline yönelik takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 13. maddesinde ortağın anasözleşmeye uygun olarak istifa etmesine rağmen kooperatifin istifayı kabulden kaçınması halinde ortağın çıkma dileğini noter aracılığı ile kooperatife bildirmesi halinde çıkmanın gerçekleşeceği düzenlenmiştir. Ortağın istifa bildirimi yenilik doğurucu nitelikte olup, kooperatife ulaştığı anda sonuç doğurur. Yukarıda anılan 13. maddenin yazılış biçimi ortağın istifasının kooperatifçe kabulünü gerekli kıldığı izlenimi yaratmakla beraber noter aracılığı ile yapılan bildirime özel önem verilmek suretiyle, noter aracılığı ile yapılan bildirimin ayrıca kabulünün gerekli bulunmadığı vurgulanmıştır. Bu durumda ortağın yenilik doğurucu nitelikteki istifa iradesini ilk olarak noter vasıtasıyla kooperatife duyurması ortaklıktan çıkmanın gerçekleşmesi için yeterlidir. Bir kooperatif ortağı, istifasının noter ihtarı ile kooperatife ulaştığı tarihe kadar aidat borçlarından 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 16/son maddesi uyarınca sorumludur. İstifa tarihinden sonra doğan aidat borçlarından sorumlu değil ise de istifadan sonra daireyi kooperatife geri vermeyip, kullanmaya devam etmiş ve takip tarihine kadar genel hizmetlerden yararlanmakta ise, bu yararlanmanın karşılığı olan genel giderlerden de sorumlu olacaktır. Somut olayda ise, davalının istifaya ilişkin ... Noterliği'nin 16.03.2005 tarihli ihtarnamesinin 25.03.2005 tarihinde kooperatife ulaştığı, davalının ferdileşme işlemi sonucu edindiği 26 nolu bağımsız bölümü 14.04.2006 tarihinde dava dışı ...'e tapuda sattığı, takibe konu alacakların davalının istifasından sonraki döneme ait olduğu anlaşılmaktadır. O halde, istifanın kooperatif ulaştığı tarih ile bağımsız bölümün satış tarihi arasındaki döneme ilişkin takipte istenen aidatların genel üyelik aidatı mı, yoksa tasfiye sırasında kooperatif hizmetlerinden yararlanmaya ilişkin bir gider mi olduğu hususu üzerinde durularak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır. 2-Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince,Şerefiye bedelinin ödendiğine ilişkin makbuz aslının ibrazı için süre verilip ibrazı durumunda belgede geçen imzanın davacıya ait olup olmadığının imza incelemesi yaptırılmak suretiyle saptanması, ibraz edilmemesi halinde ise, davalı delil listesinde kooperatif kayıtlarına dayandığından, kooperatif defter ve kayıtları üzerinde inceleme yaptırılıp, defterlerin usulüne uygun olarak tutulup tutulmadığı üzerinde de durularak, şerefiye bedelinin davacıya ödenip ödenmediğinin tespit edilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün taraflar yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 18.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.