Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 957 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 7290 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Kayseri 5. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 03/04/2013NUMARASI : 2011/857-2013/109Taraflar arasındaki sözleşmenin feshi ve tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R-Davacı vekili, müvekkili ile davalı yüklenici arasında 26.12.2007 tarihinde imzalanan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca müvekkilinin arsayı davalıya teslim etmesine ve arsa üzerindeki evin davalı tarafından yıkılmasına rağmen dört yıllık sürede inşaata başlanılmadığını, bu nedenle ihtarname çekilip sözleşmenin haklı nedenlerle feshedildiğinin davalıya bildirildiğini, davalının sözleşmeden doğan edimlerini yerine getirmediğini, geciken her ay için müvekkiline daire başına 200 Euro kira ödeyeceğinin sözleşmede taahhüt edildiğini, müvekkiline düşecek üç dairenin tasarruf edilemediğinden satılamadığını ve kiraya verilemediğini ileri sürerek, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmenin feshine, davalı tarafça yapılan imalat ve inşaatın kal'i ile taşınmaza müdahalenin men'ine, şimdilik 10,000 Euro tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, taraflar arasında sözleşme yapılırken davacının parselinin bulunduğu adada davacı dışında da başka parsel sahiplerinin bulunduğunu bu kişilerle anlaşma sağlanamadan inşaatın yapılamayacağının davacıya bildirildiğini, davacının da bu durumu kabul ederek sözleşmenin imzalandığını, davacıya ait evin davalı tarafça yıkılmadığını, dava dışı arsa sahiplerinin başka bir kooperatif ile anlaştıklarını, davacıya ait evin davalıya teslim edilmediğini, sözleşme düzenlenirken özellikle inşaat süresi belirlenirken 36 aylık inşaat süresinin ruhsat alındıktan sonra başlayacağının taraflarca kararlaştırıldığını, diğer arsa sahipleri ile anlaşma sağlanamadığı için inşaata başlanamadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde inşaat ruhsatı alındıktan sonra inşaat bitim süresinin 36 ay olduğunun kararlaştırıldığı, belediyece bir tevhit, ifraz vs. işlemi yapılmadığı, sözleşmede yapı ruhsatı alınması için kesin bir süre konulmadığı, sözleşme uyarınca davacı arsa sahibinin davalı yükleniciye tüm arsaların yüklenici tarafından belediye veya başka şahıslarla takası vs. konusunda vekaletname vereceği yazılı olmasına rağmen böyle bir vekaletname verildiğinin iddia ve ispat edilmediği, bu şekilde bir vekaletname verilmeden davalı tarafça belediye veya başka bir kurumda işlem yapılabilmesinin mümkün olmadığı, dava dışı taşınmazlar üzerine yapılan inşaatın davalı şirket tarafından değil dava dışı şirket tarafından yapıldığı, davalı şirketin sözleşmeye aykırı davranışta bulunduğunun ve davacıya ait yapının davalı şirket tarafından yıktırıldığının ispatlanamadığı, ancak fiili durum da dikkate alınarak taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin ifa kabiliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle, sözleşmenin feshine, davacının diğer taleplerinin ise reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.2-Dava, taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi ile tazminatın tahsili istemine ilişkindir.Taraflar arasındaki 26.12.2007 tarihli düzenleme şeklindeki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin konusunu teşkil eden 3257 ada 11 no'lu parsel sayılı taşınmazın sözleşme tarihi itibariyle kadastro parseli olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. 3194 sayılı İmar Kanunu gereğince ancak imarlı parseller için inşaat ruhsatı verilebileceğinden, halen kadastro parseli vasfını taşıyan taşınmazlarda inşaat ruhsatı verilmesi mümkün değildir. Mahkemece, bu itibarla taraflar arasındaki sözleşmenin kurulduğu tarihte geçerli olmadığı, feshin ancak geçerli bir sözleşme için söz konusu olabileceği, geçersiz sözleşmenin feshinin dava yolu ile istenemeyeceği, bu şekilde bir dava açılmış ise çoğun içinde az da vardır kuralı uyarınca sözleşmenin geçersizliğinin tespitine karar verilmesi gerekirken, davalı tarafça bu yönde herhangi bir savunma getirilmemiş olmasına rağmen davacı tarafın vekaletname vermediği gerekçesine dayalı olarak kusurlu olduğunun kabulü ve yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.