Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 8510 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 7634 - Esas Yıl 2015
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.- K A R A R -Davacı vekili, dava dışı ... Tüketim Kooperatifi'nden olan alacakları nedeniyle 2. dereceden ipotek tesis edildiğini, 1. derecede.. Bankası lehine ipotek bulunduğunu, davalı kooperatif tarafından borçlu kooperatifin.. Bankasına olan borcunun ödenerek ipotek alacağının temlik alındığını, borçluya ait taşınmazın alacağa mahsuben davalı kooperatife satıldığını, sıra cetvelinde de 1. sırada yer alan davalı kooperatifin alacağının muvaazalı olduğunu, zira her iki kooperatifin de yöneticilerinin kısmen aynı olduklarını, avukatlarının dahi aynı kişi olduğunu ileri sürerek, 1. sıradaki alacağın iptali ile müvekkilinin 1. sıraya alınmasını talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, her iki kooperatifin de vekilliğinin yapılmış olmasının alacağın muvaazalı olduğunu göstermeyeceğini, davalı kooperatifin alacağının gerçek olduğunu, ipotek alacaklısı olan bankaya yapılan ödemenin gerçek olduğunu ve temliknamenin de geçerli şekilde düzenlendiğini, her iki kooperatifin de tüzel kişiliklerinin ayrı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davacının dava açmada haklı olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davalı alacağının gerçek bir hukuki ilişkiye dayanmadığı ve muvazaalı oluşturulduğu iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükünün davalı alacaklıda olduğu ve davalının bu alacağın varlığını ve miktarını, takipten önce düzenlenmiş ve üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilecek nitelikteki delillerle ispatlaması gerektiği tartışmasızdır. Ne var ki, davacının iddiası gerçek bir alacağın bulunmadığı değil, alacağın bulunduğu fakat sona erdirildiği noktasında ise, kural olarak ispat külfetinin yer değiştirdiği kabul edilmeli, bir diğer ifade ile ödeme gibi sebeplerin varlığını ispat yükü davacıya yüklenmelidir. (Bkz., Deynekli, A./Kısa, S.: Hacizde ve İflasta Sıra Cetveli, 3.b., Ankara 2005, s.158; aynı yönde 19. HD., 04.07.1995 tarih ve 1995/6193 E., 6116 K.) Somut olayda davacı dava dışı banka alacağının ödeme suretiyle sona erdiğini, bunun teminatı olmak üzere tesis edilen ipoteğin de bu fonksiyonunu yitirdiğini ileri sürmektedir. Bu durumda davalının temlik bedeli olarak yatırdığı tutarın, aslında gerçek borçlu tarafından borç ödemek maksadıyla yapıldığının ispatlanması gerekir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle yukarıdaki açıklamalar ile davacı tarafından aslında gerçek borçlu tarafından borç ödemek maksadıyla ödeme yapıldığının ispatlanamamasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan kararın ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.