MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, peşin bedel ödeyerek davalı kooperatife üye olan müvekkilinin, parasal edimlerini yerine getirmediği gerekçesiyle, kanuna ve anasözleşmeye aykırı olarak üyelikten ihraç edildiğini ileri sürerek, ihraç kararının iptalini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı tarafından üyelik devir sözleşmesi ile ödenen bedelin devir tarihine kadar olan borçları kapsadığını, davacının devir tarihinden sonraki aidatlardan sorumlu olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, Dairemizin davanın kabulü gerektiğine işaret eden 01.04.2014 tarih ve 2013/8917 E., 2014/2472 K. sayılı bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davacının, davalı kooperatife peşin bedel ödeyerek üye olduğu, davacıya gönderilen ihtarmanenin normal üyelere ilişkin aidat ve faiz borcunu ihtiva ettiği, söz konusu ihtarnamenin davacı yönünden geçerliliği bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile ihraç kararının iptaline karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1- 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/3. maddesinin yürürlükte bulunduğu dönemde Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi iken, 6335 sayılı Kanun'un 2. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 5. maddesinin 3. ve 4. fıkralarında yapılan değişiklikle Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasında ilişki görev ilişkisi olarak değiştirilmiş ve bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. 6335 sayılı Yasa’nın 38. maddesi uyarınca 6102 sayılı TTK’ya eklenen geçici 9. madde ile bu kanunun göreve ilişkin hükümlerinin, bu kanunun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce açılan davalarda uygulanmayacağı, bu davaların açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan kanun hükümlerine tabi olduğu belirtilmiştir.Öte yandan, kooperatif ile ortağı arasındaki ortaklık ilişkisinden doğan davaların 1163 sayılı Kanun'un 99. maddesinde ticari dava olduğu kabul edilmiş ise de, münhasıran Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu öngörülmemiştir. Buna göre 30.06.2010 dava tarihi itibariyle Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü niteliğinde ve münhasıran iki tarafın arzularına tabi olan işlerden olup, davanın Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla olduğu belirtilerek açıldığı, anılan 5/3 ve HUMK'nın 188. madde hükmü uyarınca davalı tarafça süresinde iş bölümü itirazı yapılmadığı ve Asliye Hukuk Mahkemesinin miktar ya da somut olayda olduğu gibi nitelik yönünden görevli olduğu anlaşıldığından, davaya Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla bakılması doğru olmuştur.Davalı vekili, kararı süresinde temyiz ettikten sonra, davacı vekili 09.11.2015 havale tarihli kimlik tespiti yapılmış dilekçe ile davadan feragat etmiştir. Hüküm verildikten sonra davadan feragat edilmesi halinde yerel mahkemenin davadan feragat hakkında bir karar verebilmesi uygulaması hakkında 1086 sayılı HUMK’ta bir düzenleme bulunmamakta olup, 11.04.1940 gün ve 1939/15-70 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı çerçevesinde hükümden sonra ortaya çıkan ve esas hükmün temyiz yoluyla incelenmesine engel bir durum karşısında, feragatin mahkemesince incelemesinin ve bu konuda bir karar verilebilmesinin sağlanabilmesi için kararın bozulması yoluna gidilmiş, uygulama bu şekilde yerleşmiştir. (YHGK'nın 16.11.1966 gün ve 1438 E., 290 K.; 27.05.1992 gün ve 2-250 E., 364 K.; 29.09.1993 gün ve 2-49 E., 543 K. sayılı ilamları bu yöndedir.) 6100 sayılı HMK’da bu konuda açık bir düzenleme yapılmamış, ancak bu kanuna dayanılarak çıkarılan ve yeni yönetmeliğin yürürlüğe girdiği 06.08.2015 tarihine kadar yürürlükte bulunan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliği’nin “Karar verilmiş dosyalara ilişkin işlemler” başlıklı 57. maddesinde “Hükmün kesinleşmesinden önce davadan feragat, davayı kabul veya sulh halinde, hâkim dosya üzerinden bu konuda ek karar verir. Taraflarca kanun yoluna başvurulmuş olsa dahi sırf bu nedenlerle dosya istinaf veya temyiz incelemesine gönderilmez.” düzenlemesi getirilmiştir. Aynı hükme, Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari Ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliği'nin 215. maddesinde de yer verilmiştir. HMK'nın 5. kısım 3. bölümünde yer alan ve davaya son veren taraf işlemlerinden olan feragat, 6100 sayılı HMK'nın 311/1. maddesi hükmü uyarınca, kesin hüküm sonuçlarını doğurduğu gibi, aynı Kanun'un 309/2. maddesi uyarınca karşı tarafın kabulüne de bağlı bulunmamaktadır. Öte yandan, aynı Kanun'un 310/1. maddesi uyarınca davadan feragat karar kesinleşinceye kadar her aşamada mümkündür. Mahkeme davadan el çektiğinden, karar ortada durduğu müddetçe, davayı yeniden ele alıp, feragat nedeniyle bir karar veremez. (11.04.1940 gün ve 1939/15-70 sayılı İBK ile YHGK'nın 21.11.1981 gün ve 2 E., 551 K. sayılı ilamı bu yöndedir.) YHGK'nın 19.12.2012 gün ve 13-1369 E., 1221 K. sayılı ilamı ile Dairemizin 06.12.2013 tarih ve 5603 E., 7763 K; 29.09.2014 tarih ve 2028 E; 6027 K. sayılı ilamlarında da açıklandığı üzere; 6100 sayılı HMK'da açık bir hüküm bulunmayan ve İçtihadı Birleştirme Kararı ile yöntemi belirlenmiş bir konuda, yönetmelik hükmüne dayalı olarak, hükümden sonra davanın ele alınması suretiyle ek karar tesis edilmesi doğru değildir.Bu itibarla, davadan feragat nedeniyle mahkemece bir karar verilmesi gerektiğinden, bunun sağlanabilmesi için hükmün öncelikle bu nedenle bozulması gerekmiştir.2-Bozma nedenine göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.