Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8274 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 3666 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Ankara 17. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 12/12/2013NUMARASI : 2009/185-2013/491Taraflar arasındaki tazminat davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R-Davacılar vekili, müvekkillerine ait taşınmaz üzerine inşaat yapılması için davalı yüklenici ile müvekkilleri arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığını, davalının sözleşmede kararlaştırılan sürede inşaatı bitirmediğini, ayrıca sözleşmede paylaşım oranının %50 olacağının kararlaştırıldığını, ancak taraflara verilecek olan bağımsız bölümlerin hangileri olacağının ayrı ayrı belirlenmediğini ileri sürerek, paylaşım oranına göre müvekkillerine ait bağımsız bölümlerin tespiti ile şimdilik 25.000,00 TL gecikme tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş; 13.05.2011 tarihli ıslah dilekçesi ile, gecikme tazminatı talebini 595.556,80 TL'ye artırmıştır. Davalı vekili, yapı ruhsatı alınabilmesi için davacıların müvekkiline 02.04.2004 tarihinde vekaletname verdiklerini ve ruhsatın 04.08.2004 tarihinde alınabildiğini, bu sebeple inşaatın süresinde tamamlanamamasında müvekkilinin kusurunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiş, davanın ıslahı üzerine ıslahla talep edilen miktarlar yönünden talebin zamanaşımına uğradığını belirtmiştir.Mahkemece davanın reddine dair verilen kararın, davacılar vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin 24.09.2008 tarih ve 2007/5291 E., 2008/5586 K. sayılı ilamıyla, davadan sonra imzalanan 21.08.2006 tarihli sözleşme ile bağımsız bölümlerin paylaşımı yapılarak davacılara hangi bloktan hangi bağımsız bölümlerin verileceği belirlenmiş ise de, sözleşmenin müzayaka altında yapıldığından bahisle iptali için Ankara 22. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2006/379 E. Sayılı dosyası ile dava açıldığından o davanın bekletici mesele yapılması ve gecikme tazminatı yönünden sözleşmenin 3. maddesinde teslim tarihi 29.01.2003 olarak belirlendiğinden bu tarihten itibaren davacı arsa sahiplerinin gecikme tazminatına hak kazandığı, vekalet konusunda davalı yüklenici arsa sahiplerini ihtarla temerrüte düşürmediğinden vekaletnamenin geç verilmesinin gecikme tazminatının reddine gerekçe yapılamayacağı, ek raporla hesaplatılacak gecikme tazminatının hüküm altına alınması gerektiği belirtilerek, bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacılarca bağımsız bölümlerin paylaşımı yönünde yapılan düzenlemenin müzayaka altında yapıldığına ilişkin Ankara 22. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2006/379 E. 2008/373 K. sayılı dosyası ile açmış oldukları davanın reddine karar verildiği, kararın kesinleştiği, taşınmaz üzerinde daha sonra kat irtifakının tesis edildiği, bu durumda davacı tarafın kat irtifakı tesisine ilişkin talebinin konusuz kaldığı, davacı tarafın bağımsız bölümlerinin sözleşmeye göre geç teslim edilmesi sebebiyle talep edebileceği kira tazminatı miktarının 595.556,80 TL olduğu gerekçesiyle, tespit ve kat irtifakı tesisi talebi yönünden konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, gecikme tazminatı talebinin kabulü ile 595.556,80 TL'nin 25.000,00 TL'sinin dava tarihinden, 570.556,80 TL'sinin ıslah tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1) Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2) Dava, taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı gecikme tazminatının tahsili istemine ilişkindir. Kural olarak düzenlemesi dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı BK'nın 355. vd. maddelerinde yer alan eser sözleşmesinin bir türü olan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde, inşaatın kararlaştırılan tarihte tesliminin gerçekleştirilememesi durumunda yüklenici borçlu temerrüdüne düşer ve arsa sahibinin anılan yasanın 106/2. maddesince seçimlik hakkı doğar. Arsa