Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7986 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 2227 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 10. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 01/10/2013NUMARASI : 2010/233-2013/224Taraflar arasındaki itirazın iptali, tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı ve katılma yoluyla davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R-Davacı vekili, müvekkili ile davalı arsa sahipleri arasında 15.04.2008 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ve 14.10.2008 tarihli ek sözleşme imzalandığını, arsa üzerindeki metruk yapının müvekkilince yıkıldığını, inşa edilecek yapı ile ilgili plan ve projeler hazırlatılması ve sair masraflar için 10.773,00 TL para harcandığını, ayrıca tanıklar huzurunda davalılara 60.000,00 TL ödeme yapıldığını, ruhsat için belediyeye yapılan başvuru üzerine, yapının sözleşmede kararlaştırıldığı gibi tek blok halinde yapılamayacağının bildirildiğini, taraflar arasında yeni duruma uygun olarak anlaşma sağlanamadığını, sözleşmenin kurulmasından önce mevcut bu objektif ifa imkânsızlığı nedeniyle arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin ve ek sözleşmenin müvekkili tarafından feshedildiğini, 70.773,00 TL alacağın tahsili amacıyla davalılar aleyhinde icra takibi başlatıldığını, ancak davalıların icra takibine karşı haksız olarak itiraz ettiklerini, ayrıca müvekkilinin uğradığı kâr kaybının da tahsili gerektiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile %40 icra inkar tazminatının tahsilini ve müvekkilinin kâr kaybının tespiti ile davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili, sözleşmeye konu parsel üzerinde imar yönünden bir sorun bulunmadığını, yüklenicinin bu durumu bilerek sözleşme imzaladığını, sözleşmeden bir buçuk yıl sonra gerekli izinlerin alınmadığı gerekçesiyle sözleşmenin feshinin kötüniyetli olduğunu, feshe müvekkillerinin neden olmadığını, davacının imar iznini almadan parsel üzerindeki binayı yıktığını, 60.000,00 TL ödeme yapıldığına ilişkin iddianın doğru olmadığını savunarak, davanın reddini ve %40'tan aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatının tahsilini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; taşınmazın imar durumunun 13.02.1998-15.03.1999 tasdik tarihli ve 1/1000 ölçekli imar planı kapsamında kaldığı, sözleşme tarihinde imar durumunda bir değişiklik olmadığı, basiretli bir tacir gibi davranması gereken yüklenicinin imar durumu ve yönetmeliğini incelemeden sözleşme akdetmesinden dolayı kusurlu olup, feshinde haklı olmadığı, fesih nedeniyle sözleşme ortadan kalkmış olsa bile davalılar yararına sebepsiz zenginleşme oluşturan ödemelerin istenebileceği, bu kapsamda ödenen emlak vergilerinin tahsili talebinin yerinde olduğu, 60.000,00 TL tutarlı ödemenin ispat edilemediği, diğer taleplerin de feshin haksız olması nedeniyle yerinde görülmediği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile itirazın kısmen iptaline, davalı A.. T.. yönünden 2.265,23 TL asıl alacak ve 20,38 TL işlemiş faiz, davalı K.. T.. yönünden 1.825,21 TL asıl alacak ve 2,73 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 4.113,55 TL üzerinden takibin devamına, fazlaya ilişkin istemlerin ve talep yargılamayı gerektirdiğinden tarafların icra inkar ve kötüniyet tazminatı taleplerinin reddine karar vermiştir. Kararı, davacı ve katılma yoluyla davalılar vekili temyiz etmiştir. 1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle emlak vergisi makbuzunun davacının elinde olmasının ödemenin onun tarafından yapıldığına karine oluşturmasına göre, davalılar vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2) Dava, taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı olarak davacı yüklenici tarafından yapıldığı ileri sürülen çeşitli harcamaların ve ödemelerin, sözleşmenin feshi nedeniyle davalılardan tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı tarafça, sözleşme kapsamında paylaşımdaki farkın giderilmesi amacıyla davalılara elden 60.000,00 TL nakit ödeme yapıldığı iddia edilmiş olup, dava dilekçesinde yemin deliline dayanılmıştır. O halde mahkemece, davacı tarafa yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak sonucuna göre HMK'nın 225. vd. maddeleri hükümleri doğrultusunda işlem yapılması ve bir karar verilmesi gerekirken, 60.000,00 TL ödeme yönünden davanın kanıtlanamadığı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.Öte yandan, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi halinde taraflar, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı BK'nın 108/1. maddesi uyarınca karşılıklı ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri kusurlu olsalar bile sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre sözleşmenin tasfiyesi kapsamında geri isteyebilirler. Tasfiyeden amaç, tarafların sözleşme etkisinden kurtulması, sözleşmenin yapıldığı tarihteki durumlarına geri döndürülmesidir. Böylelikle taraflar eser sözleşmesi nedeniyle birbirlerinin malvarlığına kattıkları değerlerin iadesini isteyebilecektir. Yüklenici tarafından, fesih anına kadar arsa sahibinin malvarlığına giren yararlı ve imar mevzuatına uygun olan imalatın ya da yapılan yararlı masrafların bedeli talep edilebilir. Bir başka yüklenicinin o imalatı devam ettirerek inşaatı tamamlayabilmesi mümkün ise, o imalat arsa sahibi için yararlı sayılır. Yüklenici tarafından istenebilecek bedel, fesih iradelerinin birleştiği ya da bu şekilde bir irade birleşmesi yoksa fesih hakkındaki mahkeme kararının kesinleştiği tarih veya kesinleşen mahkeme kararına göre belirlenen fesih tarihi itibariyle, imalatın ya da masrafın mahalli piyasa rayiçlerine göre belirlenen bedelidir. Hükmedilecek imalât bedelinin içerisinde bu iş ve imalâtın yapılması için gerekli olan ve yüklenici tarafından ödenmesi gereken yıkım, ruhsat, proje vs. gibi harcamalar da bulunmaktadır.Somut olayda, davacı yüklenici arsa üzerinde bulunan eski binanın yıkımı için yaptığı masrafları buna ilişkin 01.04.2010 tarihli faturayı da sunarak talep etmiştir. Dosya arasında bulunan Belediye Başkanlığı yazısında parsel üzerinde bulunan binanın, metruk bırakılıp kamunun can ve mal güvenliği açısından tehlike oluşturduğu, söz konusu yapının 5 gün içerisinde yıkılması gerektiği, aksi halde yıkım bedelinin belediye tarafından karşılanarak %20 fazlasıyla tahsil edileceği hususunun arsa sahiplerine tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Bu durumda, söz konusu binanın yıkılmasının, bu nedenle ortaya çıkacak masraflardan kurtulmuş olmaları nedeniyle davalı arsa sahiplerinin yararına bir iş olduğunun kabul edilmesi, yıkılan metruk binada yüklenicinin yararına bir enkaz (kereste, demir vs.) bedeli varsa bu da mahsup edilerek, fesih iradelerinin birleştiği tarih itibariyle, mahalli piyasa rayicine göre yıkım bedelinin davacı yüklenici tarafından sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca istenebileceği gözetilerek, bilirkişiden bu hususta rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu istem ile ilgili herhangi bir tartışma ve değerlendirme yapılmaksızın, feshin haksız olması nedeniyle bu istemin yerinde olmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmesi isabetsiz olmuştur. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin tüm, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, davacıdan peşin alınan harcın istek halinde iadesine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.