MAHKEMESİ : Antalya 2. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 11/12/2013NUMARASI : 2013/1065-2013/1321-KARAR-1)Basit yargılama usulünde tarafların tüm delilleri toplanıp, incelendikten ve son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, HMK'nın 312/2. maddesi uyarınca kararı, gerekçesi ile birlikte yazması ve hükme ilişkin tüm hususları gerekçesi ile birlikte tefhim etmesi asıldır. Ne var ki, uygulamada aynı hükme dayanılarak zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucu (çoğu kez anılan madde hükmüne uygun olarak hazırlanmadan) tutanağa geçirilip, tefhim edilmekle, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır. YHGK'nın 03.12.2014 tarih ve 2013/221441 E., 2014/1000 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere;01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nın 321.maddesinin 2.fıkrasına göre; kararın tefhimi için hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklanamadığı ve bu nedenle zorunlu olarak hüküm özetinin tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılması gerekir. Bu hüküm doğrultusunda, hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte tefhim edilmediği hallerde gerekçeli kararın taraflara tebliği zorunludur (Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’nın (İkinci Bölüm) 20.03.2014 gün ve 2012/1034 Başvuru sayılı kararı da aynı yöndedir). Mahkemece, taraflara tefhim edilen kısa kararda (hüküm özeti) hükmün tüm unsurları yer almakla birlikte kararın gerekçesinin tefhim edilememesi halinde temyiz süresi gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başlar. Ancak, hüküm tüm unsurları ve gerekçesi ile birlikte tefhim edilmiş ise artık hükmün HMK’nın 321/2 maddesine göre usulüne uygun ve eksiksiz bir biçimde tefhim edildiği kabul edilir ve temyiz süresi tefhim tarihinden itibaren başlar. İİK'nın 363. maddesinde yer alan ve temyiz süresinin başlangıcına esas alınan tefhim kavramının "hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklandığı hal" olarak anlaşılması zorunludur. Tarafların, gerekçeli karar tebliğ edilmeden önce, temyiz süre tutum dilekçesi veya gerekçeli temyiz dilekçesi sunmak suretiyle kararı temyiz ettikleri hallerde, kararın gerekçesini dikkate alarak yeni temyiz gerekçelerine dayanması mümkün olduğundan, gerekçeli kararın taraflara tebliği gerekir.Somut olayda, mahkemece yargılama sonunda şikayetin reddine şeklinde verilen kısa karar, şikayetçi vekilinin yüzüne karşı 11.12.2013 tarihinde tefhim edilmiş ve gerekçeli karar daha sonra yazılmış ise de, şikayetçi vekiline tebliğ edilip edilmediği anlaşılamamıştır. Tefhim edilen kısa kararda hükmün yasal unsurları tümüyle yer almadığı gibi, gerekçe dahi tefhim edilmemiştir. İİK'nın 363. maddesi uyarınca tefhimden itibaren temyiz süresinin başlaması hükmün HMK'nın 321/2. maddesi uyarınca yazılıp, gerekçesi ile birlikte tefhimine bağlıdır. Şikayetçi vekili tarafından tefhimden sonra 12.12.2013 tarihinde temyiz harcı yatırarak süre tutum dilekçesi verilmiş ve gerekçeli kararın tebliğinden sonra gerekçeli temyiz dilekçesinin verileceği belirtilmiştir. Ancak gerekçeli kararın şikayetçi vekiline tebliğine ilişkin tebligat parçasına dosya içerisinde rastlanmadığından mahkemece, gerekçeli karar şikayetçi vekiline tebliğ edilmiş ise, tebliğ parçasının dosya içerisine konulması, temin edilemezse tebliğ tarihinin saptanması için mahkeme kayıtları ve posta idaresi kayıtları üzerinde gerekli incelemenin yapılarak tebliğ tarihinin bildirilmesi, şayet henüz tebliğ yapılmamış ise, gerekçeli kararın şikayetçi vekiline tebliği ile temyiz süresinin beklenmesi, şikayetçi vekilinin temyiz dilekçesinin sunulması halinde bu dilekçenin, 2)İflas sıra cetveline şikayet süreye tabi olup, bu süre kural olarak sıra cetvelinin İcra ve İflas Kanunu'nun 166. maddesinde gösterilen usulde ilanından itibaren işlemeye başlar. Eğer şikayetçi 223. maddeye göre tebliğe elverişli adres gösterir ve gerekli masrafı avans olarak yatırırsa, süre kendisine yapılan tebliğden itibaren hesaplanır. Bu itibarla sıra cetvelinin hangi tarihte, hangi gazetede ilan edildiğinin tereddüte yer bırakmayacak şekilde açıklıkla belirtilmesi ve şikayetçinin tebliğe elverişli adres bildirip, gerekli avansı yatırıp yatırmadığının net olarak bilinmesi şarttır. Bu nedenle dosyada bulunmadığı anlaşılan;a-Şikayete konu sıra cetveli, İİK'nın 166. maddesinde belirtilen gazetelerde ilan edilmiş ise ilana ilişkin gazete nüshalarının asılları ya da tarihleri anlaşılacak şekilde çektirilen onaylı fotokopileri,b-Şikayetçi tarafın kayıt başvurusu sırasında tebliğe elverişli adres gösterip göstermediğine ve masraf avansı (İİK.m.223) verip vermediğine ilişkin bilgiler;İflas Müdürlüğü'nden sorularak varsa temin edilip, alınacak cevabi yazının,Dosya içerisine konularak temyiz incelemesi yapılmak üzere gönderilmesi için yerel mahkemesine geri çevrilmesi gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın yerel mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 05.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.