Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7952 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 3147 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, davalı ...'nın davacı kooperatifin üyesi olduğunu, aidat borçları ile ödemekle yükümlü olduğu sair borçlarını genel kurul kararına uygun olarak süresi içinde ödemediğinden kendisine ihtarnameler keşide edildiğini, davacının ödemeleri yerine getirmemesi üzerine müvekkilinin alacağının tahsili amacıyla davalı borçlu hakkında icra takibi yapıldığını, davalının itirazı neticesinde takibin durduğunu ileri sürerek, davalının.... İcra Dairesi'nin 2012/2926 E. sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptalini, asıl alacağın %40'ından aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, müvekkilinin icra dosyasına yazılı alacağın tamamına itiraz ettiğini, dava konusu uyuşmazlığın harç matrahının 358.207,57 TL olduğunu, dava dilekçesi ile 66.000,00 TL üzerinden harç ödendiği anlaşılmakla Harçlar Kanunu'nun 30. maddesi gereğince bakiye 292.207,57 TL üzerinden hesaplanacak harç eksikliğinin ön inceleme duruşmasından önce tamamlanması gerektiğini, her ne kadar ödeme emrinde 42.100,00 TL gösterilmiş ise de müvekkilinin 2004 yılından bu yana davacı kooperatifin üyesi olduğunu, şu ana kadar 56.850,00 TL nakit ödeme yapıldığını, müvekkilinin huzur hakkı alacaklarının da 54.000,00 TL olup toplam aidat borcundan bu alacağının takas ve mahsubunun gerektiğini, aidat huzur alacakları toplamının 110.850,00 TL olduğunu, anaparaların mahsubu neticesinde kalanın daha ziyade faiz alacağı mahiyetinde olduğunu, tahakkuk ettirilen 358.207,57 TL faiz alacağına tekrar %10 faiz işletilmek sureti ile talep edilmekte olduğunu savunarak, davanın reddi ile dava konusu alacağın %20'si oranında tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalının, davacı kooperatife üyeliği nedeniyle tahakkuk eden 71.100,00 TL aidat borcuna karşılık dosyaya 53.150,00 TL'lik ödeme belgesi sunduğu, yönetim kurulu üyeliği nedeniyle adına tahakkuk eden 54.700,00 TL huzur hakkı alacağının bulunduğu, huzur hakkı alacağının aidat borcundan mahsubundan sonra 36.750,00 TL huzur hakkı alacağının bulunduğu, davalının kooperatife aidat ödemelerinin geciktirilmesi nedeniyle TBK'nın 88 ve 120. maddeleri dikkate alınarak yapılan hesaplama neticesinde 22.354,30 TL faiz borcunun bulunduğu, davalının huzur hakkı alacağından faiz borcunun mahsup edilmesi neticesinde ( 36.750,00 TL-22.354,30 TL=) 14.395,70 TL ileri dönem aidatlarından mahsup edilebilecek huzur hakkı alacağının bulunduğu, davalının icra takip tarihi itibariyle davacı kooperatife borçlu olmayıp 14.395,70 TL huzur hakkı alacağının bulunduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.1-1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 56/son maddesinde, “Genel kurulca belirlenen aylık ücret, huzur hakkı, risturn ve yolluk dışında hiçbir ad altında başkaca ödeme yapılamaz” hükmüne yer verilmiş olup, bu hüküm başkaca ödeme yapma yasağı ile ilgilidir. Yoksa, huzur hakkı ya da aylık ücretin genel kurulca mutlaka karar altına alınması, karar alınmamışsa yöneticinin bu alacakları hak edemeyeceği anlamına gelen bir hüküm değildir. Davacı kooperatif anasözleşmesinin 49/1. maddesinde, yönetim kurulu başkan ve üyeleri için aylık ücret veya katılacakları her bir toplantı için huzur hakkı ödeneceği, ancak bunun miktar ve şekline genel kurulda karar verileceği hüküm altına alınmıştır. Önemli olan, davalının ücret istemediğine yönelik bir iradesinin bulunup bulunmadığıdır. Böyle bir iradesi bulunmadıkça, Anayasa’ya göre angaryanın yasak olduğu ve huzur hakkının verilen bir emeğin karşılığı olduğu, davalı yöneticinin alacağının doğduğunun ilke olarak kabulü ve genel kurullarda kararlaştırılmamış olsa bile, toplantı başına huzur hakkı olarak münasip bir ücretin kooperatifin başka yöneticileri ile ilgili uygulaması da gözetilerek, belirlenip ödenmesi gerekir.Davalının yöneticilik yaptığı döneme ilişkin huzur hakkı alacağı ile ilgili genel kurul kararlarının mevcut olduğu, davalının huzur hakkı alacağından vazgeçtiği yönünde bir beyanı olmadığı gibi aksi yönde bir genel kurul kararı da bulunmadığı anlaşılmıştır.Bu açıklamalara ve dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2- Dava, aidat alacağının işlemiş faiziyle tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemidir.Dosya kapsamından,.... İcra Müdürlüğü'nün 2012/2926 E. sayılı takip dosyasında 69.600,00 TL, asıl alacak, 330.707,57 TL işlemiş faiz tutarından, tahsilatın 3.700,00 TL'si asıl alacaktan, 38.400,00 TL'si işlemiş faizden mahsup edilerek, bakiye 358.707,57 TL'nin asıl alacağa aylık % 2, % 5, % 10 faiz yürütülerek tahsili istemiyle icra takibine başlandığı anlaşılmıştır. Takip talepnamesi kapsamına göre, davalının toplam 42.100,00 TL olduğu anlaşılan ödemelerin tamamının BK'nın 84. maddesi uyarınca işlemiş faiz borcundan mahsubu mümkün iken, bir kısmının asıl alacaktan, bir kısmının işlemiş faizden mahsup edilmek suretiyle icra takibine başlandığı, buna göre davacının takip tarihinden önceki döneme ilişkin BK'nın 84. maddesinin uygulanması talebinden vazgeçmiş olduğunun kabulü gerekir. Öte yandan hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davalının yönetim kurulu üyeliği sebebiyle doğan 54.700,00 TL huzur hakkı alacağının, düzenlenen tabloda ödenen aidat alacağı kapsamında dikkate alınarak, davalının faiz borcunun azaltıldığı görülmüştür. Bu durumda mahkemece, ek bilirkişi raporu alınarak davalının yapmış olduğu ödemelerin BK'nın 84. maddesi uygulanmaksızın asıl alacaktan mahsubu suretiyle takip tarihi itibariyle davacının asıl alacak ve işlemiş faiz alacağının belirlenmesi, davalının mahsubunu istediği huzur hakkı alacağına faiz uygulanmasını talep etmediği gözetilerek, bulunan alacak miktarından mahsubu ile varsa tarafların alacakları tutarlarının tespiti ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.