MAHKEMESİ : Asliye Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında 11.05.2011 tarihinde danışmanlık sözleşmesi imzalandığını, davalı şirketin verilen hizmetten memnun olması sebebiyle sözleşme süresinin bitiminden sonra yeniden, 01.06.2012 tarihinde danışmanlık sözleşmesi imzalandığını, sözleşme ile müvekkili şirketin davalıya yönetim, organizasyon, franchising, operasyon ve mali konularda danışmanlık hizmeti vermesi, davalı şirketin ise aylık 9.000,00 TL + KDV olmak üzere danışmanlık ücreti ödemesinin kararlaştırıldığını, müvekkilinin sözleşme uyarınca tüm yükümlülüklerini yerine getirmesine rağmen, davalının 2012 yılı Ağutos ayından itibaren danışmanlık ücretlerini ödemediğini, müvekkilinin davalı şirketin halka açılma ve kurumsallaşma sürecinde de davalı şirkete destek verdiğini, bunun sonucunda davalı şirketin ..... ..... satışının gerçekleştiğini, bu satış sebebiyle sözleşmenin 4.1.6. maddesi uyarınca kararlaştırılan komisyon bedelinin de müvekkiline ödenmediğini, danışmanlık ücretlerinin ödenmemesi sebebiyle müvekkili şirket tarafından davalıya 22.01.2013 tarihinde ihtarname gönderilerek ödenmeyen fatura bedelleri ile komisyon bedelinin ödenmesinin talep edildiğini, bu arada görüşmeler yapıldığını ancak anlaşma sağlanamadığını, davalı şirketin 30.01.2013 tarihinde gönderdiği ihtarname ile sözleşmenin 6. maddesi gerekçe gösterilerek sözleşmenin feshedildiğini, feshin sözleşmede belirtilen şekilde yapılmadığını, bu nedenle geçerli olmadığını, bu ihtarnamenin müvekkili şirkete 15.03.2013 tarihinde tebliğ edildiğini, müvekkili şirketin sözleşmenin feshinden haberdar olmadığı bu dönemde davalı şirkete gönderdiği 05.02.2013 tarihli ihtarname ile, 2013 yılı Ocak ayına ait danışmanlık hizmetine ilişkin 01.02.2013 tarih ve 79 sayılı faturayı gönderdiğini, davalı şirket tarafından bu faturanın 12.02.2013 tarihli ihtarname ile iade edildiğini, bunun üzerine söz konusu fatura bedellerinin tahsili için ..... .... İcra Müdürlüğü'nün 2013/7270 E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı şirketin itirazı üzerine takibin durduğunu, müvekkili şirketin sözleşme uyarınca üzerine düşen tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, danışmanlık hizmetini verdiğini, bu hususun taraf yetkilileri arasındaki e-maillerden de anlaşıldığını, ayrıca davalı şirketin, müvekkili şirketin hizmetinden memnun kalmasa ve yükümlülüklerini yerine getirmese müvekkili şirket ile ikinci kez danışmanlık sözleşmesi imzalamayacağını, sözleşmenin feshinin ve itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın 63.720,00 TL asıl alacak üzerinden iptali ile % 20 icra inkâr tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacı şirketin, müvekkilinin halka arzı aşamasında hizmet vermediğini, davacının böyle bir hizmet vermesinin 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu'na göre mümkün olmadığını, davacı tarafın 01.06.2012 tarihli sözleşme uyarınca üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediğini, danışmanlık hizmetini gereği gibi vermediğini, sözleşme uyarınca aylık sunması gereken raporları sunmadığını, bu nedenle sözleşmenin feshedildiğini, faturaların kayda alınmasının faturaya konu hizmetin verildiği anlamına gelmeyeceğini, ayrıca 2013 yılı Ocak ayına ait faturanın da müvekkili şirket tarafından 12.02.2013 tarihli ihtarname ile iade edildiğini savunarak, davanın reddini ve % 20 kötüniyet tazminatının tahsilini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında 11.05.2011 tarihinde, 01.06.2011 ve 31.05.2012 tarihleri arasında geçerli olacak danışmanlık sözleşmesi imzalandığı, davacının beş aylık danışmanlık ücret alacağını talep ettiği, davacı tarafından ödenmeyen faturaların noter aracılığı ile gönderilen ihtarname ile istenmesi üzerine, davalı tarafından sözleşmenin 6. maddesi uyarınca, davacıya süre verilmeden sözleşmenin tek taraflı olarak feshedildiği, dava konusu alacağın, sözleşmenin sona erme tarihi itibariyle vadesi geçmiş altı aylık ücret alacağı olduğu, sözleşmenin feshinin sözleşmenin 6. maddesinde yer alan şartlara uygun yapılmadığı, davalı tarafın anılan maddeye göre öncelikle davacıya edimini yerine getirmesi için ihtar göndermesi, yedi gün içinde bu edimin yerine getirilmemesi halinde fesih hakkının kullanılması gerektiği, davalının bu şartlara uymadan yaptığı feshin geçerli olmadığı, bu nedenle davacı tarafın sözleşmeye göre danışmanlık ücretine hak kazandığı, davalının davacı tarafından gönderilen ihtarname ile 25.01.2013 tarihinde temerrüde düşürüldüğü, bu tarihten itibaren işlenmiş faiz alacağının 2.040,35 TL olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 63.720,00 TL asıl alacağa vaki itirazın iptali ile %20 icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.1- Davalı vekilinin, takip konusu 01.09.2012, 01.10.2012, 01.11.2012 ve 01.12.2012 tarihli faturalara dayalı temyiz itirazları yönünden ;Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 27.06.2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Fatura ve dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK'nın m. 21/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK'nın 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. İşin bedeli sözleşme kurulurken kararlaştırılmış olup, fatura ise bu aşama ile ilgili değil, ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Fatura öncesinde taraflar arasında borç doğurucu hukuki ilişkinin bulunması, faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Faturayı alan (faturayı defterlerine kaydetmemesi koşulu ile) akdi ilişkiyi inkâr ettiğinde, faturayı gönderenin önce akdi ilişkiyi kanıtlaması gerekir. Fatura, sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. 