Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7345 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 5227 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İstanbul(Kapatılan) 35. Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ : 17/07/2013NUMARASI : 2012/73-2013/195Taraflar arasında görülen itirazın iptali davası sonucunda verilen hükmün bozulmasına ilişkin Dairemizin 06.03.2014 gün ve 2013/8548 Esas, 2014/1647 Karar sayılı ilamının karar düzeltme yoluyla incelenmesi davacı vekilince istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü.- KARAR -Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında imzalanan 20.05.2009 tarihli sözleşme uyarınca müvekkilinin davalıya hizmet verdiğini, ancak sözleşmenin davalı yanca sebepsiz olarak feshedildiğini, müvekkilinin davalıya 28.02.2011 tarihine kadar hizmet vermeye devam ettiğini, sözleşmenin 7/j ve k maddeleri uyarınca ödemenin her ayın takip eden ilk üç iş günü içinde yapılması gerektiğini, aksi durumda temerrüt hükümlerinin doğacağını, müvekkili tarafından geç ödeme nedeni ile fatura düzenlenip noter ihtarı ile davalıya keşide edildiğini, ancak faturanın kabul edilmeyip iade olunduğunu, bu nedenle ilgili faturaya dayalı olarak İstanbul 5. İcra Müdürlüğü'nün 2011/3164 sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, ancak davalının itirazı sonucu takibin durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile % 40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, taraflar arasında imzalanan sözleşme uyarınca müvekkili şirketin davacıdan hizmet alımı yaptığını ve sözleşmenin 9. maddesi uyarınca müvekkilinin 23.11.2010 tarihli ihtarnamesi ile 28.02.2011 tarihi itibariyle sözleşmeyi feshettiğini, bunun üzerine davacının geçmişe dönük 72 faturaya ilişkin olarak sözleşmenin 7/k maddesi uyarınca dava ve takip konusu faturayı düzenleyip müvekkiline gönderdiğini, ancak faturanın kabul edilmeyip iade edildiğini, müvekkilinin aldığı hizmetin tüm karşılığını ödediğini, davacının şimdiye kadar herhangi bir temerrüt faizi talebi olmadığını, BK'nın 113. maddesi uyarınca davacının faiz talebinin mümkün olmadığını, alacağın ne şekilde hesap edildiğinin belli olmadığını, taraflar arasında birçok dava daha olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davalı vekilinin temyiz istemi üzerine Dairemizin 06.03.2014 tarih ve 2013/8548 E., 2014/1647 K. sayılı ilamıyla, taraflar arasında akdedilen 20.05.2009 yürürlük tarihli sözleşmede asıl borç tutarı ihtirazi kayıtsız ödendikten sonra faizin de ayrıca istenebileceğine ilişkin açık bir hüküm bulunmadığı, bu durumda mahkemece dava tarihi itibari ile yürürlükte bulunan 818 sayılı BK'nın 113. (6098 sayılı TBK'nın 131) maddesi uyarınca asıl borcun ihtirazi kayıtsız ödenmesi halinde fer'ilerin de düşeceğine ilişkin hükmü karşısında davanın reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek, davalı yararına bozulmuştur.Bu kez, davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.1-Yargıtay ilamında belirtilen gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin HUMK'nın 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisine uymayan ve aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer karar düzeltme itirazlarının reddi gerekmiştir.2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık; fatura bedellerinin geç ödenmesi nedeniyle oluşan temerrüt faizinin tahsili için girişilen takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. Faiz, asıl alacağın bir bölümü olmayıp, asıl alacağa bağlı fer’i nitelikte bir haktır. Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 113. maddesi uyarınca, asıl alacak sona erince fer’i haklar da sona ermiş sayılır. Faiz asıl alacağa bağlı olmasına rağmen, asıl alacaktan ayrı olarak dava veya takip konusu edilebilir. Asıl alacak için açılan davada faize ilişkin hakkın saklı tutulmamış olması, daha sonra faiz için ayrı bir dava açılmasına engel teşkil etmez. Ancak, faiz isteğinin ayrı bir davaya konu yapılması halinde, dava tarihi itibariyle asıl alacağın ödenmemiş olması, ödenmiş ise anılan madde hükmü uyarınca ihtirazi kayıt konulması şarttır. Aksi halde çekince konulmamış ya da halin icabı gereğince çekince konulmuş sayılan haller gerçekleşmemiş ise, faiz alacağı da sona ermiş sayılır.Taraflar arasında akdedilen 20.05.2009 yürürlük tarihli sözleşmenin 7. maddesinde ücretin ödenmesi düzenlenmiş olup, asıl borç tutarının vadesinde ödenmemesi halinde temerrüt faizi istenebileceği kararlaştırılmıştır. Sözleşmede, borç ödedikten sonra ayrıca faizinin de istenebileceğine ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu durumda, mahkemece, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 113. (6098 sayılı TBK'nın 131.) maddesi hükmü dikkate alınarak ve davalının, davacının banka hesabına ödeme yaptığını ileri süren davacının, bu iddiası üzerinde durularak, banka hesabına yapılan ödemelerde davacının ihtirazi kayıt koymasının mümkün bulunup bulunmadığı hususu da tartışılarak, yapılacak değerlendirme sonucu oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye ve yanılgılı gerekçeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmediği gerekçesiyle, kararın davalı yararına bozulması gerekirken, Dairemizce yazılı gerekçe ile bozulması doğru olmadığından, davacı vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile, Dairemizin 06.03.2014 tarih ve 2013/8548 E., 2014/1647 K. sayılı bozma ilamının gerekçesi kaldırılarak, kararın açıklanan değişik gerekçe ile davalı yararına bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer karar düzeltme itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin karar düzeltme itirazının kabulü ile Dairemizin 06.03.2014 tarih ve 2013/8548 E., 2014/1647 K. sayılı bozma ilamının gerekçesi kaldırılarak, hükmün değişik gerekçe ile davalı yararına BOZULMASINA, karar düzeltme peşin harcının istek halinde iadesine, 18.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.