Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8277 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 8213 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Antalya 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 29/01/2013 (Ek Karar: 20.05.2013)NUMARASI : 2011/88-2013/27Taraflar arasındaki tazminat davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik hükmü davalılar H.H. Ç. ve M.E.A. temyiz etmiştir. Davacı kooperatif temsilcilerinin davadan feragat etmeleri üzerine feragat talebinin reddine yönelik olarak verilen ek kararın süresi içinde davalılar H. H. Ç. ve M. E. A.vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R-Davacı vekili, davalı şirket ile diğer davalı arsa sahipleri arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığını, daha sonra davalı yüklenici şirketin sözleşmeden doğan tüm hak ve yükümlülüklerini 254 daire ve 29 dükkan karşılığında müvekkili kooperatife devrettiğini, müvekkili kooperatifin sözleşmeden doğan yükümlülükleri yerine getirerek dairelerini davalı arsa sahiplerine teslim ettiğini ancak davalıların müvekkiline verilecek dairelerin tapularını devretmediğini ileri sürerek, müvekkiline verilecek olan dairelerin tapularının iptali ile müvekkili adına tescilini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekilleri ile bir kısım davalılar, davanın reddini istemiştir. Mahkemece davalılar H.. Ç.., M.. A.. ve E.. B.. adına kayıtlı bir kısım bağımsız bölümler yönünden davanın kabulüne, diğer davalılar adına kayıtlı bağımsız bölümler yönünden davanın konusuz kalması nedeniyle hüküm kurulmasına yer olmadığına dair verilen kararın, davalılar H. Ç. ile M. E. A.. vekili ve davalı E.. B.. vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin; 14.10.2010 tarih ve 2009/5945 E., 2010/10291 K. sayılı ilamıyla, diğer temyiz itirazlarının reddiyle, genel iskânın dava tarihinden sonra alındığı, haklarındaki davaya devam edilen bu üç arsa malikinin genel iskân alınmasına rağmen uyuşmazlığı sürdürmeye devam ettiği, temyiz eden bu üç davalıya düşen yargılama gideri ve hüküm tarihinde geçerli Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken, haklarında hüküm kurulan davalılar E.. B.., H. Ç. ve M.E. A.'ın sorumlu oldukları yargılama giderlerine ait döküm yapılmadan ve açıklanan hususlar dikkate alınmadan karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda tüm dosya kapsamına göre; davalılar H.H. Ç. ve M.. A.. tarafından davacı kooperatife taşınmazların devrinin yapıldığı, bu taşınmazlar yönünden davanın konusuz kaldığı, davacının edimini yerine getirdiği ve davalı E.. B.. üzerinde bulunan dairelerin tapusunu almaya hak kazandığı gerekçesiyle, davanın davalı E.. B.. adına kayıtlı bağımsız bölümler yönünden kabulü ile bu davalı adına kayıtlı dava konusu taşınmazların tapusunun iptali ile davacı adına tesciline, diğer dava konusu taşınmazlar yönünden konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Kararı davalılar H.H. Ç. ve M.E. A. temyiz etmiştir.Davacı kooperatif yöneticileri, temyiz süresi içinde 17.05.2013 tarihinde davadan feragat ettiklerini, feragat sebebiyle dosyanın ele alınarak gereğinin yapılmasını talep etmişler; mahkemece 20.05.2013 tarihli ek karar ile, dilekçe ekinde yer alan 18.09.2011 tarihli genel kurul toplantı tutanağında söz konusu temsilcilere genel kurul tarafından verilmiş bir yetki bulunmadığı, feragat yetkilerinin olmadığı gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiştir. Ek kararı, davalılar H. H. Ç. ve M.E. A. vekili temyiz etmiştir. 1) 20.05.2013 tarihli ek karara ilişkin temyiz itirazları yönünden; Mahkemenin 29.01.2013 tarihli hükmü, davalılarca temyiz süresi içinde temyiz edilmemiş olup davacı kooperatif temsilcileri tarafından 17.05.2013 tarihli dilekçe ile davadan feragat edildiği bildirilmiştir. Hüküm verildikten sonra davadan feragat edilmesi ve/veya davanın kabul edilmesi halinde yerel mahkemenin davadan vazgeçme veya kabul hakkında bir karar verebilmesi hakkında 1086 sayılı HUMK’da bir düzenleme bulunmamakta olup, 11.04.1940 gün ve 1939/15-70 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı çerçevesinde hükümden sonra ortaya çıkan ve esas hükmün temyiz yoluyla incelenmesine engel bir durum karşısında, feragatın veya kabulün mahkemesince incelemesinin ve bu konuda bir karar verilebilmesinin sağlanabilmesi için kararın bozulması yoluna gidilmiş, uygulama bu şekilde yerleşmiştir. (YHGK'nın 16.11.1966 gün 1438 E., 290 K.; 27.05.1992 gün 2-250 E., 364 K.; 29.09.1993 gün 2-49 E., 543 K. sayılı ilamları bu yöndedir.) 