Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8333 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 2185 - Esas Yıl 2015





T.C.YARGITAY23. Hukuk DairesiMAHKEMESİ : Bursa(Kapatılan) ... Asliye Ticaret Mahkemesi.Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında hizmet sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin üzerine düşen edimini yerine getirdiğini, davalının ödemelerinin bir kısmını yapmasına rağmen takibe konu üç adet fatura bedelini ödememesi üzerine takip yaptıklarını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek, itirazın iptalini istemiştir. Davalı vekili, davacının müvekkiline faturaları tebliğ etmediği gibi, faturada belirtilen hizmeti de vermediğini, davacının hizmet verdiğini ispat etmesi gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacının faturalara konu hizmeti verdiğine dair davacı ve davalı arasında operasyon raporu düzenlendiği ve faturaların da bu raporlara dayanılarak düzenlendiği, bu nedenle davacının fatura bedeleri kadar alacaklı olduğu, her ne kadar davalı, davacının normal mesai dışında, faturalara konu fazla mesaiyi yapmadığını savunmuş ise de, bu hususun davalı tarafça ispatının gerektiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile itirazın iptaline karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.Dava, hizmet bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Taraflar arasında düzenlenen tarihsiz sözleşmenin 1. maddesinde, davalı bünyesinde yapılacak elektrik işçiliği hizmetleri için işçilik temini ve istihdam sağlama işi kararlaştırılmış, 3/c maddesinde ise, her vardiyanın günlük çalışma ve imalat raporunun her iki şirketin birer yetkilisi tarafından düzenlenip, imza altına alınacağı hüküm altına alınmıştır. Davacı, davalıya hizmet verdiğini ileri sürerek düzenlediği ancak davalıya tebliğ ettirmediği faturalara istinaden icra takibine başlamış ise de; bilhassa hizmet bedellerine ilişkin olarak düzenlenen 25.08.2012 ve 01.09.2012 tarihli faturalarda işgücü miktarlarının dayanağının ne olduğu belirli olmadığı gibi, dosya kapsamına sunulan "operasyon raporu" başlıklı belgelerin hangi faturaya mesnet oluşturduğu da açıklanmış değildir. Kaldı ki, dosyada sözleşmenin 3/c maddesine uygun şekilde düzenlenmiş herhangi bir günlük çalışma ve imalat raporuna da rastlanmamıştır. Yine davalı yanca, operasyon raporlarında davalıyı temsilen imza atan şahısların kendi yetkilileri olmadığı savunulmuş ise de, mahkemece bu savunmanın anlam ve kapsamı davalıya açıklattırılmamış, yukarıda belirtilen hususlar ile belirtilen bu son itiraz üzerinde durulmadan hükme varılmıştır.Şu halde, mahkemece az yukarıda izah edilen husular dikkate alınarak, taraflara dosyadaki operasyon raporları hakkında açıklama yaptırılıp, raporlarda belirtilen çalışma saatlerinin neye istinaden düzenlendiğinin tespit edilmesi, bu arada raporlar altındaki davalı yetkilisi olarak ismi yazılı olan ve imzası bulunan kişilerin firma yetkilisi olup olmadıkları ve mevcut belegelerle veya daha önceden düzenlenmiş başka belgelerle davalı şirketi temsil edip etmedikleri araştırılıp, buna göre dosyadaki faturalarla iritbatın tespit edilmesi zorunludur. Keza, yanlar arasındaki sözleşmede vade farkına ilişkin herhangi bir madde bulunmadığı gözden kaçırılmadan, aralarında uygulama haline gelmiş bir vade farkı anlaşması bulunup bulunmadığı denetlenerek, sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yeterli inceleme içermeyen, davalının itirazlarını karşılamaktan uzak olan bilirkişi raporuna itibar edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.Son olarak, davalı tarafa tebliğ ettirilmeyen faturalara dayanarak icra takibi yapılması nedeniyle taraflar arasındaki alacağın miktarının ancak yapılacak yargılama sonucu tespit edilebileceği, dolayısıyla alacağın likid olduğundan bahsedilemeyeceğinden, icra inkâr tazminatı isteminin reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi de hatalı olmuştur.Karar başlığında davalının unvanı eksik yazılmış ise de, bu husus mahkemece mahallinde düzeltilebileceğinden ayrıca bozma konusu yapılmamıştır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.