Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 909 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 5662 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı kooperatif denetçileri vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı kooperatif denetçileri vekili, davalıların kooperatifin eski yöneticileri olduklarını, davacı kooperatifin 31.05.2012 tarihinde yapılan genel kurul toplantısından sonra kooperatif belgeleri üzerine yapılan ön incelemede hesaplarda tutarsızlık bulunduğunun anlaşıldığını ileri sürerek, belirsiz alacak olarak şimdilik 1,00 TL kooperatif zararının davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, müvekkillerinin 2006 ila 2012 yılları arasında davacı kooperatifin yönetim kurulu üyeleri olup kooperatifi 22.000,00 TL kasa açığı ile teslim aldıklarını, kooperatif için bina, kamyon ve kepçe aldıklarını, 2012 yılında yapılan genel kurulda ibra edildiklerini savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, davalıların 2006-2012 tarihleri arasında davacı kooperatifin yönetim kurulu üyeliğini yaptıkları, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 98. maddesi uyarınca, kooperatif eski yönetim kurulu üyeleri aleyhine açılan sorumluluk davasında, TTK'nın anonim şirketler hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı, yürürlükten kaldırılan 6762 sayılı TTK'nın 341. maddesinin, eski yönetim kurulu üyeleri hakkındaki sorumluluk davaları için genel kurulun bu yönde karar almasını ve davanın denetçiler tarafından açılmasını öngörmüş iken dava tarihi itibariyle somut olayda uygulanması gereken 6102 sayılı TTK'na, eski TTK'nın 341. maddesi alınmadığından sorumluluk davasının şirketin yasal temsilcisine, yani yönetim kuruluna bırakıldığı, davacı kooperatifi temsilen dava açan kooperatif denetçilerinin aktif husumet ehliyetlerinin bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı kooperatif denetçileri vekili temyiz etmiştir.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı kooperatif denetçileri vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2-Dava, kooperatif eski yöneticilerinin 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nu 62. madde hükmü ve 98. madde yollamasıyla 6102 sayılı TTK'nın 553. (6762 sayılı TTK'nın 336/5.) madde hükmü uyarınca sorumluluğuna dayalı tazminat istemine ilişkindir.1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 98. maddesi yollamasıyla dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK'nın 555/1. maddesi gereği işbu davanın davacı kooperatif adına temsilcileri ya da vekili tarafından açılması gerekir.Somut olayda dava, yine davacı kooperatif adına kooperatif denetçileri tarafından açılmış olup, 555/1. madde hükmündeki pay sahibi sıfatıyla açılmış değildir. 6762 sayılı TTK'nın 341. madde hükmü, 6102 sayılı TTK'nda yer almadığından, mahkemece, davaya davacı kooperatif temsilcilerinin huzuruyla ya da onların vekilleri marifetiyle devam edilmesi gerekir. Davacı kooperatif anasözleşmesinin 91/m bendinde, yöneticiler hakkında genel kurul kararına dayalı olarak hukuk davası açmak denetçilerin görevleri arasında sayılmış ise de, temyiz dilekçesinde bu maddenin dayanağı olarak gösterilen 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 69. maddesi, anılan 341. madde hükmünü içermemektedir. Anılan 69. madde hükmüne rağmen, 98. madde yollamasıyla 341. madde hükmünün, 6762 sayılı TTK döneminde açılan davalar için bu tür davaların usûl yönünden dayanağı olduğu Dairemizin yerleşik uygulamasında kabul edilmektedir.Bu durumda mahkemece, davanın gelindiği aşamada kooperatifi temsil ile yetkili olan yöneticiler belirlenip, bunlar tarafından davayı açan vekile ya da başka bir vekile yönetici sıfatıyla verdikleri vekaletnamenin ibrazına veya asıl olarak davayı takip etmelerine olanak tanınması için davacı tarafa 6100 sayılı HMK'nın 52, 53, 54, ve 77/1. maddeleri gözetilerek uygun bir kesin süre verilmesi, verilen süre içerisinde vekaletnameler sunulmaz ya da dava yöneticiler tarafından asıl olarak davayı takip edecekleri bildirilmez ve asıl olarak dava takip edilmez ise, davanın HMK'nın 54/son ve 77/1. maddeleri uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekir. Vekaletnamelerin sunulması ya da davanın yöneticilerce takip edilmesi halinde; 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 42/4. (6102 sayılı TTK'nın 408/1-b) maddesinde, yönetim kurulu üyelerinin ibraları hakkında karar verilmesi de genel kurulun devredilemez görev ve yetkileri arasında sayılmıştır. Anılan 341. maddesinde genel kurulun, yönetim kurulu üyeleri hakkında sorumluluk davası açılmasına karar verilmesi halinde, şirketin dava açmasının zorunlu olduğu hükme bağlanmış olup, 6102 sayılı TTK'nın 555/1. maddesinde ise, (sorumluluk kararı alınması koşulu aranmadan) şirketin ya da pay sahiplerinin şirketin uğradığı zararın tazminini isteyebileceği öngörülmüştür. Genel kurulun yöneticiyi ibra etmeyerek, hakkında sorumluluk davası açılmasına karar verilmesi ve bu kararın kesinleşmesi halinde, yönetim kurulunun 551/1. madde uyarınca şirketi temsilen dava açmasının zorunlu olduğunun kabulü gerekir. Zira, yönetim kurulunun böyle bir karar rağmen önceki yönetim kurulu hakkında dava açıp açmamakta takdir hakkı olamaz.Dava tarihi itibariyle, yönetim kurulu üyeleri aleyhine şirket adına açılacak davayı düzenleyen 6762 sayılı TTK'nın 341. maddesi yürürlükte bulunmamakta ise de 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 98. maddesi uyarınca uygulanması gereken 6102 sayılı TTK'nın anılan hükmü uyarınca kooperatif tarafından yönetim kurulu üyeleri aleyhine açılan bir sorumluluk davasının görülebilmesi, genel kurul tarafından bu yönde bir karar alınmasına bağlıdır. Ancak bu hususta eksiklik bulunması halinde, bu dava şartı olmayıp, sonradan tamamlanabilen usulü eksiklik niteliğinden olduğundan dava hemen reddedilmemelidir. Esasen bu husus üzerinde mahkemece, re'sen durulması zorunludur. Davacılar vekilince, yargılama aşamasında sorumluluk davası açılmasına ilişkin bir genel kurul kararı sunulmamış ise de, temyiz dilekçesinde, dava sırasında 21.02.2013 tarihli genel kurulda davalı yönetim kurulu üyeleri hakkında dava açılması yönünde karar alındığı ileri sürülmüştür.Bu durumda mahkemece davacı tarafa, davalılar hakkında dava konusu zararı doğuran eylemin konu ve kapsamını somut olarak gösteren bir sorumluluk kararı alınmasına ya da açılan işbu davaya muvafakat verilmesine ilişkin genel kurul kararının sunulması için HMK'nın 54. maddesi uyarınca makul bir kesin süre verilmesi, genel kurul kararının sunulması halinde esasa girilip, taraf delilleri toplanıp değerlendirilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi, verilen kesin süre içinde genel kurul kararı sunulmaz ise, davanın HMK'nın 54/son madde hükmü uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekir.Bu durumda, mahkemece, anılan usuli eksiklikler üzerinde açıklanan şekilde işlem yapılmadan ve sonucu beklenilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı kooperatif denetçileri vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliginden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.