MAHKEMESİ : Ankara 8. Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ : 15/03/2013NUMARASI : 2013/32-2013/136Davacının açtığı iflas erteleme davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde müdahiller T. İ. Bankası A.Ş., T. E. Bankası A.Ş., T. Bank A.Ş., E.. A.. ve karardan sonra müdahale talebinde bulunan F.Plastik Kauçuk San. ve Tic. A.Ş. vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R-Davacı vekili, baraj, köprü, sulama sistemleri gibi alt ve üst yapı taahhüt işleriyle iştigal eden müvekkili şirketin, maliyetlerin artması, olumsuz rekabet koşulları ve benzeri nedenlerle borca batık hale geldiğini, ancak uygulanacak iyileştirme projesi ile müvekkilinin bu durumdan kurtulabileceğini ileri sürerek, iflasın ertelenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Müdahale dilekçesi sunan alacaklılar Ç. Kaldırma .. Ltd. Şti., E. Boru .. A.Ş., T. .. A.Ş., S. K. Akaryakıt .. A.Ş., S.... A.Ş. ve S.Gap .. A.Ş. vekilleri ile R. İş Makineleri .. Ltd. Şti., F. Plastik-H. G. O., T. İş Makineleri- E. B., Te.Makine .. Ltd. Şti. yetkilileri davacı şirketten alacaklı olduklarını, iflasın ertelenmesini kendilerinin de istediklerini bildirmişlerdir.Müdahale dilekçesi sunan diğer alacaklılar vekilleri, davanın reddini istemişlerdir.Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacının borca batık durumda olduğu, tasfiye halinde olmadığı, mali durumuna ait iyileşme umudunun bulunduğu, alacaklılarının durumunun iflasın derhal açılmasına oranla daha kötü duruma gelmeyeceği, iflasın ertelenmesi için gereken koşulların oluştuğu gerekçesiyle, iflasın bir yıl süreyle ertelenmesine karar verilmiştir. Kararı, müdahil, T. İ.Bankası A.Ş., T. E.Bankası A.Ş., T. Bank A.Ş., E.. A.. ve karardan sonra müdahale talebinde bulunan F.Plastik Kauçuk San. ve Tic. A.Ş. vekilleri temyiz etmiştir. Dava, iflasın ertelenmesi istemine ilişkindir.Müdahale talebi, ancak yargılama aşamasında yapılabilir (Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, Cilt 4, 2001, sh: 3508) . Hükmün bozulmasından sonra yapılacak yargılama sırasında müdahale mümkün ise de, 6100 sayılı HMK'nın 65. maddesinde müdahale isteminin hüküm tarihine kadar yapılabileceği düzenlendiğinden, temyiz aşamasında müdahale talep edilemeyeceği gibi asıl karara yönelik temyiz isteminde de bulunulamaz. Hükmü temyiz eden bir alacaklının yargılama sırasında süresinde müdahale veya itirazda bulunmaması halinde temyiz hakkının doğabilmesi için iflas erteleme talebinin İİK'nın 166/2. maddesinde öngörülen usule uygun olarak ilanının yapılmamış olması veya erteleme talebinin İİK'nın 179/a maddesi uyarınca ticaret siciline tescil ettirilmemiş olması gerekir. Yargıtay 19. H.D.'nin 26.03.2009 tarih ve 2008/11673 E, 2009/2282 K sayılı ilamı bu yöndedir. Somut olayda, anılan 179/a madde hükmüne uygun olarak tescil yapılmadığından, müdahale talebinde bulunan F. Plastik Kauçuk San. ve Tic. A.Ş. vekilinin, asıl karar tarihinden sonraki aşamada müdahale talep edebileceği gibi, asıl kararı temyiz hakkının da bulunduğu kabul edilmiştir. İİK'nın dava tarihinden önce 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6103 sayılı Kanun ile değişik 179/a maddesinin 1. ve 2. fıkraları, "Mahkeme, iflâsın ertelenmesi isteminde bulunulması üzerine, envanter düzenlenmesi ve yönetim kurulunun yerine geçmesi ya da yönetim kurulu kararlarının onaylanması için derhal bir kayyım atar; ayrıca şirketin ve kooperatifin malvarlığının korunması için gerekli diğer önlemleri alır. Kayyımın atanmasına ilişkin karar, kayyımın