Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6998 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 8950 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İzmir(Kapatılan) 8. Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ : 23/09/2013NUMARASI : 2012/669-2013/334Taraflar arasındaki kayıt kabul davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.-K A R A R-Davacı vekili, müvekkili kurumun, davalıdan olan ve 3. sırada yer alması gereken alacağının 28.09.2012 tarihli ek sıra cetvelinde 2.953,33 TL olarak 4. sıraya kaydedildiğini, ancak 4904 sayılı Kanun'un 1. maddesi uyarınca devlet alacağı derecesinde imtiyazlı alacak olduğundan İzmir 3. İcra Hukuk Mahkemesi'ne sıra cetvelindeki sıraya itiraz davası açıldığını, düzenlenen ek sıra cetvelinde haksız olarak alacaklarının kısmen reddedildiğini, müvekkilince takip yapılan icra dosyalarında borçlu olan dava dışı G.. Ltd. Şti.ve Tate İnternational Ltd. Şti.'nin % 99,75 hissesinin müflis şirkete ait olduğunu, söz konusu icra dosyalarındaki kurum alacağının kaydının iflas idaresince kısmen miktar bakımından kabul edilmemesi nedeniyle müvekkili kurumun zarara uğradığını ileri sürerek, sıra cetvelinin düzeltilerek alacaklarının 10.487,79 TL olarak 3.sıraya yazılmasını talep ve dava etmiştir.Müflis davalı şirket iflas idaresi vekili, sadece İzmir 24. İcra Müdürlüğü'nün 2010/9078 Esas sayılı takip dosyasında borçlunun müflis şirket olduğunu ve bu alacak tutarı olan 2.953,33 TL'nin kayıt ve kabul edildiğini, diğer bildirilen icra takip dosyalarının borçlularının ise müflis şirketten başka şirketler olduğu görüldüğünden bu icra takip dosyalarına konu olan alacak tutarlarının reddine karar verildiğini, davacının iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, bu icra takip dosyalarında davacının alacaklı olduğu şirketlerdeki hisselerin menkul bir değer olduğunu, İİK'nın 184. maddesi uyarınca iflas masasına intikal etmiş olmasının bu şirketlerden alacaklı olanları müflis şirket alacaklısı haline getirmeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; müflisin diğer şirketlerin borçlarından sorumlu olmadığı, davacı kurumun tüzel kişiliği haiz G. Genetik ve Mikrobiyolojik Tıbbi Ürünler Cihazlar San ve Tic. Ltd. Şti. ve Tate İnternational İleri T... Güvenlik Sistemleri San. ve Tic. Ltd. Şti.'den olan alacaklarını iflas masasına kayıt ettirmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, dava dışı borçlu olan limited şirketlerin kamu borcunun, bu şirketlerin ortağı olan davalı müflis anonim şirketin iflas masasına kayıt kabul istemine ilişkindir. Davacı kurumun alacağı 4904 sayılı Türk İş Kurumu Kanunu'nun 1. ve 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu'nun 53. ve 54. maddeleri uyarınca kamu alacağıdır.Limited şirket ortaklarının kamu borçlarından sorumluluğu, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanun'un 35. maddesinde düzenlenmiştir. 6183 sayılı Kanun'un 35/1. maddesi “(04.06.2008 tarih 5766 sayılı K.'la değ.) Limited şirket ortakları, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar.'' hükmünü içermektedir. Limited şirket ortaklarının kamu borçlarından sorumluluğu “sermaye hisseleri oranında” ve doğrudan doğruyadır. Bu hüküm ile limited şirketlerde ortağın şirketin borcundan dolayı doğrudan, kişisel olarak sorumlu tutulamayacağına ilişkin 6762 sayılı TTK'nın 532. maddesinde yer alan ilkeye bir istisna getirilmiştir.Amme alacaklarının sıra cetveline yazılması, bazı özellikler arzeder:İflasın açıldığı ve adi tasfiye yapılacağı, İİK'nın 166 ve 219. maddeleri uyarınca amme idarelerine bildirildiği ve ilan yapıldığı için, amme idareleri, (amme) alacaklarını, (diğer alacaklılar gibi) iflas masasına yazdırmalıdırlar. Yani, iflas idaresi, bir amme alacağını, kendiliğinden (re'sen) nazara alarak, sıra cetveline yazmak zorunda değildir.