MAHKEMESİ : Kayseri 5. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 31/12/2013NUMARASI : 2013/108-2013/468Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R-Davacı vekili, müvekkili şirket ile aralarında davalının da bulunduğu arsa sahipleri arasında imzalanan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine ek olarak 10.03.2011 tarihinde imzalanan “Ek Sözleşme” başlıklı sözleşmede, inşa edilecek binadaki 5 ve 9 no'lu bağımsız bölümlerin fiyat farkına ilişkin ödeme planları ve miktarlarının belirlendiğini, sözleşme tarihinden başlamak üzere inşaat bodrum kat tabliyesi bitiminde fiyat farkının tamamının ödenmiş olması şartı getirildiğini, ödenmemesi veya eksik ödenmesi durumunda sözleşme tarihinden bodrum kat tabliyesi bitene kadar geçen her ay için yüklenici firmaya ödeyecekleri bedelin %25'i nispetinde gecikme faizi ödenmesinin kararlaştırıldığını, müvekkilinin sözleşme ile yüklendiği inşaatı tamamlayıp dairelerin teslimini yaptığını, ek sözleşme ile belirlenen fiyat farklarını diğer arsa sahiplerinden tahsil etmiş olmasına karşın davalının ihtara rağmen borcunu ödemediğini ileri sürerek, 9 no'lu daireye ilişkin fiyat farkından oluşan 34.000.00 TL'nin ek sözleşmenin 3. maddesi uyarınca bodrum kat tabliyesi bitene kadar geçen her ay için aylık %25 oranında faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı ile müvekkiline vekaleten hareket eden C. K. arasında imzalanan 10.03.2011 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine yazılabilecek olan şartların aynı tarihli ek sözleşmeye yazıldığını, resmi şekilde yapılması zorunlu olan sözleşmeye adi yazılı şekilde hükümler ilave edildiğini, ek sözleşmenin geçersiz olduğunu, ek sözleşmede her ne kadar hazır olanlarca okunduğu ve hazır olmayanlara da telefon ile bilgi verildiği şeklinde bir ibare var ise de bunun doğru olmadığını, ayrıca ödenecek 200.000,00 TL'nin hissedarlar arasında eşit şekilde dağıtılmadığını, davacının sözleşmedeki taahhütleri yerine getirmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davacı şirket temsilcisi ile davalı ve dava dışı şahısların vekili sıfatıyla C. K. arasında 10.03.2011 tarihinde düzenleme şeklinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığı, yine aynı gün aynı şahıslar arasında adi yazılı şekilde ek sözleşme düzenlendiği ve davacının 34.000,00 TL fiyat farkı ödemesinin kararlaştırıldığı, ek sözleşmede belirtilen bu hususun davalının durumunu ağırlaştırıcı ve sözleşmeyi tadil edici nitelikte olduğu, sözleşmenin noterlikçe düzenlenmediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, taraflar arasındaki 10.03.2011 tarihli asıl ve aynı tarihli “Ek Sözleşme” başlıklı sözleşmeye dayalı alacağın tahsili istemine ilişkindir.Taraflar arasındaki sözleşmenin “Genel Şartlar” başlıklı 1. maddesi “Bina bir (1) bodrum, bir (1) zemin, beş (5) Normal kat, olmak üzere altı (6) kat şeklinde yapılacaktır. Her katta iki daire olacaktır. Toplam oniki (12) dairedir. Daireler kombili olup, kombi daire sahiplerine ait olacak. Daireler %50 şeklinde paylaşılmış olup, 6 daire arsa sahiplerine, 6 dairede yüklenici firmaya aittir, fakat arsa sahipleri 2 daireyi (5 ve 9 no'lu daireler) yüklenici firmadan bedelini ödeyerek satın alacaklardır.” hükmünü içermekte olup, aynı tarihli ek sözleşmede ise yükleniciden satın alınacak 5 ve 9 no'lu dairelerin satış bedeli ile arsa maliklerinin her birine düşen payın belirlendiği anlaşılmıştır.Mahkemenin gerekçesinde dayandığı, (dava tarihinde yürürlükte bulunan) 6098 sayılı TBK'nın 13. maddesinde, "Kanunda yazılı şekilde yapılması öngörülen bir sözleşmenin değiştirilmesinde de yazılı şekle uyulmasının zorunludur. Ancak sözleşme metniyle çelişmeyen tamamlayıcı yan hükümler bu kuralın dışındadır. Bu kural, yazılı şekil dışındaki geçerlilik şekilleri hakkında da uygulanır" hükmüne yer verilmiştir. Taraflar ek sözleşmede, sözleşmenin esaslı unsurlarında değişiklik yapmamışlar, durumlarını ilk sözleşmeye göre ağırlaştırmamışlar ve ilk sözleşme ile çelişki yaratır yeni bir hüküm getirmemişler ise, ek sözleşmesinin resmi biçimde yapılması zorunluluğu bulunmamaktadır.Somut olayda, asıl sözleşmede yer alan 5 ve 9 nolu dairelerin satışına ilişkin ayrıntılar ek sözleşmede belirlenmiş, tamamlayıcı ve açıklayıcı bir hüküm getirilmiş olup, ek sözleşmenin arsa sahipleri yönünden ağırlaştırıcı hüküm getirdiğinden söz edilemez. Bu durumda, mahkemece, uyuşmazlığın esası incelenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.