mahkemece belirlenmiş görevleri ve temsil yetkisi ile bunların sınırları ve iflâsın ertelenmesine ilişkin talep 166. maddenin ikinci fıkrasındaki usul ile mahkeme tarafından ilân ve ticaret siciline tescil ettirilir. Mahkeme bu arada erteleme talebini karara bağlar." hükmünü içermektedir.Mahkemece, erteleme istemi üzerine, İİK'nın 179/a maddesi hükmüne uygun olarak ilanlar yapılmış ise de erteleme istemi ile kayyım atanmasına ilişkin kararın ticaret siciline tescil ettirilmesi gerekirken, bu usul gözardı edilerek sonuca gidilmesi doğru görülmemiştir.Öte yandan, iflasın ertelenmesi, borca batık durumda bulunan şirket tarafından sunulan; somut öngörüler içeren, ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi çerçevesinde bu durumdan kurtulması kuvvetle muhtemel bulunan kooperatiflerle sermaye şirketleri için öngörülmüş bir hukuki korunma yoludur (İİK m.179). İflasın ertelenebilmesi için şirketin borca batık durumda olması, sunulacak ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi kapsamında şirketin mali durumunu düzeltebileceğine dair somut veriler ileri sürmesi ve fevkalade mühletten yararlanmamış olması gerekir (Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK m. 377, İİK m.179 vd.). Mahkeme, İİK'nın 166/2. maddesine uygun ilan yapmalı, borca batıklık, 6102 sayılı TTK’nın 377. maddesinde gösterilen şekilde varlıkların rayiç değerine ve İİK’nın 178/1. madde ve fıkrasında belirtilen alacaklılar listesinde gösterilenler ile gerçek anlamda tesbit edilebilecek diğer borçların tutarına göre belirlemelidir. Bunun için borçlu şirket tarafından mahkemeye ibraz edilen bilanço ile mali durumun iyileştirilebilmesi amacıyla şirket tarafından bildirilen proje üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, rayiç değerler ve yapılan araştırma ve inceleme sonucu elde edilen gerçekçi verilere göre bilirkişilerce yeniden oluşturulacak şirket bilançosu (borca batıklık bilançosu) da dikkate alınıp bir sonuca gidilmelidir. İflasın ertelenmesinin amacı, borca batık sermaye şirketinin mali durumunu düzelterek borca batıklıktan kurtulmasının sağlanmasıdır. Borca batıklıktan kurtulma ise tüm borçların ödenmesi anlamına gelmeyip, aktifin pasiften fazla olmasını ifade eder. Gerek borca batıklık ve gerek iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığı hususunda (muhasebe ve işletme ekonomisi bilgisi özel ve teknik bilgi niteliğinde bulunduğundan ve hakimin bunları genel ve mesleki bilgisiyle çözmesi beklenemeyeceğinden) HMK’nın 266. maddesinde gösterildiği şekilde bilirkişinin oy ve görüşüne müracaat edilmeli ve bu raporun da hukuka uygunluğunun hakim tarafından denetlenmesi gerekir. Ayrıca, somut verilere dayalı, çelişmeyen öngörüler içeren, özellikle sermaye ve/veya kârlılık artışını netleştiren unsurların varlığının, proje için vazgeçilmez hususlar olduğu gözden kaçırılmamalı; iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olduğunun bu yolla tespiti cihetine gidilmelidir. Hakim de bu raporla o konudaki özel ve teknik bilgi ihtiyacını giderebilmeli ve raporun hukuka uygunluğunu denetlemelidir. Projenin ciddi ve inandırıcılığı öncelikle ve özellikle sermaye ve/veya kârlılığın ne şekilde arttırılacağı ve borca batıklıktan kurtulmanın ne şekilde sağlanacağı somut, belgelere dayalı ve gerçekçi bilgi ve öngörülerden yola çıkılarak tespit edilmeli, diğer proje unsurları için de bilimsel veriler değerlendirilmelidir.Bir sermaye şirketinin borca batıklık bildiriminde bulunarak iflasını istemesi halinde, bu durumun mahkemece re’sen