İflas masasına yazdırılan bir amme alacağı o konudaki amme alacaklarının tahakkuku usulüne göre iflastan önce kesinleşmişse veya iflası açıldıktan sonra kesinleşirse, bu kesinleşme, iflas idaresi için de bağlayıcıdır; o (kesinleşmiş) amme alacağının sıra cetveline kabul edilmesi gerekir. İflas idaresi, kesinleşmiş bir amme alacağını sıra cetveline kabul etmezse (reddederse), amme alacaklısı, sıra cetveline itiraz davası açabilir (İİK. m.235, II c.1)Alacakları özel hukuktan doğan ve sıra cetveline kabul edilmiş olan iflas alacaklıları, o konudaki amme alacaklarının tahakkuku usulüne göre kesinleşmiş ve bu nedenle sıra cetveline kabul edilmiş olan bir amme alacağından dolayı, alacaklı amme idaresine karşı amme alacağının esası hakkında sıra cetveline itiraz (kayıt terkini) davası (İİK. m.235, II c.2) açamazlar. Ancak, iflas alacaklıları, amme alacağına sıra cetvelinde verilen sıraya itiraz edebilirler; bu itiraz sıraya itiraz niteliğinde olduğundan, iflas alacaklıları, amme idaresine karşı ticaret mahkemesinde sıra cetveline itiraz (kayıt terkini) davası açabilirler (İİK. m.235, II c.2).İflas masasına yazdırılan bir amme alacağı o konudaki amme alacaklarının tahakkuku usulüne göre kesinleşmiş değilse, iflas idaresinin, o amme alacağının, hakkında hiçbir karar vermeden, sıra cetveline yazması gerekir. Bu halde müflisin o amme alacağına karşı başvurabileceği idari yargı yoluna (idare veya vergi mahkemesinde itiraz yoluna), müflis yerine, iflas idaresi başvurur. Buna rağmen, iflas idaresi, kesinleşmiş bir amme alacağının sıra cetveline yazılmasını reddederse, amme idaresi, iflas idaresi aleyhine (m.235, II c.1 hükmüne göre) ticaret mahkemesinde sıra cetveline itiraz (kayıt kabul) davası açabilir. Bu davada, ticaret mahkemesi, amme alacağının esası (mevcut olup olmadığı) hakkında bir inceleme yapamaz; iflas idaresinin amme alacağına karşı idari yargı yoluna başvurmak (idare veya vergi mahkemesinde dava açma) hakkı saklı kalmak üzere, amme alacağının sıra cetveline kaydına karar verir.İflas idaresinin kesinleşmemiş bir amme alacağının sıra cetveline yazması halinde, diğer iflas alacaklıları, amme alacağı hakkında (alacaklı amme idaresine karşı) sıra cetveline itiraz davası açamazlar; ancak, iflas idaresinden, o alacağa karşı idari yargı yoluna başvurmasını talep edebilirler. İflas idaresi (ve ikinci alacaklılar toplanması) o amme alacağına karşı idari yargı yoluna başvurmak istemezse, bu davayı açma hakkı, (İİK'nın 245. maddesine göre) isteyen alacaklıya (veya alacaklılara) devrolunur.İflas idaresi, masaya yazdırılan amme alacağını miktar olarak aynen kabul eder (sıra cetveline yazar) ve fakat alacaklı amme idaresinin bildirdiği sırayı kabul etmezse, yani, amme alacağını iddia edilenden başka bir sıraya yazarsa, o zaman, alacaklı amme idaresi, sıra cetveline karşı icra mahkemesinde şikayet yoluna başvurabilir (m.235, IV).Yukarıda da belirtildiği gibi, iflas idaresi, amme idaresinin iflas masasına amme alacağı olarak yazdırmak istediği alacağın, amme alacağı olmadığı, bilakis özel hukuktan doğan bir alacak olduğu kanısına varırsa, (diğer özel hukuktan doğan alacaklar gibi), amme idaresinin yazdırdığı alacağın kabul veya reddine karar verebilir. İflas idaresi alacağın reddine karar verirse, amme idaresi, buna karşı iflas idaresi aleyhine sıra cetveline itiraz (kayıt kabul) davası açabilir (m.235, II c.1).Alacağı sıra cetveline yazılan (alacaklı) amme idaresi, sıra cetveline kabul edilen diğer alacaklıların alacaklarına veya sıralarına itiraz edebilir ve onlara karşı sıra cetveline itiraz davası açabilir (m.235, II c.2). (Bkz: Prof. Dr. Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku, El Kitabı, 2. Baskı, 2013, Ankara, Sh. 1339 vd.) Kamu alacağının haklı olup olmadığını iflas idaresinin ya da kayıt kabul davasına bakan mahkemenin inceleme yetkisi bulunmayıp, bu konuda karar vermek görevi idari yargınındır. Şeklen oluşmuş bir kamu alacağının kaydetmeyen iflas idaresi kararına karşı kamu alacaklısı olan kamu idaresini, iflas masasına karşı kayıt kabul davası açmaya zorlamak yerine, şekli yönden şartları varsa vergi alacağının masaya kaydedilmesi ve bu alacak iddiasına karşı müflis yerine iflas idaresinin idari yargıya başvurması gerekir. (Bkz. Dr. Adnan Deynekli, Hacizde