Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8494 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 6470 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı, taraflar arasında düzenlenen 17.09.1996 tarihli arsa payı karşığı inşaat sözleşmesi uyarınca inşaatı %90 oranında tamamladığını, imar değişikliği nedeniyle iskân ruhsatı alamadığını, yüklenici olarak kendisine isabet eden 1, 3, ve 4 numaralı bağımsız bölümlerin ferağının verilmediği gibi 3 ve 4 numaralı bağımsız bölümlerin rızası dışında davalı arsa sahibi tarafından üçüncü kişiye satıldığını ileri sürerek, bu üç bağımsız bölümün tapularının iptali ile kendi adına tapuya tescilini, bu mümkün olmadığı takdirde bağımsız bölüm bedellerinin hak ediş tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında 3 ve 4 numaralı bağımsız bölümlere ilişkin talebinden vazgeçtiğini bildirmiştir.Davalı vekili, 3 ve 4 numaralı bağımsız bölümlerin satış yetkisini davacıya verdiğini,davacının 1 numaralı bağımsız bölümü de ... isimli kişiye sattığını, davacının 1998 yılından bu yana inşaata uğramadığını ,bu nedenle davacıya 10.11 2000 tarihinde fesih ihbarı gönderildiğini ve inşaattaki 15.377,21 TL tutarındaki eksik iş bedelinin müvekkilince karşılanarak inşaatın tamamlandığını, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Asli müdahil vekili, bir numaralı bağımsız bölümün yüklenici tarafından 1998 yılında noterde düzenlenen satış senediyle müvekkiline satıldığından müvekkili adına tescilini istemiş ise de 22.10.2013 tarihinde müdahale talebinden feragat etmiştir.Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporları ve dosya kapsamına göre; inşaat seviyesinin % 97 olup, bu aşamada inşaat sözleşmesinin geriye doğru feshinin mümkün olmadığı, davacının yargılama sırasında inşaatı tamamlayarak iskan ruhsatını da aldığı ve sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirdiği, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan BK'nın 81. ve 355. maddeleri de nazara alındığında davacının tapu iptali ve tescil isteminde haklı olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, daval vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2-Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca davacı yükleniciye isabet eden üç adet bağımsız bölümün tapusunun iptali ve tescili, bu mümkün değil ise bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Davacı, sözleşme gereği kendisine isabet eden 1, 3, ve 4 numaralı bağımsız bölümlerin tapularının iptaliyle kendi adına tescilini ya da bedellerinin tahsilini talep etmiş ise de yargılama sırasında 3 ve 4 numaralı bağımsız bölümlere ilişkin talebinden vazgeçtiğine ilişkin dilekçe sunmuş olduğu nazara alınarak, gerekçeli kararın hüküm kısmında "3 ve 4 numaralı bağımsız bölümlere yönelik hüküm kurulmasına yer olmadığına" karar verilmesi gerekirken, bu yönde hüküm oluşturulmamış olması doğru olmamıştır.Diğer yandan davalı vekili, ek rapora itirazlarını içerir 21.06.2012 havale tarihli dilekçesiyle inşaattaki eksik işlerin Ankara 6. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2000/274 değişik iş sayılı dosyasında tespit ettirdiklerini, tespit tarihinden sonra davacı yüklenicinin davaya konu 1 numaralı bağımsız bölümle ilgili imalat yaptığına dair bir delil sunmadığını, inşaattaki eksik işlerin kendisi tarafından tamamlandığını ileri sürmüş olduğu ancak davalının bu savunmasına yönelik mahkemece bir araştırma yapılmadan eksik incelemeyle karar verildiği anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece, tarafların delilleri değerlendirilerek eksik işlerin kimin tarafından tamamlandığı belirlenmeli, eksik işlerin davalı tarafından tamamlandığının tespit oluınması halinde inşaat mühendisi bilirkişiden, tespit dosyasında belirlenen eksik iş bedelinin dava tarihi 31.12.2008 itibariyle mahalli rayiç değeri belirlenerek BK'nın 81. maddesi gereği birlikte ifa kuralı gözetilerek oluşacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi de doğru değildir.Öte yandan hükmün kapsamını düzenleyen 6100 sayılı HMK'nın 297/2. maddesinde "Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." hükmü düzenlenmiş olup, mahal mahkemesince gerekçeli kararın hüküm kısmında,"...... veya dilediği kişi adına tesciline " şeklinde hüküm kurulması infazda tereddüt uyandıracak şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.3-Asli müdahil ... tarafından müdahale talebinden 22.10.2013 tarihinde feragat edildiği halde hüküm kısmında müdahille ilgili bir karar verilmemiş olması da doğru olmamıştır.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğr temyiz itirazlarının reddine, (2) ve ( 3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.