MAHKEMESİ : İstanbul 5. Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ : 27/12/2013NUMARASI : 2013/36-2013/360Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R-Davacı vekili, taraflar arasında 23.10.2009 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, davalı yüklenicinin edimini sözleşmeye uygun olarak yerine getirmediğini, bu sebeple müvekkiline ait dairelerde kalite yetersizliği farkı oluştuğunu, ihtarnamelere rağmen kalite yetersizliği bedelinin ödenmediğini ve sözleşmeye aykırıkların giderilmediğini, bu hususta özel bilirkişiden rapor alındığını, bilirkişi tarafından davacıya ait dairelerde değer kaybı meydana geldiğinin tespit edildiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 30.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, dava dilekçesinin müvekkiline usulune uygun tebliğ edilmediğini, savunma hakkının kısıtlandığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davalı tarafça sözleşme hükümlerine aykırı davranılarak 20 ton yerine 10 tonluk su deposu yapıldığı, asansörün 4 kişilik olması gerekirken 3 kişilik yapıldığı, davacıya ait bodrum kattaki daire yüksekliğinin 2.60 metre yerine 2.47 metre yapıldığı, ihtarlara rağmen yüklenicinin sözleşmeye aykırılıkları gidermediği, bu aykırılıkların davacıya ait 8 adet dairede 30.000,00 TL değer kaybına yol açtığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2)Davacı tarafça, davalı yüklenici tarafından sözleşmeye aykırı olarak imal edilen su deposu, asansör ve zemin kattaki dairenin yüksekliği nedeniyle değer kaybının tahsili istenmiştir. 6100 sayılı HMK'nın 266/1. (1086 sayılı HUMK'nın 275.) maddesi "Mahkeme, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir" hükmünü içermektedir. Aynı Kanun'un 282. (1086 Sayılı HUMK’nın 286.) maddesinde belirtilen bilirkişinin oy ve görüşünün hakimi bağlamayacağı ve hakimin bilirkişi raporunu serbestçe takdir edeceği hükmü, HMK'nın 281. (HUMK'nın 283.) maddesi hükmü uyarınca bilirkişi raporunu yeter derecede kanaat verici bulmazsa bilirkişiden ek rapor ya da sözlü açıklama alabileceği veya yeni bir bilirkişi incelemesi Yaptırabileceği şeklinde anlaşılmalıdır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda, davalı tarafından asansör ve su deposunun sözleşmeye uygun yapılmadığı, davacıya ait 1 numaralı dairedeki kat yüksekliğinin projeden daha az yapılmış olduğu tespit edilerek, bu ayıpların serbest piyasa fiyatları ve davacıya ait 8 bağımsız bölümün rayiç değerine etki eden tüm faktörler dikkate alındığında talep edilen miktarın uygun ve muvafık olduğunun takdir ve tahmin edildiği görüşü bildirilmiştir. Bu durumda, mahkemece inşaat mühendisi ve emlakçı bilirkişilerden oluşturulacak yeni bir bilirkişi kurulu refakatinde mahallinde keşif ve inceleme yapılarak, inşaatın sözleşmeye uygun olarak yapılmış olması halinde davacıya ait bağımsız bölümlerin dava tarihi itibariyle mahalli piyasa rayiçlerine göre değerinin ne olacağı, diğer anlatımla davacıya ait bağımsız bölümde ve ortak alanlardaki ayıplı imalatların bu haliyle davacıya ait bağımsız bölümlerin değerine etkisi ve dava tarihi itibariyle değer kaybı hususunda ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli rapor alınıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davacının talebinin yerinde olduğu yönündeki takdir ve tahmine dayalı görüş bildiren bilirkişi raporuna itibarla hüküm kurulması doğru olmamıştır. Öte yandan, 27.12.2013 tarihinde tefhim edilen kısa karara ilişkin tarihin, gerekçeli kararın 3. sayfasının sonunda, esasen kararın yazıldığı tarih olan 09.01.2014 olarak yazılması da HMK'nın 297/1-d maddesi hükmüne aykırı olmuştur.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.