tesbiti gerekir. Bu tesbitin yapılmasında, davacının sunduğu delillere ek olarak, mahkemece gerekli görülen diğer deliller toplanmalı, bu kapsamda ilgisi görülen kamu kurumlarından alınacak bilgiler, yapılacak keşif ve mahkemece atanacak bilirkişilerce düzenlenecek raporlarda değerlendirilmelidir.Borca batıklığın tespitinde sadece davacının kayıtlarına değil, varlıklarının rayiç değerlerine de özellikle bakılmalı, bu noktada, konusunda uzman bilirkişilerin görüşüne başvurulmalıdır.Dava teorisindeki genel ilkenin bir istisnası olarak, borca batıklık sadece dava tarihi itibariyle değil, yargılama safhasındaki olumlu veya olumsuz gelişmeler de dikkate alınarak belirlenmelidir.Açıklanan durum karşısında davacı şirketin mevcut kayıtları; mahkemece ulaşılabilecek tapu, trafik, sanayi ve ticaret odaları, ticaret sicil kayıtları gibi hakkında bilgi alınabilecek belgeler, varlık kalemlerinin rayiç değerlerine ilişkin uzman (teknik) bilirkişi görüşleri ve somut olay bakımından özellik arz edebilecek diğer verilerin toplanmasından sonra, konusunda uzman bir bilirkişi heyetinden alınacak teknik, detaylı ve denetime elverişli rapor sonucuna göre borca batıklığın yukarıda gösterilen ilkeler çerçevesinde tespiti ile varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekir. İflasın ertelenmesine karar verilebilmesi için, borca batıklık olgusunun öncelikle gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Davacı şirketin borca batık olduğunun doğru olarak tespiti halinde; iyileştirme projesinin, bütüncül bir değerlendirmeyle, 6102 sayılı TTK'nın 377. maddesi kapsamında nakit sermaye konulması dâhil nesnel ve gerçek kaynakları ve önlemleri içerip içermediği, İİK'nın 179. maddesi anlamında ciddî ve inandırıcı olup olmadığı ve HMK'nın 29. maddesinde açıklanan dürüstlük kuralına uygun davranma yükümlülüğüne ve gerçeğe uygun bir biçimde hazırlanıp, hazırlanmadığı, eş deyişle, iyileştirme projesinde yapılacak olanların tek tek maliyetinin, hangi ekonomik kaynaktan sağlanacağı, her bir proje kaleminin zaman olarak en geç hangi tarihte yapılacağı, yapılacak olanların ayrı ayrı borca batıklık üzerindeki zaman ve oran olarak etkisinin somutlaştırılması ve böylece iyileştirme projesinin neden ciddi ve inandırıcı olduğunun ayrıntılı ve zaman içinde sayısal olarak, denetlenmeye elverişli nitelikte olması gerekmekte olup, bu özellikte olmayan iyileştirme raporlarına ve bunlara dayalı düzenlenen bilirkişi ve kayyım raporlarına göre ne iflasın ertelenmesine karar verilebilir ne de iflas erteleme talep eden şirket alacaklıları aleyhine sonuç doğuracak şekilde ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Mahkemece, bu niteliği haiz olmayan iyileştirme projeleri sunulduğunda iflasın ertelenmesini isteyen şirkete uygun bir süre verilerek, açıklanan özellikteki projenin sunulmasının ve soyut içerikli projenin somutlaştırılmasının sağlaması ve verilen sürede iyileştirme projesini sunmayan şirketin iyiniyetli olmadığı kabul edilerek, sadece borca batıklığı tespit ettirilerek, sonucuna göre karar verilmelidir. Açıklanan özellikteki iyileştirme projelerinin sunulması halinde alınacak bilirkişi ve kayyım raporlarından sonra talep halinde ve gerektiğinde, hüküm tarihine kadar sadece gerekli tedbirlere karar verilmeli ve tarihlerine uygun şekilde proje kalemleri yerine getirilmediği takdirde tedbirler kaldırılarak, iflasın ertelenmesi ve ihtiyati tedbir müesseselerinin kötüye kullanılmasının önüne geçilmelidir.