ve İflasta Sıra Cetveli, 2. Bası, Ankara, 2002, Sh. 647, 648). İflas idaresi ya da kayıt kabul davasına bakan mahkeme, kamu alacağının yasal mevzuatına uygun olarak tahakkuk edip etmediğini ve muaccel olup olmadığını değerlendirmeye yetkili olup, şeklen tahakkuk etmemiş ve bu nedenle de şeklen muaccel olmamış bir kamu alacağının yazdırılması talebini iflas idaresi ve mahkeme reddedebilir. Kamu idaresinin, alacağını iflas masasına yazdırması için idari yargıda dava açması gerektiğine ilişkin bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. (Yargıtay 11. H.D.'nin 01.12.1987 tarih ve 4284 E., 6743 K; YHGK'nın 28.04.1993 tarih ve 19-65 E., 182 K; Yargıtay 19. H.D.'nin 23.01.2003 tarih ve 2002/5642 E., 2003/503 K; 09.06.2010 tarih ve 4283 E., 7181 K. ilamları bu yöndedir.)Kamu alacağının alacaklısının dava dışı borçlu şirketin ortağının sorumluluğuna gidebilmesi için, dava dışı borçlu şirket hakkında takip yapmış olması, dava dışı borçlu şirketin aciz halinde olması ve alacağın şirketin malvarlığından tahsilinin mümkün olmadığının belirlenmesi ve bundan sonra, dava dışı borçlu şirketin ortağı tacir olup, bu arada iflas etmemiş ise, ortağı hakkında 6183 sayılı Yasa'nın 54. maddesi uyarınca takip yapılarak, ortağın malvarlığına haciz uygulaması gerekir. Diğer anlatımla, borcun ortak bakımından da kesinleşmesi ve tahsil edilebilir hale gelmesi gerekir. Tahsil imkansızlığının tespitinde 6183 sayılı Kanun'un 75. maddesine göre düzenlenen kesin veya geçici aciz vesikası yeterlidir. İflas masası iflastan önce kesinleşen bu alacağı iflas masasına kaydetmek zorundadır. Kaydetmezse, amme alacaklısı, kayıt kabul davası açabilir. Şayet (borçlu şirketten tahsilin mümkün olmadığının ortaya çıkmasından sonra), bu şirketin ortağı olan şirket iflas etmiş ise, müflis aleyhine takibe ve hacze girişilemeyeceğinden, iflas masasına alacağın yazdırılması için başvuru gerekecektir. (İflas masasına başvurunun koşulu, şirketin vergi borcunun ödenmemesi ve tahsil imkanının olmamasıdır. Bkz. Dr. Adnan Deynekli, Hacizde ve İflasta Sıra Cetveli, 2. Bası, Ankara, 2002, Sh. 647, 648). Bu koşul gerçekleşmişse, ortak şirketin iflas idaresi bu alacağı masaya kaydetmek zorundadır. Kaydetmezse, amme alacaklısı Ticaret mahkemesine kayıt kabul davası açabilir. Her iki durumda, kayıt kabul davasına bakan ticaret mahkemesi, amme alacaklısının tacir değil, idare olduğunu tespit etmesi halinde, amme alacağının esası (mevcut olup olmadığı), borcun doğumunda haklılık bulunup bulunmadığı hakkında bir inceleme yapamaz; iflas idaresinin amme alacağına karşı idari yargı yoluna başvurmak (idare veya vergi mahkemesinde dava açma) hakkı saklı kalmak üzere, amme alacağının sıra cetveline kaydına karar verir. Amme alacaklısının tacir olduğunu, idare olmadığını tespit etmesi halinde, amme alacağının niteliğini, esasını, miktarını, gerçek olup olmadığını incelemeli ve sonucuna göre karar vermelidir. İflas idaresi, amme alacaklısı idarenin bu alacağının amme alacağı olmadığına ya da miktarına, diğer anlatımla idari karar ve işlemin koşullarına yönelik iptal ya da tespit davasını idare mahkemesine açıp, sonucunu beklemelidir. Davanın sonucuna göre (ya özel ya da kamu) alacağının ait olduğu sırasına kaydetmelidir.Somut olayda, dosya kapsamından, davacının, dava dışı borçlu şirketler G.. Genetik ve Mikrobiyolojik Tıbbi Ürünler Cihazlar San ve Tic. Ltd. Şti. ve Tate İnternational İ... T.... Güvenlik Sistemleri San. ve Tic. Ltd. Şti. hakkında icra takibi başlattığı görülmüş ise de; alacağını bu şirketlerden tahsil edip etmediği, tahsil etme imkânı kalıp kalmadığı, diğer anlatımla, davacının bu şirketlerin ortaklarından olan davalı müflis şirkete başvuru yapabilmesi ya da kayıt kabul davası açabilmesi öncesinde bu koşulun gerçekleşip gerçekleşmediği dosya kapsamından anlaşılamamaktadır.Bu durumda, mahkemece, yukarıda açıklanan hususlarda inceleme yapılıp sonucuna göre bir karar vermesi gerekirken,eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.SONUÇ :Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.