Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7664 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 6252 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Ankara Batı 3. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 06/06/2013NUMARASI : 2011/22-2013/187Taraflar arasındaki asıl ve birleşen tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde asıl ve birleşen davada davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R- Asıl davada davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatif tarafından inşa ettirilen 716 Ada 5 parselde bulunan 5 nolu bağımsız bölüm için bedelini peşin ödeyerek genel kurulun verdiği yetki doğrultusunda 29.04.2003 tarihli yönetim kurulu kararıyla davalı kooperatife peşin bedelli üye olduğunu, ancak davalı kooperatifin tapuyu vermediği gibi davalı kooperatif üyesi olan diğer davalıların da anlaşılmayan bir biçimde dava konusu 5 parseli sözleşme imzalayan arsa sahiplerinden satın alarak taşınmaza el koyduklarını ve müvekkiline ait bağımsız bölümün tapusunu vermeye yanaşmadıklarını ileri sürerek, 5 nolu bağımsız bölümün tapusunun iptali ile müvekkili adına tescilini, mümkün olmazsa ödediği 25.000,00 TL'nin davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir. Birleşen davada davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatif tarafından inşa ettirilen 716 Ada 5 parselde bulunan 4 nolu bağımsız bölüm için bedelini peşin ödeyerek genel kurulun verdiği yetki doğrultusunda 07.10.2002 tarihli yönetim kurulu kararıyla davalı kooperatife peşin bedelli üye olduğunu, ancak davalı kooperatifin tapuyu vermediği gibi davalı kooperatif üyesi olan diğer davalıların da anlaşılmayan bir biçimde dava konusu 5 parseli davalı kooperatifle sözleşme imzalayan arsa sahiplerinden satın alarak taşınmaza el koyduklarını ve müvekkiline ait bağımsız bölümün tapusunu vermeye yanaşmadıklarını ileri sürerek, 4 nolu bağımsız bölümün tapusunun iptali ile müvekkili adına tescilini, mümkün olmazsa ödediği 25.000,00 TL'nin davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir. Asıl ve birleşen davada davalılar vekili, diğer davalı kooperatif ile dava dışı arsa sahipleri arasındaki sözleşmenin, arsa sahiplerince feshedilmesi üzerine, müvekkillerinin dava konusu arsayı bedelini ödeyerek arsa sahiplerinden satın aldıklarını ve inşaatın tüm giderlerinin müvekkillerince ödendiğini, taşınmazın kooperatifle ilgisinin kalmadığını savunarak, asıl ve birleşen davanın reddini istemiştir. Davalı kooperatif temsilcileri E.. K.. ve M.. Ş.., genel kurulda alınan karar doğrultusunda davacıları kooperatife peşin bedelli üye olarak aldıklarını, davacıların genel kurulca belirlenen daire bedeli olan 25.000,00 TL'yi kooperatife ödediklerini, davacıların sundukları gelir makbuzlarındaki kaşenin de müvekkili kooperatife ait olduğunu beyan etmiştir. Davalı kooperatif temsilcisi N.. D.., dava konusu olaylar hakkında bilgi sahibi olmadığını söylemiştir.Dahili davalı Ş.. B.. vekili, davanın reddini istemiştirDahili davalı, davalı kooperatif iflas idare memurları davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; asıl ve birleşen davada davacıların dava tarihi itibariyle, kooperatif üyesi oldukları konusunda şüphe olmadığı, dava konusu bağımsız bölümlerin yer aldığı 5 parsel sayılı taşınmazla ilgili olarak dava dışı arsa sahipleri ile davalı kooperatif arasında 25.10.1999 tarihinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığı, inşaatın tamamlanmadığı gerekçe gösterilerek arsa sahiplerinin 01.04.2003 tarihinde sözleşmeyi feshettiklerini davalı kooperatife bildirdiği ve 05.12.2005 tarihinde taşınmazı kooperatif üyesi diğer davalılara sattığı, her ne kadar sözleşmenin tek taraflı olarak feshi mümkün değil ise de, 28.12.2006 tarihli noterden yapılan sözleşme kapsamına göre, 25.10.1999 tarihli sözleşmenin eylemli olarak feshedilmiş olduğu, böylelikle davacıların taşınmazı devralan arsa sahibi davalılar ve tapu maliki ile davalı kooperatife karşı tapu iptal ve tescil talebinin hukuken yerinde olmadığı, üyelik dolayısıyla ödendiği iddia edilen 25.000,00 TL'nin davalı kooperatif dışındaki diğer davalılardan istenemeyeceği, davalı kooperatif yönünden ise, davacılar vekilinin yargılama aşamasında konut tahsis edilememesinden dolayı tazminat talebinde bulunmadığını beyan etmesine ve davacıların üyelikten çıktığına ya da çıkarıldığına ilişkin iddiasının bulunmamasına göre, üyelikleri halen devam eden davacıların bedelin tahsili istemine ilişkin taleplerinin erken açılmış bir dava olduğu gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine; iflas idaresi memurları yönünden ise usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Kararı, asıl ve birleşen davada davacılar vekili temyiz etmiştir. 1-Asıl ve birleşen dava, tapu iptali ve tescili, mümkün olmazsa ödenen bedelin iadesi istemine ilişkindir.Uyuşmazlık salt taşınmazın aynıyla ilgili olmayıp davacıların davalı kooperatif ve diğer davalılar ile olan üyelik ilişkisinden kaynaklandığından, uyuşmazlığın 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan HUMK'nın 17. (HMK'nın 14.) maddesine göre, kooperatifin ortaklarına ya da ortakların bu sıfatla diğer ortaklar veya kooperatife açacağı davalarda kooperatif merkezinin bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir. Anılan yetki kuralı, kamu düzenine ilişkin ve kesin nitelikte olduğundan, davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece re'sen dikkate alınması da gerekir. Dosyada bulunan Ticaret Sicil Memurluğu kayıtlarından, davadan önce terkin edilip, dava sırasında ihya edilen davalı kooperatifin işbu dava tarihi itibariyle merkezinin Ankara olduğu anlaşılmıştır. O halde mahkemece hem davalı kooperatif, hem de kooperatif ortağı olan diğer davalılar yönünden davalı kooperatifin merkezinin bulunduğu yer mahkemesinin kesin yetkili olduğu gözetilerek, karar tarihi itibariyle yürürlükte olan HMK'nın 114/1-ç ve 115/2. madde hükümleri uyarınca kesin yetkiye ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın esası incelenerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.2-Bozma nedenine göre, asıl ve birleşen davada davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen davada davacılar vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edenlere iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.