Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8251 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 8223 - Esas Yıl 2014





T.C.YARGITAY23. Hukuk DairesiMAHKEMESİ : Ankara ... Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki nama ifaya izin ve tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın aktif husumet yokluğundan reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, taraflar arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, ancak davalı yüklenicinin inşaatı yarım bırakarak terk ettiğini, kat malikleri ile dava dışı üçüncü kişi arasında sözleşme yaparak inşaatı tamamladıklarını ileri sürerek, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshini mümkün değilse nama ifaya izin verilmesini talep ve dava etmiş; daha sonra fesih isteminden vazgeçerek, nama ifaya izin verilmesini ve eksik işler bedelinin tahsilini talep ve dava etmiştir.Mahkemece, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davacının kat maliki olarak dava dışı yüklenici ile imzaladığı sözleşmede, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde belirlenen işlerden daha fazla imalat yapılmasının kararlaştırıldığı, davacının arsa sahibi sıfatıyla imzaladığı sözleşmelerin eylemli olarak feshedildiği, davalı yüklenicinin, üçüncü kişi ile yapılan sözleşmeye taraf olmadığı gerekçesiyle, davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacı ile davalı yüklenici arasında 23.03.1999 tarihinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalanmış, sözleşme uyarınca inşaatın yapılmaması üzerine bu sefer 17.11.2005 tarihinde aynı taraflar arasında ek sözleşme düzenlenmiş; ancak, yine inşaatın imal ve teslimi gerçekleştirilmediğinden davacı yanca, dava dışı taşeron .... ile 02.05.2012 tarihinde bedeli karşılığı inşaat sözleşmesi imzalanmıştır. Taraflar arasındaki olayların cereyan tarzı itibariyle yanlar arasındaki sözleşmenin eylemli şekilde sona erdiği anlaşılmaktadır. Mahkemenin kabulü de bu yöndedir. Buna göre davacı arsa sahibince talep edilen nama ifaya izin ve eksik kusurlu işler bedelinin tahsili istemi olumlu zararlar kapsamında kaldığından eldeki davada talep edilebilmesi mümkün değildir.Hal böyle olunca, davanın esastan reddi yerine davacının aynı sözleşmede akidi olan davalı aleyhine açtığı davanın aktif husumet yokluğundan reddi doğru olmamış ise de, sonucu itibariyle doğru olan kararın izah edilen sebeplerle HUMK'nun 438/son maddesi gereğince değişik gerekçe ile onanması uygun bulunmuştur.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile sonucu itibariyle doğru olan kararın değişik gerekçe ile ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.