İyileştirme projesinin, sadece şirketin mevcut işleyişinin devamı ve tedbir kararlarıyla borca batıklıktan kurtulabileceğine ilişkin olması nedeniyle 6102 sayılı TTK'nın 377. maddesindeki nakit sermaye konulması, dış kaynaktan nakit girişi, sermaye artışı, yeni ortak alınması, şirketin mevcut işleyişi sonucu şayet mümkün ise kâr ve nakit akışı gibi nesnel ve gerçek kaynakları ve önlemleri içermesi, İİK'nın 179. maddesinde aranan ciddî ve inandırıcı özellikleri haiz olması gerekir.Mahkemece önce, şirket varlıklarının rayiç değerlerinin ve bu kapsamda borca batıklığın tespiti, bu şartın yerine geldiğinin anlaşılması halinde de iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığının, somut verilere dayalı olarak, bilimsel şekilde değerlendirilmesi gerektiğinden, alanında uzman yeni bir bilirkişi heyetinden bilirkişi ve kayyım raporlarını, şirketin mali durumunu ve iyileştirme projesini açık ve somut dayanaklarla değerlendiren; açıklamalı, gerekçeli ve denetime elverişli bir rapor alınması, raporun sadece sonuç bölümüne değil, bütün kapsamına bakılması suretiyle bir karar verilmesi gerekir. İflas erteleme davalarında, erteleme isteyen davacı şirketin mali durumunun mahkemece, yargılama sonuna kadar incelenmesi ve iyileştirme projesinin uygulanabilir olup olmadığının denetlenmesi gerekir. Diğer yandan, kayyımın görevlerinden biri de erteleme sürecinde şirketin mali durumundaki değişiklikler ve şirket yetkililerinin iyileştirme projesine riayeti konusunda mahkemeye bilgi vermektir. Kayyım raporlarında şirketin denetlendiği her döneme ilişkin aktif ve pasif durumunun ayrıntılı olarak açıklanması ve verilen ihtiyati tedbirlerle birlikte davacı şirketin mali durumunda düzelme olup olmadığı, iyileştirme projesinin uygulanıp uygulanmadığı ve borca batıklıktan kurtulma yolunda somut adımlar atılıp atılmadığı hususlarının ayrıntılı ve denetime elverişli olarak açıklanması gerekir. Mahkemece, kayyım raporlarının yukarıda açıklanan hususlar doğrultusunda hazırlanıp hazırlanmadığı denetlenmeli, bu hususları içermeyen eksik ve yetersiz denetim ile hazırlanan raporlara itibar edilmemelidir.Somut olayda, mahkemece, yukarıda ayrıntıları ve sırası açıklanan gerekli araştırmaların yapılmasından sonra toplanan tüm veriler çerçevesinde bilirkişi görüşü alınması gerekirken, davacı şirketin borca batıklık durumunun tespiti bakımından re'sen yapılması gereken araştırmaların yapılmaması, borca batıklık durumunun usulünce kesin olarak belirlenmeden eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulması doğru olmamıştır. Diğer yandan, gerekçeli karar başlığında 1-39 sıra arasında müdahale dilekçesi sunan müdahillere yer verilmiş, müdahil olmayan alacaklılar ise 40. sıradan sonra "Diğer alacaklılar" başlığıyla sıralanmıştır. Buna göre 06.02.2013 tarihinde müdahale dilekçesi veren A. Mak. İnş. Tur. Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti ile 08.03.2013 tarihli duruşmada müdahale dilekçesi verdiği belirtilen R. İş Mak. Yedek Parça Tic. Ltd. Şti'ne müdahiller arasında yer verilmeyip, diğer alacaklılar arasında sırasıyla 57 ve 120. sırada yer verilmesi, 21.03.2013 tarihinde müdahale dilekçesi veren İNG Bank A.Ş. Necatibey Şubesi'ne gerekçeli karar başlığında yer verilmemesi HMK'nın 297/1-b. maddesi hükmüne aykırı olmuştur. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, müdahiller T. İş Bankası A.Ş., T. E.Bankası A.Ş., T. Bank A.Ş., E.. A.. vekili ile F. Plastik Kauçuk San. ve Tic. A.Ş. vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harçların istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.