sahibi bu seçimlik hakkını, geciken ifayı beklemek ve gecikme tazminatını istemek olarak kullanmış ise sözleşmeyi feshetmeden, ileride olası eksik-ayıplı işlere ilişkin alacağının muacceliyetini fiili teslime erteleyerek, gecikme tazminatı alacağını her ay sonu itibariyle talep veya dava ederek, eserin teslimini bekleyebilir. Başka bir anlatımla, bu alacaklarını talep veya dava etmek için eserin yüklenici tarafından teslimini beklemek zorunda değildir. Dairemizin yerleşik uygulaması da bu yöndedir. Nitekim eldeki davada geciken süredeki zararın tazmini istenmektedir. Bir alacağın ifa olanağı, başka bir anlatımla dava edilebilme hakkı doğmadan, o alacak yönünden, zamanaşımı başlamaz. Nitekim, BK’nın 128. maddesi, zamanaşımının alacağın muaccel (dava edilebilir veya istenebilir) olduğu tarihten başlayacağını açık bir şekilde belirtmiştir.Gecikme tazminatı alacağına ilişkin zamanaşımı, o alacakların muaccel oldukları ay sonlarından mı, yoksa teslime kadar tümü için fiilî teslim tarihinden mi başlayacaktır? Örneğin, Ocak ayı gecikme tazminatı alacağı, Ocak sonunda muaccel olmasına rağmen, bu alacağın zamanaşımı muaccel (dava edilebilir) olduğu Ocak sonundan mı, yoksa eserin ileride teslim edileceği tarihten mi başlatılacaktır?Zamanaşımının, eserin tesliminde başlatılmasını öngören BK’nın 363. maddesi, gecikme tazminatı değil, kusura ve dolayısıyla eksik işlere ilişkin olup, madde metninde bu açıkça belirtilmiştir. Bu kural doğrudur; zira, ayıplı ve eksik işler alacağı, ancak teslim tarihinde muaccel (dava edilebilir) hale gelirler. Çünkü, ayıp ve eksik işlerin parasal karşılıklarını istemek için, BK’nın 106/2. maddesinde belirtilen ilk seçimlik hak doğrultusunda, eserin teslimini beklemek gerekir ki, eser teslim edilir edilmez mutâd sürede o eseri muayene edip, eksik-ayıplı işler var mı, yok mu, varsa parasal karşılıklarının ne olduğu tesbit edilebilsin. Sonuç olarak kira tazminatında zamaşımı süresi bağımsız bölümün teslim edilmesi gereken tarihten itibaren başlar. O halde arsa sahibi gecikilen her ay için zararını davayla isteyebileceğine göre her geçen ay zararı o ayın sona ermesiyle istenebilir (muaccel) hale gelir. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin 02.05.1989 gün ve 3941/2261 sayılı ilamı da bu yöndedir. Nitekim, dava tarihinde yürürlüğe olan 818 sayılı BK'nın 129. (TBK'nın 150.) maddesi, varılan bu sonuca paralel bir düzenleme içermektedir.''Arsa sahibi ifayı bekliyor ise, yüklenici sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirmek zorundadır. Sözleşme ifa ile sonuçlanmamışsa, zamanaşımı süresi işlemeye başlamaz. O halde, gecikme tazminatı istemleri yönünden zamanaşımının başlangıç tarihi, sözleşmeye göre yüklenicilerin edimlerini yerine getirerek davacıya ait bağımsız bölümleri teslim tarihidir.'' şeklinde bir sonuca varılamaz ve BK'nın 106/2. maddesinden bu yönde bir sonuç çıkartmak mümkün değildir. Dairemizin yerleşik uygulaması da 13.02.2013 tarih ve 2012/6798 E, 2013/787 K. sayılı ilamı ile 20.09.2013 tarih ve 2731 E, 5618 K. sayılı ilamında olduğu üzere bu yöndedir. Somut olayda, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin bozma ilamında, arsa sahiplerinin gecikme tazminatına hak kazandığı belirtilen 29.01.2003 tarihinden dava tarihi 08.08.2005 arasındaki döneme ilişkin fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 25.000,00 TL gecikme tazminatının tahsili için dava açılmış olup, davacı vekilince 13.05.2011 tarihli dilekçe ile dava değeri 595.556,80 TL olarak ıslah edilmiştir. Davalı vekilince ıslah dilekçesinin kendisine tebliğinden sonra süresinde zamanaşımı def'inde bulunulmuştur.Bu durumda mahkemece, ıslah tarihi itibariyle ıslah edilen miktara ilişkin gecikme tazminatı isteminin BK'nın 126/4. maddesindeki 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle reddine karar verilmesi gerekirken, ıslah edilen miktar yönünden de davanın kabulü doğru olmamıştır.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.