6102 sayılı TTK'nın 21. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. 2. fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura içeriğinin doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura değildir. Bu belge belki icap olarak kabul edilebilir ki, buna itiraz edilmemesi, anılan 21/2. madde hükmü anlamında sonuç doğurmaz. Öte yandan, sadece faturanın tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkânı yoktur. Faturanın ispat aracı olması, ancak niteliği gereği faturaya geçirilmesi gereken bilgiler (olağan içerik) hakkında geçerlidir.Sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olarak düzenlenen faturanın şekli ve kapsamının ne olması gerektiği konusunda, Türk Ticaret Kanunu'nda özel bir hüküm bulunmamakta, anılan Yasa'nın 21. maddesinde neyi ifade ettiği açıklanmaksızın faturanın içeriğinden söz edilmektedir. Faturanın zorunlu içeriği ve şekil şartlarına ilişkin ayrıntılı düzenleme Vergi Usul Kanunu'nda yer almaktadır. Faturanın olağan içeriği, akdin ifası ile ilgili hususlarla sınırlıdır (VUK'nın m. 230). Dolayısıyla, faturanın içeriği, faturanın bu temel niteliğine uygun olmadığı takdirde, sekiz günlük itiraz süresinin geçirilmesi bu hususları yazılı delil haline getirmez. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. (Geniş bilgi için Bkz: Prof. Dr. Sami Karahan, Ticari İşletme Hukuku, 23. Baskı, Eylül 2012, Konya; Sh 111 vd.)Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur. Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK'nın 222. (6762 sayılı TTK'nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir. Somut olayda davalının, davacı tarafından düzenlenen 01.09.2012, 01.10.2012, 01.11.2012 ve 01.12.2012 tarihli faturaları ticari defterlerine kaydetmiş olduğu, bu faturalara süresinde itiraz ve iade ettiğine ilişkin savunma ve delil ileri sürmediği de dikkate alındığında, davacının alacağının varlığının HMK'nın 222. maddesi uyarınca ispatlanmış olduğunun kabulü gerekmektedir.Mahkemece, davacının bu dört faturaya ilişkin alacağını ispatladığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle, davanın tamamen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış ise de, karar sonucu itibariyle doğru olmuştur. Bu açıklamalara ve dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere, gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin 01.09.2012, 01.10.2012, 01.11.2012 ve 01.12.2012 tarihli faturalara yönelik olan ve aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2- Davalı vekilinin 01.01.2013 ve 01.02.2013 tarihli faturalara yönelik temyiz itirazlarına gelince;Taraflar arasındaki sözleşmenin 4.1.4 maddesi, " Karya Gıda, aylık olarak verilmiş olan danışmanlık hizmetine ilişkin raporları her ayın sonunda Etiler Marmaris'e yazılı olarak sunmayı beyan ve taahhüt eder." hükmünü, 4.2.1. maddesi ise, "Etiler Marmaris'e verilecek olan danışmanlık hizmetleri kapsamında Karya Gıda'ya aylık olarak yalnızca 8.000 TL+KDV ödemeyi beyan ve taahhüt eder. Bu ücret Karya Gıda'nın İstanbul içi yapacağı her türlü masrafı da kapsamaktadır. Karya Gıda tarafından her ayın ilk gününde kesilecek olan faturanın en geç 3 iş günü içinde mutlaka defaten ödenmesi gerekmektedir." hükmünü içermekte olup, hizmet bedeli, hizmetin verildiği aydan sonraki ayın ilk günü faturalandırılacağından anılan faturaların, sözleşmenin davalı tarafça 21.01.2013 tarihli feshinden önceki hizmet bedellerine yönelik olduğunun kabulü gerekir. Buna göre, mahkemece, davalı tarafça sözleşmenin feshinin haklılığı ya da haksızlığının işbu davada tartışmasına gerek bulunmamaktadır. Davalı tarafça, ticari defterlerine kaydedilmeyen ve 8 günlük sürede itiraz edilen anılan faturalarla ilgili hizmetin verilmediği, aylık raporların düzenlenmediği savunulduğundan, davacının hizmetin verildiğini kanıtlamakla yükümlü olduğu gözetilerek, konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla, davacının bu yönde dosyaya sunduğu e-mail yazışmaları incelenerek faturaların ait olduğu Aralık ve Ocak aylarında davacı tarafça söz konusu hizmetin verilip verilmediği konusunda rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye ve yanılgılı gerekçeye dayalı olarak hüküm verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.