6100 sayılı HMK’da bu konuda açık bir düzenleme yapılmamış, ancak bu kanuna dayanılarak çıkarılan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliği’nin “Karar verilmiş dosyalara ilişkin işlemler” başlıklı 57. maddesinde “hükmün kesinleşmesinden önce davadan feragat, davayı kabul veya sulh halinde, hâkim dosya üzerinden bu konuda ek karar verir. Taraflarca kanun yoluna başvurulmuş olsa dahi sırf bu nedenlerle dosya istinaf veya temyiz incelemesine gönderilmez.” düzenlemesi getirilmiştir.HMK'nın 5. kısım 3. bölümünde yer alan davaya son veren taraf işlemlerinden olan feragat, 6100 sayılı HMK'nın 311/1. maddesi hükmü uyarınca, kesin hüküm sonuçlarını doğurduğu gibi, aynı Kanun'un 309/2. maddesi uyarınca karşı tarafın kabulüne de bağlı bulunmamaktadır. Öte yandan, aynı Kanun'un 310/1. maddesi uyarınca feragat hüküm, karar kesinleşinceye kadar her aşamada mümkündür. Mahkeme davadan el çektiğinden, karar ortada durduğu müddetçe, davayı yeniden ele alıp, feragat nedeniyle bir karar veremez (11.04.1940 gün ve 1939/15-70 sayılı İBK ile YHGK'nın 21.11.1981 gün 2 E., 551 K. sayılı ilamı bu yöndedir.) YHGK'nın 19.12.2012 gün 13-1369 E. ve 1221 K. sayılı ilamı ile Dairemizin 06.12.2013 tarih ve 5603 E., 7763 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; 6100 sayılı HMK'da açık bir hüküm bulunmayan ve İçtihadı Birleştirme Kararı ile yöntemi belirlenmiş bir konuda, yönetmelik hükmüne dayalı olarak, hükümden sonra davanın ele alınması suretiyle ek karar tesis edilmesi doğru olmadığından, 20.05.2013 tarihli ek kararın kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir. 2- Davalılar H. H.Ç. ve M. E. A. vekilinin 29.01.2013 tarihli hükme yönelik temyiz istemi yönünden; Mahkeme hükmü davalılar H. H. Ç. ve M. E. A. vekiline, 06.05.2013 tarihinde tebliğ edilmiş ve hüküm HUMK’nın 432. maddesinde öngörülen 15 günlük yasal süre geçirildikten sonra 29.05.2013 tarihinde temyiz edilmiştir. Süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 1989/3 Esas,1990/4 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, Yargıtay tarafından da karar verilebileceğinden, süresinden sonra yapılan temyiz isteminin reddi gerekmiştir.3- Davacı kooperatif temsilcilerinin davadan feragat istemi yönünden;Davacı kooperatif temsilcileri, hüküm verildikten sonra davadan feragat etmiştir. Dosyaya ibraz edilen belgelerden feragat edenlerin, davacı kooperatifin temsilcileri olduğu anlaşılmaktadır. YHGK'nın 24.04.2013 tarih ve 2012/12-1564 E, 2013/580 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; 6100 sayılı HMK'nın 154/ç maddesi uyarınca feragat edenin imzasının alınması koşulu ile davadan feragat, davaya son veren taraf işlemlerinden biri olup, davanın taraflarından birinin (davacının) netice-i talebinden vageçmesidir (HMK. m. 307). Hiç kimse kendi lehine olan bir davayı açmaya zorlanamayacağı gibi (HMK. m. 24), davacı da açmış olduğu bir davayı sonuna kadar takip etmeye zorlanamaz. Feragat, davayı sona erdiren kesin bir usul işlemidir. 311. maddesi uyarınca da kesin hükmün hukuki neticelerini doğurur. 309/2. maddesi uyarınca karşı tarafın kabulüne de bağlı değildir. Feragatten dönülmesi ve HMK'nın 176. maddesine göre, ıslah yolu ile feragatin hükümsüz kılınması olanaksız ise de, irade bozukluğu hallerinde feragatin iptali istenebilir (HMK. m. 311/1-2. cümle; Kuru, B.:Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, Cilt: IV, İstanbul 2001, sahife: 3646 vd.). Bilindiği gibi, feragat yalnız mevcut davadan değil, o dava ile istenen haktan da vazgeçme anlamına gelmektedir. Davadan feragat neticesinde, feragate konu hak tamamen düşer ve artık bir daha dava konusu yapılamaz. (Postacıoğlu, İ.E.: Medeni Usul Hukuku Dersleri, 6. Bası, İstanbul 1975, sahife: 479).Davacı kooperatif anasözleşmesinin 44/10. maddesi uyarınca, yönetim kurulunun davadan vazgeçmeye yetkisi olduğu anlaşıldığından, mahkemenin davalı kooperatif temsilcilerine genel kurulca verilmiş bir yetki bulunmadığı yolundaki gerekçesinde isabet bulunmamaktadır. Öte yandan, aynı Kanun'un 310. maddesi uyarınca davadan feragat, karar kesinleşinceye kadar her aşamada mümkündür. Mahkeme davadan el çektiğinden, karar ortada durduğu müddetçe, davayı yeniden ele alıp, feragat nedeniyle bir karar veremez (11.04.1940 gün ve 70 sayılı İBK, 21.11.1981 gün 1981/2-551 sayılı HGK kararı). Bu itibarla, davadan feragat nedeniyle mahkemece bir karar verilmesi gerektiğinden, bunun sağlanabilmesi için hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalılar H. H. Ç. ve M. E. A. vekilinin 20.05.2013 tarihli ek karara yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile 20.05.2013 tarihli ek kararın kaldırılmasına, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar H. H. Ç. ve M. E. A. vekilinin 29.01.2013 tarihli hükme yönelik temyiz isteminin süre yönünden REDDİNE, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.