Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7035 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 1337 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Bakırköy(Kapatılan) 18. Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ : 08/10/2013NUMARASI : 2013/145-2013/52Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.-K A R A R-Davacı vekili, kooperatif başkan yardımcısı olan davalı Ö.Ş.A., Çorlu Havaalanı faaliyete girdiğinde taksi plakası verileceğini söyleyerek 11.09.2007 tarihinde iki adet üyelik hakkını 30.000,00 TL bedelle müvekkiline devrettiğini, ancak inşaat tamamlandıktan sonra araç tahsisi yapılmadığını, kooperatifin, müvekkili dışında kapasitenin çok üstünde 400-500 adet hisseyi halka sattığını, Çorlu Belediyesi'ne yapılan başvurularda havalimanı için sadece yedi araç tahsisine izin verildiğini, müvekkilinin yaptığı ödemelerinin iadesi için davalı kooperatife gönderdiği ihtarnamenin sonuçsuz kaldığını, davalı Ö. Ş. A. hisse devir sözleşmesi karşılığında ödenen 30.000,00 TL ile aidat adı altında davalı kooperatife ödediği 450,00 TL'nin tahsili için başlatılan takibin davalıların haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile %40 icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili, kimseye iş hacminin artacağı yönünde taahhütte bulunulmadığını, hisse sayısının kooperatif genel kurulca belirlendiğini, kooperatifçe araç tahsisi yapılmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalı Ö.Ş.A. davacıya noterden hisse devrettiği dönemde yönetim kurulu üyesi olması sebebiyle kooperatif anasözleşmesine göre davacının ortaklık şartlarını taşıyıp taşımadığı hususlarında değerlendirme yapabileceği, Kooperatifler Kanunu'nun 8/2. maddesi gereği kooperatife ortak kaydederken şartları taşıyıp taşımadığını araştırmakla yükümlü iken bu yükümlülüğüne aykırı davranmak suretiyle kooperatife üye olma şartlarını taşımayan davacıya hissesini devir ettiği, davacının hisse devrinden beklediğini elde edememesi nedeniyle davalı Ö. Ş. A. hisse devri yönünde ödediği bedeli talep edebileceği, ancak söz konusu ödemenin davalı kooperatife yapılmadığı, aynı zamanda davacının kooperatife üyeliğinin de devam ettiği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile davalı kooperatif hakkında açılan davanın reddine, davalı Ö. Ş.A.yönünden açılan davanın kısmen kabulü ile 30.000,00 TL asıl alacak yönünden davalının itirazının iptaline, bu miktar üzerinden takibin devamına, fazlaya yönelik istemin ve %40 icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.1)Dava, davalı koooperatifin üyeliğinin devri sebebiyle davalı kooperatife ve üyeliği devreden davalı Ö. Ş. A. ödenen bedellerin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.Medeni usul hukukunda olduğu gibi icra hukukunda da alacaklı ve borçlu tarafta birden fazla kişinin yer alması, yani takip arkadaşlığı mümkündür. Ancak, takip arkadaşlığı dava arkadaşlığına nazaran daha sınırlı hallerde söz konusu olur. Birden fazla alacaklının alacağı aynı sebepten doğsa bile borçluya karşı ayrı ayrı takip yapmaları gerekir. İhtiyari dava arkadaşlığının nedeni usul ekonomisidir. İcra hukukunda buna takip ekonomisi denebilir. İhtiyari dava arkadaşlığının olduğu hallerde ihtiyari takip arkadaşlığı takip ekonomisine uygun düşmeyecektir. Örneğin, ihtiyari dava arkadaşlığı bulunan borçlulara karşı birlikte takip yapılması halinde her borçlu farklı şekilde takibe karşı koyabilecek ve bu takipleri birlikte yürütmek mümkün olmayacaktır. Keza birden fazla alacaklının birlikte takip yapması halinde, borçlunun her alacaklıya karşı ayrı itirazı söz konusu olabilir. Bu itirazların her biri ayrı sebeplere göre incelenip sonuca bağlanacağından, takiplerin birlikte yürütülmesinin hiçbir anlamı olmayacak, diğer anlatımla takip ekonomisinden söz edilemeyecektir. İcra hukukunda ihtiyari takip arkadaşlığının olumlu yönleri bulunmamaktadır. Çünkü, her bir takip arkadaşı diğerinden bağımsız hareket edebildiğinden her birinin takibe itirazı ve takibin daha sonraki aşaması birbirinden bağımsız yürüyecek ve çoğu kez ortak bir işlem olmayacaktır. (Pekcanıtez, Hakan/ Atalay, Oğuz/ Özkan Sungurtekin, Meral/ Özekes, Muhammet, İcra ve İflas Hukuku, 11. Baskı, Ankara, 2013, sf.163-164; Kuru/ Baki, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara, 2013, sf.167) Dairemizin 15.04.2014 tarih ve 2013/8713 E., 2014/2961 K. sayılı ilamı da bu yöndedir.Öte yandan, dava tarihinde yürürlükte olan HMK'nın 14. maddesi uyarınca, kooperatif ile üyesi ve üye ile üye arasındaki davanın kooperatifin muamele merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde görülmesi gerekir. Bu yetki kuralı kamu düzenine ilişkin kesin yetki kuralı olup, davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece re'sen dikkate alınması gerekir. 4721 sayılı TMK'nın 51. maddesine göre hükmi şahsın ikametgahı, anasözleşmede aksine hüküm bulunmadıkça muamelelerinin yürütüldüğü yerdir.Dosyada bulunan Ticaret Sicil Memurluğu yazısından dava tarihi itibariyle davacı kooperatifin merkezinin, Çorlu olduğu anlaşılmaktadır.Üyeliği devir ile sona eren davalı Ö. Ş. A. ile davacı arasındaki dava, üyeliğin gerçekleşmemesi halinde herkesin verdiğini geri alması kapsamında nedensiz zenginleşme iddiasına dayalı olup, üye ile üye arasındaki davalarda da uygulanması gereken HMK'nın 14. maddesi bu davalı için uygulanmayacak, HMK'nın 6. maddesinde yer alan genel yetki kuralı uygulanacaktır. Davalı Ö. Ş. A.icra dairesinin ve mahkemenin yetkisine itiraz etmediğinden davalı Ö.Ş. A. yönünden Bakırköy İcra Dairesi'nin ve mahkemenin yetkisi kesinleşmiştir. Davalı kooperatif icra Dairesinin yetkisine itiraz etmediğinden onun bakımından Bakırköy İcra Dairesi'nin yetkisi kesinleşmiş ise de, mahkeme kesin yetki kuralı nedeniyle yetkisizdir. Bu durumda mahkemece, her iki davalı yönünden farklı mahkemeler yetkili olduğundan, bu davanın herbir davalı için birbirinden ayrılması gerekeceği, oysa davanın tek ve aynı takibe dayalı olduğu, davanın ayrılmasının takibin de ayrılması sonucunu doğuracağı, mahkemenin takibi ayıramayacağı, bu nedenle her bir davalı yönünden davanın tefrikinin mümkün olmadığı ve her bir davalı için ayrı ayrı takip yapılıp, ayrı ayrı itirazın iptali davası açılması gerektiği gözetilerek, usulüne uygun icra takibi yapılmadığı, bunun HMK'nın 114/2. maddesi kapsamında dava şartı olduğu gerekçesiyle HMK'nın 114/2 ve 115/2. maddeleri gereğince davanın dava şartı noksanlığından usulden reddine karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın esasının incelenerek, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.2)Bozma nedenine göre, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görümemiştir.SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin harçların istek halinde iadelerine, kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süresi içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.